- 902 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
13-08-2007 Karakıza
Karakıza mektup
Cumartesi gecesi uykutulumumu,el fenerimi,biraz yiyecek,bir şişe şarap,2 tane bira koydum çantama kilyosa gittim.Arabayı denize yakın uçurumun başında park ettim.İndim ve uçurumun tam üstüne geldim.Denizin dalgaları gelip kayalara çarpıyordu biraz rüzgar vardı,ve bir dalga çarparken öbür dalga gelip ona yetişiyordu.Hayatım boyunca hiç intihar piskolojisi yaşamadım,yaşayacağımı da sanmıyorum,gıdasını sevinçlerden aldığı kadar,acılardanda alan,her sıfırı tükettiğinde kalkıp hayatı baştan alan,utanmaz kahkahalar kadar,kederli hüzünleri,ve hıçkırıklı ağlamalarıda hayatın bir parçası ve hatta yaşama belirtisi sayan bir adam için intihar kolay değildir tabi.Ama bir an intihar edenleri düşündüm,neden ve ne kadar kolay?İntihar edenler o anı atlatırlarsa,sonrası nasıl olur,ölmeden kurtulanlar o anı hatırlarlarmı,İntihar zayıflıkmıdır,cesaretmidir?Yoksa hiç birimi? İnsan o an hayttan vaz mı geçiyor?Yoksa söylemek istediklerini söyleyip tekrar ayağa kalkacaklarınımı sanıyorlar?Geride bıraktıklarının ne kadar acı çektiklerini görebileceklerini mi sanıyorlar?İntihar kendini cezalandırmamı,yoksa intikamı?Bir kitapta okumuştum,cinayet işleyenler vurdukları insanın tekrar ayağa kalkacağını sanıyorlarmış bir an için,Bak sana ne yaptım deme şansları olacağını,karşındakine unutamıyacağı bir ders verip,güçlerini ispatlıyacaklarını sanıyorlarmış.Ve bunun böyle olmadığını ancak iş işten geçince fark ediyorlarmış.Düşündüm acaba intihar edende öylemi düşünüyor?İlgili yere en dokunaklı mesajı verip tekrar kalkıp yürüyeceğinimi sanıyor?Neyse biraz düşündükten sora kendi kendime güldüm,bunları düşünmem,uçurumdan duyduğum ürpertidenmiydi,denizin o karanlık,korkunç bir ejderhanın kolları gibi dalgalarını bana doğru savurmasından mıydı,o an için içimi kederle dolduran yalnızlık mıydı bilmiyorum.İntihar edenlerin yerine düşünmekten vaz geçtim.Ve herşeye rağmen yaşamak çok güzel dedim kendi kendime,Orada o tepede yalnızdım ve o yalnızlığı seviyordum,sevdiğim bir kaç kişinin o anı yaşamasını ve mümkünse tatmasını istiyordum,fakat yanımda olmadan bunun mümkün olmayacağınıda biliyordum.Bir an için düşüncede tercih yapmaya çalıştım ve yalnız kalmak daha anlamlı geldi bana.O an sadece denizin, rüzgarın sesini çok istediğimi farkettim.Bana bir şey sormuyorlardı,söylediklerime kızmıyorlardı,onlar kendi dilinden konuşuyorlardı ben kendi dilimden ama bir birimizi anlıyorduk.Biram soğuktu,gitmeden bir paket camel almıştım yarısından fazlasını eve bırakmıştım,6-7 tane vardı içinde bir sigara yaktım,insan olmak his etmek ne güzeldi,Bukowski nin bir sözü vardı ’Hiç bir şey hisetmemektense ibne olduğunu hisetmek daha iyidir.’ demişti.:)
Bazı insanlar özeldir,hisleri,duyguları,duyarlılıkları,iradeleri,empatileri,mütevazilikleri,aynı zamanda çılgınlıkları,hergelelikleri,serserilikleri,kahkahaları,hüzünleri,kederleri,yalanları,herzaman şaşırtmaya hazır kişilikleri, bütün bunları aynı yüzde,aynı kişilikte taşımaları beni hep etkilemiştir.Hüznüde,kederide,sevincide taşıyabilen bunu yüzüne yansıtabilen insanlar hemen dikatimi çeker.Hüzün ama sevgi dilenen bir hüzün değil,hayatın birikmişliğini yüzüne yansıtan ve bunu bir araç olarak kullanmayanlar.Sevincini arsızca ve hesapsızca boşaltanlar,ahlaksız kahkahalar ağız dolusu.Bunlar birinde varsa vardır yoksa yoktur.Bu tarz insanların sevgileri daha samimidir,daha içtendir,sohbetleri güzeldir,hele o sohbetler hafif bir içkiyle mayhoş bir tada dönüşür.Artık sonrası şiir tadında geçer.
Uçurumun başındaydım ikinci biramıda çakmağın kenarıyla açtım bir an çakmak elimden düşecek gibi oldu tekrar yakaladım,dikatsiz davrandığım için kızdım kendime,Çakmak gitseydi sigara yakacak ateşim yoktu.Demekki sakar olmayacaksın.Olursan bir gün elinden düşüreceğin hayatın olabilir.Biraz geri çekildim,gerilerde biraz düzlük toprak bir yer vardı,çantamdan tulumumu çıkardım,bir tane ton balığı konservesi açtım,biraz ekmek çıkardım ve el fenerinin aydınlığında yedim.Seni düşünmemek için biraz direndim fakat başarılı olamadım.Sana bir mesaj atıp o düşünceden kurtulmak istedim ve attım mesajı.Ertesi günü sonra sana anlatırım,pardon email atarım. Hoşçakal.................
Pazartesi
Karakız sana yazdıklarım bende kör bir kuyuya atılan bir taş hissi uyandırsada seviyorum sana yazmayı.Geçen gün yazdıklarım yarım kalmıştı belki devamını merak edersin dedim oturdum bilgisayarın başına.
O gece sana attığım mesaj gerçekten seni o an için düşünmemem için yardımcı oldu bana.
Eğer cevap yazsaydın sabaha kadar kavgamız sürerdi.Bereket ki cevap yazmadın ve o mesajda birinin arkasından edilen küfür gibi daha başka bir şey yapmamam için yetti bana.Benim tarafımdan unutulmak istiyormusun bundan emin değilim,emin olmadığım sürecede sana bir şeyler yazma isteğim devam edecektir galiba.
Yemekten sonra canım tekrar sigara çekti,ama ilk önce çantamdan radyomu çıkardım,o radyoyu çok seviyorum bende çok anısı vardır emektar bir radyodur.Kısa dalga da var ve kıtalar arası yayın yapan tüm radyoları çekiyor.Kulağıma dayayıp düğmesini hafif hafif çevirdim evet
aradığım kanalı buldum.Ermenistanın Erivan kentinden Kürtçe yayın yapan bir radyo,ve hep eski,otantik müzikleri çalıyor,yirmi senedir takip ettiğim bir radyodur.Evet şimdi Meheme Şexo söylüyor hemde özlediğim bir ezgi.
Mın bıhisti tu nexweşi dılo ------ Duydumki hastalanmışsın kalbim.
Çı bıkım bexte me tev reşe dılo--- Ne yapayım bahtım kara kalbim.
Dıle mın her tım bı kule dılo --- Hep yaralısın sen ey kalbim.
Careke ne buye geşe dılo. ----- Bir kez gülemezmi yüzün kalbim
Nayem bate tu lımın negri dılo. ----Yanına gelemiyorum aldırma kalbim,
Çıma wılo tu be sebri dılo, ----- Neden bu kadar sabırsızsın kalbim,
Evinate ez helandım dılo,----- Aşk acısı eritiyor kalbim,
Ma soze te heya kenge dılo. Bu sözler nezamana kadar kalbim.
Hestır çaven mın dı barın dılo------ Gözlerimden yaşlar akar kalbim
Wek xunava ve bahare dılo------- Bahardaki yağmur gibi kalbim
Alem tevde çune xewe dılo ------ Herkes uykusuna yatmış kalbim
Çaven mın jı bote şıyarın dılo ----- Gözlerim tek sana açık kalbim.
Yaşa sen Meheme Şexo tamburu senin kadar içten,senin kadar yaşayarak ve dokunaklı çalan kimse varmı bu dünyada.
Hava biraz soğudu ve saate baktım dörde geliyordu.Uyku tulumunu çıkradım yere serdim ayakkabılarımı yastık yaptım,ve girdim tulumun içine.Meheme Şexo nun tamburu hala çalıyordu.Yıldızların,seyride çok güzel,sahilden uzakta demir atmış gemilerin ışıkları yük gemisi bunlar.İçinde kimler var?nasıl insanlar? Her birinin bir hikayesi vardır elbet.Çoğunun sevdikleri çok uzaktadır belki,Şimdi burada bu denizin ortasında ne özlemler vardır,özlem sevgiliyemidir,eşe çocuğa mıdır,veyahut en candan dostamıdır veya ne farkeder özlem özlemmidir.Onlarda cıgara içiyordur belki şimdi,bende içiyorum üflüyorum dumanımı oraya doğru,o duman beklide karışıyordur bir yerde onların dumanına ne dersin.Özlemler özlemlere karışıyordur kim bilir.
Öylece uyuya kalmışım karakız sabah martılar çok ses çıkarmasalardı inadına dokuza kadar kalkmazdım ama tepemde martı conıtınlar hiç rahat vermiyorlar.Günaydın yeni güne……….
Hoşçakal Karakız ım