yollar ve zıtlıklar
Dünya kurulduğundan beri insanlar bir şeylere inanmak istemişlerdir. Onu benimsemiş onun kurallarına uymuşlardır. Bu bazen din bazen edebiyat, sanat, siyaset çoğu kez hepsi beraber olmuştur ama bu inanışlar her zaman vardır. Doğru ya da yanlış olması kendisinin yahut çocuğunun görmesi önemli değildir. Esas büyük ideoloji önünde kendini feda etmektir inanç. Örneğin ülkesi için ölen bir asker için savaşı kazanmak ya da kaybetmek önemli değildir o an ülkesi için kendini feda edebilmesidir onun inancı ama kendi sininde bildiği gibi tek başına bunu başaramaz savaşı durduramaz sadece durdurmanın bir parçası olur. Büyük ideolojilerde böyledir işte tamamı olunamaz sadece parçasıdır.
Adam Müslüman Hıristiyan sosyalist kapitalist, komünist realist sürrealist v.b. birisidir. Bu doğal bir şeydir eğer yaşıyorsa insan eğer bir şeyler üretmek istiyorsa bazı akımlara bazı kurallara inanması uyması gerekir. Matematiksel veya etik kurallara. Mimari bilmeden 20 katlı bir bina yapamazsınız. Harfleri, sayıları, notaları, şekilleri bilmeden yazamazsınız yazsanız da anlaşılmazsınız. Kendini anlatmak isteyen her birey mutlaka bir disipline uyar.
Yâda derseniz ki ben kendi kurallarımı koyar herkesten farklı düşünürüm vede herkes beni anlar. Bunu başarabilirseniz siz o az kesimdensinizdir. Picasso Karl Marks gibi birisinizdir kendi disiplininiz vardır. Akımlara kapılmayan akım yaratıp insan selini peşine takan birisinizdir. Söylemeye gerek yok ama bu insanlar çok az.
Geçmişten beri bu böyledir. Her devirde her toplumda ilk insandan beri vardır yol gösterici kural koyucular bu insanlar insanlığın ilerlemesi için ellerinden geleni yapan insanlardır. Bu sebepten dolayıdır ki asla unutulmazlar Budayı ya da İsa’yı tarih bu güne kadar silmemiştir binlerce kayıtta hala isimler geçmektedir.
Kişiler gibi ideolojilerde insanlık tarihinde unutulmazlar ideolojiden kastım tüm inanışlardır dinde bir ideolojidir sanatta. Ancak ideolojiler insanlardan farklı olarak tarihte değişir gelişirler iyi ve yararlı iseler varlıklarını sürdürürler insanlığa bir şey katmıyor ya da evrim ve görevlerini tamamlayıp amaçlarına ulaşmış iseler sadece kitaplarda kalırlar. Örneğin; teokrasi eskiden dünyayı dinler yönetirdi savaşlara ve barışlara ülkelerin kaderine din adamları karar verirdi artık bu geride kaldı. Dünyayı yöneten güç artık tanrının adamları değil paranın adamlarıdır.
Günümüzde ideolojilerin gelişim temelinde zıtlık vardır. Birisi doğru ise diğeri yanlış olarak gelişir. Öyle ki siyah dendiğinde aklımıza beyaz gelir liberalizme sosyalizm, doğruya yanlış. Rekabet şimdilerde giderek artmaktadır bunun temellerinde de bu zıtlık ideoloji vardır. Zıtlık kıskanmayı kıskanmada daha iyisini üretmeyi daha iyisi ise rekabeti ortaya çıkarır.
satanizm tanrıya karşı oluşmuştur sağ sola karşıdır bu zıtlıktır peki ya zıtlığın rekabetin temelinde ne vardır?
Zıtlık aslında gerçek vede devamlı gelişen ideolojinin bir evresinden başka bir şey değildir. Gerçek ideoloji bir insanın başlattığı bir akım değil aksine üreten insanın üretme sebebidir. İnsandan eskidir dünya kurulduğundan beri gelişimini sürdürmüş ve sürdürmektedir. İnsanın yönetme ideolojilerinin temelinde bu evrim bu süreklilik vardır. Bu değişim, gelişim sadece insanın değil tüm doğanın efendisidir ve tuhaf bir şekilde gelişimimizi desteklemektedir.
İnsanlığın ilerleyiş şekline bakacak olursak tanrılar, akımlar çoğaldıkça insanın gelişimi hızlanmaktadır öyle ki şu son 2, 3 yüzyılda ondan öncekilerin ilerlemesinden daha fazla daha hızlı ilerlemişizdir. Çünkü yollar fazlalaşmış bununla beraber bilimin, sanatın ilerlediği yollar çoğalmış bir hattaki aşırı yüklenme azalmış o yolun yolcusunun hızı artmış hızlandıkça yeni yollar açılmış fikirler duygular gelişmiştir.
Fikirdeki duygudaki bu ilerlemeler çeşitli ideolojileri doğurmuştur. Bu şekilde doğru kabul edilen bir şeyin tersine inanabilecek insanlar oluşmuştur. İşte zıtlığın oluşa gelme yolu bu şekilde açılmıştır. Zıtlık aslında doğrunun doğru olamaya bileceğidir.