- 517 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HUZURUN KIYISINDAN DÖNMEK.........
Ve sordu neden ?
Bekledim ,yanıt vermeden önce uzun uzun bekledim, ne diyebilirdim ki, hangibirini anlatacaktım.
Uzun siyah saçlarının gözlerini kapatan bölümünü arkaya savurmak isterken yine aynı soruyu yineledi ---neden--- ?
Bu soruyu sorarken bir taraftanda benim için yaşamsal önemi olan işlemi yapmakla meşguldü.Ara ara yaptığı işten başını kaldırıp yüzüeme bakıyor acı çekip çekmediğimi kontrol edercesine gözleriyle gözlerimi mimiklerimi kontrol ediyor ve daha sonra yeniden yaptığı işe dönerken son bir kez gözlerini gözlerime dikiyor ve bu kez gözleriyle soruyordu aynı soruyu ---NEDEN---?.
Bense onu kendi sorunlarımla nedenlerimle üzmek istemiyordum,
Yaşam bahçemde ki tüm fidelerin zaman içerisinde yavaş yavaş kurumaya başladığını ve bu fidelerin yaşayabilmesi için yeniden yaşamın güzelliklerine erişebilmesi için bir damlada olsa suya hasret olduğunu fakat bahçemde bulunan tüm yaşam pınarlarının bir bir kuruduğunu nasıl anlatabilirdim.
Henüz daha yaşam savaşının başında olan ondan çok güzel şeyler bekleyen geleceğe umutla bakan bu genç benliği karamsarlıklarımla nasıl üzebilirdim,nasıl umuda umutsuzluklarında katıldığını anlatabilirdim.
Yüzüne uzun uzun baktım,
Sade bir makyajla süslediği esmer yüzünü iki zeytin tanesi ile tamamlamıştı yüce yaradan.Su gibi duruyordu karşımda saf ve temiz.Ben tüm bunları aklımdan geçirirken o kendisini işine öyle bir kaptırmıştı ki ne yapacağını bilen bir özgüvenle hem işini yapıyor ara da birde yine başını kaldırıp ---hadi--- der gibi yüzüme bakıyordu.
Dur durak bilmeden bacağımdaki şah damarının kanını durdurmak için uğraşıyordu,belliki bana ---neden--- derken yaptığı işin zorluğunu unutmak ve beynini dağıtmak istiyordu.
Uzun uzun düşündüm,nereden başlamalıydım,neden bu duruma geldiğimi nasıl ve uygun kelimelerle anlatabilirdim.
Ancak onu ikna edecek bir cümle bulmalıydım,ama nasıl öyle bir cümle ki tüm yaşamımı özetleyebilsindi.
Hafifce başını kaldırdı ve elinin tersiyle alnında boncuk boncuk biriken terleri sildi,çok zorlanıyordu ve canımı yakmamak içinde ayrı bir caba gösteriyordu.Terini sildikten sonra yine gözlerini gözlerime dikti ve ---Hadi ama bak ben senin için neler yapıyorum sende bana yardımcı ol beni oyalayacak bir şeyler anlat--- der gibiydi.
--- Peki --- dedim --- anlatacağım ---.
Ancak nerden başlayacağımı bilemiyordum,eeee tüm sorunlarım altılı yaşlarımda başşlamıştı,hani bir deyim vardır --- bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur --- derler.Bende altılı yaşlarımdanmı başlamalıydım,hayır hayır okadar zamanımız varmıydı ki yoktu tabii,diğer taraftanda bir yanımda --- sen kendi sorunlarınla bu sadeliği üzmeye hakkın yok --- diyordu.
Fakat söze başlamıştım bir kere anlatacaktım artık,
Ve yirmi yedili yaşlarımdan başlayarak bugünlere gelene dek yaşamımdaki travmaları küçük anektotlarla anlattım ona.
--- Biliyomusun, ben bayramları sevmem ,son yıllarda Bayramın gelmemesi için veya o zamanların biran önce geçmesi için çok yakardım yukarılara doğru --- dedim.Başını hafifçe kaldırdı anlattıklarım karşısında hüzünle kaplanmış yüz ifadesinde yine sorar gibi bir yüz ifadesi de belirmişti.Bense cümlelerimi özenle seçmeye çalışıyordum.
Evet ben Bayramların gelmesini istemiyordum ki yine bir bayram sonrası gelmişti bu kriz.
Artık bundan sonra nasıl bir yaşam sürerdim bilemiyordum,kalan süremi nasıl şekillendirirdim ve o süre içerisinde mutluluk objesini yamayabilirmiydim yaşamıma işte hep soru işaretleriyle kalan ve kalacak olan buydu kafamın içerisinde dolanan.
O ise hem işini yapıyor hemde beni dinliyordu,Ve benim anlattıklarım karşısında çok fazla yorum yapmadan doğruldu yavaşca ve bu kez gözlerinin önüne düşen saçlarını düzeltmedi bile,göz pınarlarını dolduran göz yaşlarını saklamak istercesine arkasını dönerken --- işim bitti pansuman için daha sonra yine geleceğim --- dedi.
Kapıya ulaştığında ise bir kez daha döndü ve --- haklıymışsın ---dedi.
EMİN NAMIK BÜLBÜLOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.