- 1213 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
NE YAPIYORUZ BİRBİRİMİZE?
Zamanın en keskin virajında karşılaşıyoruz. Sevgi sözcükleri uçuşuyor havada. Dizi dizi vaatler. “ Seni seviyorum “ diyor, birimiz. “ Ben de “ diyor, ötekimiz. Ve yolculuk başlıyor. Bir de bütçemize göre, kurduğumuz şenlikle şahitler huzurunda, tekrarlıyoruz vaatlerimizi. Sanki başka kulaklar duyarsa, sözlerimiz, dönülmez olurmuş gibi.
Evleniyoruz.
Yıllar yılları kovalıyor. Çocuklarımız oluyor, Allah “ Olsun “ demişse. Bir / iki / üç. Gücümüz kaç taneye yetecekse. Ve herkes dağılıyor bir yana, çil yavrusu gibi. Adam işinde, kadın evinde. Herkes kendi hayatının mücadelesinde.
Ben, feminist bir kadın olmadım hiçbir zaman. Erkeğin hakkı, erkeğe. Kadının hakkı, kadına dedim. İnsanlık adına adil değilse bir davranış, bir tavır karşısında durdum. Durduğum yan bazen kadından taraf oldu, bazen erkekten. Bu yüzdendir ki kadınlar, benimle sohbetten pek hoşlanmadılar. Aslında ben de kadınsı sohbetleri sevemedim, bir türlü. Hayatım hep erkek ağırlıklı oldu. Gençliğimde, arkadaşlarımın çoğu, erkekti. Belki bu yüzden. Belki ailemin düzeninde erkeklerin egemen oluşundan? Bilemiyorum. Ama ben hiç pişirdiğim bakla yemeğinin beyazlığı ile uğraşmadım. Baklaya karşı bütün vazifelerimi yerine getirdim. Gerisini ona bıraktım. Aynen perdelerimde olduğu gibi. Gerekli tüm malzemelerini koydum, döndüm arkamı gittim.
Bunu niye anlattım? İki tür ev kadını vardır:
1- Gerçek anlamda ev kadını. Temizliği, ütüsü, kolası, baklası, perdesi, vs.
2- Ev kadını. Ama öldürmeyecek kadar. Etrafı koklar. Ev halkı neye önem veriyorsa onu yapar. Yemekse; yemeğini dört dörtlük yapar, gerisini sallar. Temizlik, düzense; onları halleder, gerisini boş verir.
Bizim evimiz, yemek ve düzen ağırlıklı idi. Eşyalar konusunda nokta atışı yapmak zorundaydım. Şöyle ki; bana bir şeyin yeri sorulduğunda yanıtım aynen şöyle olurdu: “ Odana gir. Sağ üst çekmeceyi çek. Soldaki mavi kazağını kaldır. Onun altında. “ Gözlerim sürekli teleskop gibi çalışırdı. Anahtar, cep telefonu, vb gibi çabuk kaybolan eşyalarını nereye koyduklarını anında tespit ederdim. Çünkü, mutlaka sorulurdu. Sabah işe ve okula yolcu ederken, kapıyı kapatır ama elimi kapı kolundan çekmezdim. İlla ki bir şeylerini unutmuş olurlardı.
Benden beklenen işleri hallettikten sonra gün bana aitti. Kitap okurdum, haber dinlerdim, gezmeye giderdim. Oğlumla maç izlerdim. Kızımla paylaşmam gerekenleri paylaşırdım. Eşimle gittiğim toplantılarda siyaset tartışırdım, fıkra anlatırdım. İçkimi içerdim. Erkeğe, erkek olarak, bakmazdım. Sohbetinden hoşlandığım sıradan bir kız arkadaşım olarak görürdüm. Her koşulda, her ortamda ve her şartta eşit olarak eşimin yanında dururdum. Asla geri adım atmazdım.
Ben bunları yaparken, bir numaralı kadın-lar, eve gelen yardımcıların temizliğinden konuşurlardı. Çocuklarının derslerinden. Özel öğretmenlerinden. Hangi kursa yazıldıklarından. Hangi çamaşırda, hangi temizleyiciyi kullandıklarından. Alem dergisinde çıkan son haberlerden. Arada eşlerine göz atarlardı; Gömleğinin ütüsü nasıl olmuş? Pantolonunda kaç çizgi var? Kravatı düzgün mü?
Asla yergi amaçlı değil bu söylemlerim. Ya da kendimi övmek amaçlı değil. Sadece iki kadın tipini anlatmak amacım. Bildiğim en yakın örneklerle. Kendim ve görüp yaşadıklarımla.
Peki, sonuç? Diyeceksiniz. Sonuç; her iki şekilde de mutsuz kadınlar ve erkekler topluluğu. Neden? Çünkü tüm bu telaş içinde unutulan bir şey var: Paylaşılan yaşam. Verilen sözler. Vaatler. Seni seviyorum lar.
Heyecanı kaybediyoruz. Pırıltıları söndürüyoruz.
Biz kadınlar sanıyoruz ki, parmağımıza taktığımız halka ve doğurduğumuz çocuk-lar ile büyük bir başarının altına imza atıyoruz. Sanıyoruz ki, bunu yaparsak “ kadın “ oluyoruz. Bizden başka hiçbir kadın da bunları veremez, eşimize. Sonrası? Saldım çayıra, mevlam kayıra.
Erkekler zannediyorlar ki, eve para getirdikleri sürece, evin tüm ihtiyaçlarını karşıladıkları sürece, koca olarak vazifelerini yaptıkları sürece sorun yok. Sanki bunu yeryüzünde tek beceren erkek onlarmış gibi. Sonrası? Bana dokunmayan, bin yıl yaşasın.
Birbirinden kopuk hayatlar yaşadığımızı fark etmeden daha da uzaklaşıyoruz, birbirimizden.
Varlıkta ve yoklukta sözü vererek başladığımız hayatları, derin yalanlara sürüklüyoruz.
Ne yapıyorsak yapıyor, nasıl beceriyorsak beceriyoruz ve bu toplamdan birbirini mutlu edemeyen insanlar yaratıyoruz.
Ne kadar mükemmel ve doğru olduğumuzu düşünürsek o kadar yetersiz kalıyor ve mutsuz oluyoruz. Mutsuz ediyoruz.
Kimsenin kimseye yaranamadığı bir düzen içinde yaşayıp gidiyoruz.
Sonuç? Ortada asılı kalan bir soru: Birbirimize ne yapıyoruz?
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
Bir kadın olarak duruşunuzu ve ilişkilere bakış açısını kendiminkine benzettim.
Benimde erkek arkadaşlarım kadınalrdan çok olmuştur
arkadaşlık ve dostlukta cinsiyet olmaz elbet.. buna inandım ..ama yinede kadın dostun yerini erkek arkadaş tutmaz onuda biliyorum..söylediğim sayıydı bir nebze..
Ben feminist oldum hala öyleyim ama benim soyut kavramları kendimce işleyişim vardır
Ben feminizmin kadın erkek eşit haklara sahip olduğunu toplumda anlattığına inanıyorum ve kadın haklarını savunuyorum.
ama kadınalrı da çok sevmiyorum
buyrun benim karışık dünyama :).........
bahsettiğiniz tiplemelerde aalesef hele bu son dönemde eğitimin iyice paralaştığı ,yavruların okul,kurs dersane arasında koşturduğu günlerde bir de kadınalrın çocukları üzernden birbirleriyle yarış yaptığını görmek üzüyor beni
erkeklerin kadınlara çizdiği biliçli bilinçsiz çizgi " sen orda kal.."
yazacak çok şey var sanırım
yazınız güzeldi..tebrikler
Eser Akpınar
Sevgiler yüreğinize.
sevgili eser mavideydi sevginin yorumunu ve sizin cevabınızı okudum.
ikiniz de kadına yüklemişsiniz gene her şeyiiii....
ama son cümle
kendisini garanti olarak göstermesin,eşini de garanti olarak görmesin.
birinci kısım: çok doğru kendini garanti olarak göstermesin
ikinci kısım: pek çok kadın istisnalar hariç zaten göremiyor erkeğini garanti.hep şüpheler içinde yaşıyor bu da evliliği yıpratan en önemli nedenlerden biri :)))
bence dost, bence
sevgimleee
Eser Akpınar
Sevgiler arkadaşım.
Erkeğin hakkı, erkeğe. Kadının hakkı, kadına dedim. İnsanlık adına adil değilse bir davranış, bir tavır karşısında durdum. Durduğum yan bazen kadından taraf oldu, bazen erkekten.
evet bende bu sekil yaklasiyorum.cok güzel bir yazi.
evdeki düzen cok önemli.neyin nerde oldugunu bilmek tertipten düzenden geciyor evet.
düzen olan yerde isler karismaz pek.kendimizede zaman ayirabiliyoruz.
kadinlik ortalik toplayip yemek yapmakla erkeklik para getirmekle bitmiyor evet bunlar insanin görevi.
paylasmak zorluk karsisinda ardinda durmak önemsemek ve bunu göstermek cok önemli.bunlar oldukca
evliliklerde problemle bile olsa cözülüyor.bunalmadan insan hayatin akisinda yasiyor.getirdigi sürprizlerle.
yüreginize saglik cok begendim bu yaziyi.
sevgilerimle
Eser Akpınar
Güzel bir yazı,sorulan sorular havada kalmış olsa da...İki tip kadın örneği vermişsiniz yazınızında,bana göre ikisi de yanlış tipler...Sanırım o yüzden sorulan soru askıda kalmış...Benim gözümde bir kadın yeri geldiğinde eşine bir geyşa,yeri geldiğinde arkadaş,yeri geldiğinde sevgili ve yeri geldiğinde eş olabilmeli...Sevgi ve Temas...Ne kadınlar var,güne saçını dahi taramadan başlayan ve akşam eşine kapıyı ev işi yapmaktan bitap "bugün çok yoruldum"la açan...Yine ne kadınlar var sabah kalktığı anda makyajını yapan,kendine bakan...Sanırım herşey dozunda güzel,önemli olan dozu ayarlamak...
Tabi yük sadece kadınlarda değil,yarı yarıya...Şöyle bir bakın etrafınıza...Evlendikten sonra göbeklenen,eşim nasıl olsa benim deyip kendini salan ve kadını evin demirbaş elemanı olarak gören erkeklerle dolu...Karşılıklı ve herşey dozunda güzel...Sevgiyle kalın
Eser Akpınar
Sevgiler, yüreğinize.
''Birbirinden kopuk hayatlar yaşadığımızı fark etmeden daha da uzaklaşıyoruz, birbirimizden.
Varlıkta ve yoklukta sözü vererek başladığımız hayatları, derin yalanlara sürüklüyoruz.
Ne yapıyorsak yapıyor, nasıl beceriyorsak beceriyoruz ve bu toplamdan birbirini mutlu edemeyen insanlar yaratıyoruz. ''
Maskesiz ama dolu dolu bir hayat yaşamış, hayatı doğru tanımış ve doğru koyduğu teşhisleri bizimle paylaşmaya devam ediyor yazar. Bizden teşekkürler.
Eser Akpınar
Saygılar dost insan.
hep diyorum ya dost.kendimi görüyorum anlatımlarınız da bu da beni mutlu ediyor.sizi seviyor ve beğeniyorum.
demekki kendimi de seviyormuşum ben.bunu düşünmeye çok da vaktim olmamıştı.siz gibi yoğun bir tempodan dolayı.ne nerde,kim ne istiyor,neye gereksinim var,ve en sonunda evin geçimini nasıl tedarik ederim.
bana ne dendi biliyormusunuz .ben çok güçlü olduğum için ve her şeyi kolayca becerdiğim içinmiş eşimin bu denli ...
olması.
kimseye bir şey yaptığım yok.belki o dönemde yalnış seçim yaptım hepsi bu .bu da benim kendime yaptığım bir uygulama .bakın artık yalnış bile demiyorum.geçmişi sevgiyle arkada bırakıyorum.
ama turgay beyin dediği gibi de kolay deil bazen ayrılıklar.aile birliği denen bir şeyler kazımışlar beynimize,zayıfa acımak gibi bir iyi niyet bir de.:)))
artık olduğum gibi olmaktan mutsuz deilim .daha çok kendime önem verip sevmeyi seçtim.
yani sizin anlıyacağınız ,benim de anladığım gibi :))
sevmeyi seçtim her şekilede önce kendimi.
ben i ben olarak kabul eden herşeyi seviyorumm
hımm aramızda kalsın size hem hayranım hem de seviyorum dostum
:)))
Eser Akpınar
Aynen sizin gibi, ben olmaktan hiç bir şikayetim yok. Beğenen, beğendiğini alır, beğenmediği bana kalır hesabı. Bu yaştan sonra, illa ki bir şeyleri yaşamak uğruna değişmeye de hiç niyetim yok. Malzeme meydanda. Bu malzeme ile " ben leziz bir yemek pişiririm " diyen, buyursun. Ama benden tuz bile istemesin..:-)))
Dostluğunuz her zaman değer katıyor, çoğaltıyor. Sevgiler yüreğinize.
eVET ÇOK DOĞRU TESBİT.
İki yabancı oluyoruz aynı evde.
Harika bir yazı.
Kutlarım.
Tam puan ve selamlar.
Eser Akpınar
Teşekkürlerimle. Saygılar
"Evlilik sevgiyi öldürür" deseler de "Acaba doğru mu?" derim ben. Çünkü belki de evliliklerde sevdiğimizi sanarak evleniyoruz ve dönüşümüz olmuyor.
Söylediklerinize katılıyorum. Ve ben de fikrimi söyleyeyim evlilik konusunda... Anlaşamıyorsan ayrılmalısın... Hiç bir şeyin hatırına evlilik çekilmez bence sevgisiz ve saygısız...
Sevgililerde de durum aynı... Saygı bitmişse ısrarda gerek yok bence...
Selamlar
Eser Akpınar
Evlenmişsek, işlem tamam nasılsa diyoruz. Sevgiliysek, seni seviyorum dan sonrası " e söyledik ya "oluyor. Özen kayboluyor. Ardından, dediğiniz gibi saygı. Sıradanlaşma başlıyor.
Teşekkür ederim. Saygılar.