- 504 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
CUMBALAR ARDINDA
Kıpır kıpır, heyecanlı bir kızdı. Samimi ve içtendi. Bu özelliğinden dolayı çevresindeki insanlarla çabuk kaynaşırdı. Herkese gönül gözüyle bakar, herkesi kendisi gibi görürdü.
Yüreği insan sevgisi ile doluydu. Yolda yaşlı birini görse hemen yardım için koluna girerek taşımaya çalışırdı. Onun için bir teşekkür kelimesi altından daha kıymetliydi. Mahallede oturanlar ona “ Yardım meleği “ adını takmışlardı.
Ailesi de gurur duyuyordu onunla. Onun hakkında konuşanlar, göğüslerini kabartıyordu. Liseyi de bitirmişti. Üniversite sınavına girmiş fakat şans bir türlü yüzüne gülmemişti. Her girişinde umutlanıyor, sınav sonucunun gelmesiyle hayal kırıklığına uğruyordu. Üst üste girdiği sınavlar sonucunda kabullenmişti durumu. Üniversiteyi okumayı, oranın havasını solumayı, o duyguyu hissetmeyi istemiş fakat olmamıştı. Hayat devam ediyordu ve etmeliydi de…
Bir süre sonra iş aramaya başladı. Gazete ilanlarını inceliyor, tanıdıkları insanlara haber bırakıyordu. Çok sıkılmıştı evde. On iki yılın sonunda, evde oturmak onu çok sıkıyordu. Kitap okuyor, dizileri seyrediyor fakat vakit geçmiyordu.
Hayata atılmalı ve kendini kanıtlamalıydı. Bulduğu işler tezgahtarlık veya sekreterlik oluyordu. İlk başlarda beğenmediği bu işleri sonradan kabul etmek zorunda kalmıştı.
Küçük bir şirkette sekreter olarak başladı. Fiziği ve diksiyonu düzgündü. Evde iken çok dikkat etmediği giyim kuşamını da tekrar düzenlemişti. İşe başlayacağı gün, evden çıkarken, son kez aynaya baktı. Farklı bir Funda vardı karşısında.
İlk günler, iş yerine alışma çabaları içinde geçti. Aradan epey bir süre geçtikten sonra alışmıştı. Müşteriler ve işverenler de ona alışmışlardı. İçeriye girdiklerinde gözleri onu arıyordu farkında olmadan. Samimi davranışları, onu kendiliğinden kabul ettirmişti.
Onu tanıdığı günler de o zamana rastlıyordu. Müşteriydi. İlk defa gelmişti. Bir arkadaşının tavsiyesi ile geldiğini söylemişti. Zamanla sık sık gelmeye başlamış ve Funda’ ya olan ilgisini hissettirmeye başlamıştı. Funda’ nın kalbinde aşka yer yoktu oysa. Çiçek ve hediye gönderiyordu. Funda inatla hediyeleri kabul etmeyerek geri iade ediyordu.
Aslında, Funda’ yı da Selim’ e çeken bir güç vardı.Fakat, bir türlü itiraf edemiyordu. En sonunda Selim galip çıktı. Çıkmaya başlamışlardı. Giderek yakınlaşıyorlardı. Funda, kafasında evlenme planları bile yapmaya başlamıştı. Sonuçta, seven insanlar evlenirdi.
Evlilik fikrini açtıkça, ileriki tarihe atıyordu Selim. Bir akşam gittikleri akşam yemeğinde şarap içtiler. İlk defa içmişti Funda. Sarhoş olmuş ve dünya dönmeye başlamıştı sanki. Sonrasını hatırlamıyordu. Uyandığında, çok farklı ve eksik biriydi artık. Dünyası yıkılmış ve kendinden nefret etmişti.
“ Selim, bu durumdan kurtar beni. Bu utançla, kimsenin yüzüne bakamam “
Dediğinde ise gerçek acı bir tokat gibi yüzüne indi.
“ Evli bir adam tekrar nasıl evlenir Funda ? Seni seviyorum. Yetmez mi ? “
Saatlerce yürüdü ve ağladı. Eve gidemezdi. Kimsenin yüzüne bakamazdı. Selim’ in ona tuttuğu küçük dairede yaşamaya başladı. Çalışmayı bıraktı. Cumbaların arkasında bir yaşama merhaba dedi. O neşeli kız yok olup gitmişti.
Selim’in ona ayırabildiği sınırlı zamanları, bir başka kadınla paylaştı. O hırsızdı, Selim’ in karısı ise ev sahibi…. Bu durumdan en çok memnun olan kişi ise Selim’ di.
YORUMLAR
Sevgili Nermin, aşkın gözünün kör olduğunu bir kez daha anlamış olduk güzel kaleminizden arkadaşım. Bu gibi olaylar eskiden de vardı. şimdi de var. Gelecekte de var olacak gibi... İnsanlar samimi olmadıkları için mi yaşanıyor.Aşk mı, yoksa tuzak mı? bu sorunun cevabını bilse kızlarımız, zaten bu tuzağa düşmeyecekler.
Tebrikler... sevgiler...
Kadının en büyük düşmanı yine kadınlar. İşte bir örnek daha. İnsan nasıl mahkum eder kendini evli bir erkeğe ? Hem de metres olarak ! Aşkı kurbanlıklarına yem olarak kullandıklarını duyardım hep erkeklerin. Fakat son zamanlarda benzer davranışların kadınlar için de geçerli olduğunu duymaktayız, ne yazık ki ! Ahlak çöktükçe toplumda, en güzel değerler suistimal edilmekte, hem de en çirkin amaçlar uğruna..Aşk ve din ; bunlardan sadece ikisi..
Fikret TEZAL tarafından 2/3/2010 4:58:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gerçeği gizleyen bu karakterde sürüyle erkek var bu memlekette. Hayat dolu bir genç kızın mahvedelişini okuduk. Belirli süre sonra yazıda adı geçen bay ortadan tüyecektir. Olan bu iyi niyetli yardımsever kızcağıza olacaktır. Ancak hatanın neresinden dönülürse kardır sözü burada çok önemli.
Olayın ikinci boyutu.
Bu kadar da kolay mı kanılır. İlk şarap içmede yazık olmuş.
Adam olan erkek, sevdiğini sevdiği kişinin zaaf düşmesine karşı da koruması gerekirdi.
Bu yardımsever insana yazık olmuş.
Haketmeyin bir profil çizilmiş çünkü.
Erkekler merhametsizdir. Bayanlar dikkatli olmalı.
(Bazen de bayanlar ısrarlı olup tersi de oluyor)
İbretlik elbette bu öykü.