- 695 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Aşık Ve Onun Tuhaf Halleri
Bu üç kelimeyi hep yazılarımın sonlarını yerleştirirdim. Ama bugün öyle yapmayacağım. Belki de nefesim söylemeye ve kalemimin mürekkebi bu cümleyi yazmaya yetmez diye korktum. Sana yazacak o kadar sevgi cümleleri kurdum ki Seninle çalışan beynimde... Bu cümlelerin yüklemi hep bir yargı taşırdı. Ve her defasında Sen beni yargılardın.
Hâkim(SEN): Neden bu kadar sevdin?
Sanık(BEN): Bilmiyorum.
Hâkim(SEN): Hiç unutmayı denedin mi?
Sanık(BEN): Bilmiyorum.
Hâkim(SEN): Peki bu duruşmadan sonra Yüreğimin derinliklerinde ömür boyu hapsedileceğin kararı çıkarsa cevabın ne olur?
Sanık(BEN): Bilmiyorum.
Hâkim(SEN): Neden hep susuyorsun?
Sanık(BEN): Ben Ona susuyorum.
Ve yine her defasında beni atlatırdın. Duruşmayı hep ileri tarihe atardın.
Bugün okul kapısında Seni gördüm. Biliyor musun daha da güzelleşmişsin. Sana alıp da bir türlü uzatamadığım gülleri kitaplarımın arasında saklıyorum. Ve yine biliyor musun o güller hiç kurumadı. Onların su ihtiyacını hep gözyaşlarımla karşıladım. Sanma ki o gözyaşlarım tuzlu ve sanma ki o gülleri kurutur. Ben ağladığımda hep Seni düşünüyorum. Benim kaynağım Sensin. Onlarda Senin gibi tatlı....
Zamanda su gibi akıp geçiyor. Duruşma tarihine az kaldı.
Bugün kıyamet günü arifesi… Hani Nasrettin hocaya sormuşlar:
- Hocam Kıyamet günü ne zaman?
Hoca gene kendinden emin bir şekilde sorulan suale cevap vermiş:
- Hanım ölünce küçük kıyamet kopar; ben ölürsem büyük kıyamet…
Ne de doğru söylemiş değil mi? İnsanın kendi ölümü başlı başına insanın kıyametidir. İşte yarın kendi ölüm dilekçemi kendi ellerimle Sana sunacağım.
Bugün kıyamet arifesi nedeniyle yakınlarımın mezarını ziyaret ettim. Onların eski vakarlı duruşlarından ufak bir esinti yoktu. Şu anda ne haldeler kim bilir?
Baba nasılsın, neden susuyorsun her zamanki gibi? Bak gene sana geldim. Bizi sorar isen hamdolsun hepimiz iyiyiz. Ama, ama Annem. Her gece ağlıyor. Hep seni sayıklıyor. Meğersem seni ne kadar çok severmiş. Sana halini belli etmiyor buraya geldiğinde değil mi? Neyse Baba bana müsaade. Seni de üzmeyeyim. Dünya telaşından yenice kurtulmuşken eski yaraları deşmeyeyim yine. Selametle kal…
Yarın Senin karşında gene soğuk terler dökeceğim bunu adım gibi biliyorum. Yarın gibi bir kavram olmasa keşke…
Ve bugün(yarın) düne Yasin-i Şerif okur…
Duruşma başladı.
Hâkim(SEN): Kalbini neden yaraladın?
Sanık(BEN): Neden mi yaraladım. Gecem O, gündüzüm O. Günlüğümün her satırını Onun harfleriyle işliyorum. Sıkıldım artık bu işkenceden ve sonunda kalbime işkence edip onu yaraladım.
Hâkim(SEN): İtiraf ediyorsun yani?
Sanık(BEN): Evet…
Hâkim(SEN): Karar… Lütfen ayağa kalkın.
Sanık(BEN): İyi gelir bana bu. Zaten diz çökmekten iyice sıkılmıştım.
Hâkim(SEN): Sanığın kalbini körü körüne yaraladığına ve suçunu itiraf ettiğine. Aşk yasasının bana verdiği yetkiye dayanarak sanığı ömür boyu yüreğimin derinlerindeki bataklığa hapsediyorum.
Salonda önce sessizlik peyda olur…
Sonra sessizlik umarsız bir sesle bozulur.
Hâkim(SEN): Son kez olarak söyleyeceğin söz veya kuracağın bir cümle var mı?
Sanık(BEN): Ben söyleyeceğim sözün ve kuracağım cümlenin ne olduğunu bu yazımın ilk satırında söyledim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.