AYNA
AYNA
Uzun zamandır gelen giden yoktu. “Ziyaret” sanırım artık geçerli bir kavram değildi. Geçerli olsa da ziyaret onu ziyaret etmeye gelmemişti ve gelmiyordu. Kendini çok yalnız hissediyordu. Evet, tam da buydu hissettiği: Yalnızlık. Yaşlılık bu muydu acaba? Yaşlılık=Yalnızlık formülü en güvenilir ve alışıldık yöntem miydi hayat dersinde? Galiba öyleydi. Hiç soru kaçırmamak istiyorsan hayat dersinde bu formülü unutmamalısın: Yaşlılık=Yalnızlık. Zaten unutma ihtimalin de yok! Bu, kafanıza isteseniz de istemeseniz de yerleşecek, yerleştirilecek! Bu formülü unuttuğunuzda hata yapacaksınız ve her hatada hata yapmamayı öğreneceksiniz. Her hatada formül biraz daha kazınacak aklınıza. Yanınıza birilerini her çağırışınızda, yanınızda birilerinin olmasını her dilediğinizde göreceksiniz yanınızda olmayanları ve olmayacakları. Daha doğrusu göremeyeceksiniz… Tek beden sizinki… Tek ruh sizinki… Bunu anlayacaksınız ve her anladığınızda bir yemek daha pişecek tecrübe mutfağınızda. Siz her seferinde bir kap yemek daha fazla pişireceksiniz ve pişeceksiniz. Sonunda mutfağınız yemeklerden geçilmeyecek, siz çok başarılı bir aşçı olacaksınız. Başarılı, yetenekli ve tecrübeli… Evet tecrübe… Yaşlılar tecrübelidir çünkü. Belki çok hata yaptıklarından belki de yaşları fazla olduğundan. Buradan formülü çıkartıyoruz: Hata= Tecrübe. Unutulmaması gereken diğer formülü unuttuğunuzda hatırlatıyor hata size: Tecrübe=Bilgelik. Evet, gerçekten de öyle; bilge olmak için tecrübeli olmalısınız. Hayatta başınızdan birçok olay geçmeli ki her konu hakkında iyi veya kötü konuşabilesiniz, bilgili olabilesiniz. Yaşlılar bilgedir; çünkü tecrübelidirler; ama aynı zamanda yalnız. Yalnızlıklarını bilgeliklerinde kaybetmek, ört pas etmek isterler, bilgelikleriyle yalnızlıklarının içine şeker atıp karıştırırlar.; ama olmaz. Anlarlar bunu; fakat başa çıkamazlar anladıklarıyla. Anlamak, her zaman iyi değildir. Bilmek her zaman iyi değildir. Bihaber yaşamak , her şeyden tatlıdır.
Yaşlılar bütün paragrafı, hatta kitabı okurlar, son cümleye geldiklerinde bile akıllarında, bütün kitabı okumalarına rağmen hiçbir şey kalmamasını sağlamış ilk sözcük hala: Yalnızlık. Bütün her şey, her formül yalan! Tek gerçek, tek formül, tek sonuç, tek cevap ve tek yalan: Yalnızlık. Peki gençler yalnız değil miydi? Onlar hiç yalnız olmuyor muydu? Yani tecrübeli ve yani bilgili! Yalnızlığımızı acaba yalnız kaldığımızda mı anlıyorduk yoksa başkalarını görünce mi, başkaları yanımızdayken mi? Biz gençler de yalnızdık aslında. En az yaşlılar kadar yalnız! Yaşlılar yalnızlıklarını aynaya bakıp yüzlerindeki çizgileri ve o çizgileri okşayan birilerini göremeyip anlarlardı; gençlerse yaşlıların yüzlerindeki çizgileri görüp, o çizgilerin oluşum sürecini düşündüklerinde. Yaşlılar zaten yaşlıydı; yani yalnız. Kabul veya red edilecek herhangi bir şey yoktu; ama gençler kabul edemez yalnızlığı. Yalnızlık gençlere yakışmayan bir sıfattır çünkü. Genç=Yalnız formülü başkaları tarafından duyulsa dalga konusu olur çünkü. Gençler bunu bildikleri için kabul etmezler yalnızlığı adlarının önünde. Pavese Cesare bir sözünde: “Yalnız kalmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum.” diyor. Evet, asıl konu bu. Asıl nokta bu. Yaşlılar aynaya bakar, tek olduğunu anlar. Kendini kabul etmiştir. Aynanın karşısındakinin “öteki o” olduğunu kabullenir ve “öteki o” yu sahiplenir. O’nunla konuşur, muhabbet eder, hatta tartışır. Yaşlılar aynada iki insan görür. Yaşlılar aynaya bakabilir. Aynaya, aynadakine tahammül edebilir. Kendinden yalnızlığını anladığında bir başka “”kendi” yaratabilir; ama gençler yapamaz. Gençler, yalnız olan gençler aynaya bakamaz. Aynadan, aynada göreceklerinden korkar. Aynada gördüğüne tahammül edemez. İlk aynaya bakıştan sonra küser ona. Dedim ya korkar. Yalnız olan gençler aynadan korkar. Ayna yansımadır. Kendinden ziyade kendinin yansımasıdır. Yansıma acıdır. Yaşlı acıya alışıktır. Genç kaldırmaz acıyı; hele de ilk tadışıysa. Acı tadının ağzından hiç eksik olmayacağı korkusuyla yaşar genç bir dahaki acıyı tadana kadar. Yaşlı, aynaya ve kendine tahammülünden yaşlıdır. Aynaya bakabilenler yaşlıdır. Aynadaki acıya ekmek batırıp yiyebilenler yaşlıdır. Yaşlılar her acı tadışta asar suratını pek matah bir şeymiş gibi. Yaşlı asık suratlıdır, genç suratını asamadığından gençtir. Sonunda son üç formülde çıkar ortaya: Bilgelik=Ayna, Ayna= Acı, Acı=Asık surat. İşte bu yaşlıdır.
Aslında gerçekte herkes yalnızdır. Bu formül herkeste vardır ve herkes içindir. Yaşlı aynaya tahammülünden yalnızdır, genç kendine tahammülünden yalnızdır. Yaşlı “öteki o”yu bulduğundan yalnızdır genç kendini bulamadığından. Yaşlı acıyı tattığından yalnızdır, genç tatlıyı bırakamadığından. Aslında herkes yalnızdır pişmanlığından. Pişman olduğundan ve pişman ettiğinden pişmandır herkes. Formülün son hali mi? İşte bu: Yalnızlık=Hata=Tecrübe=Bilgelik=Ayna=Acı=Asık surat=Pişmanlık ve sonuç “insan”…
YORUMLAR
Zevkle güzel bir yazı okudum. Elinize sağlık. Yazdıklarınız doğru şeyler. Yaşım ellinin üzerinde olduğu için anlayabiliyorum. Ancak yine de benim tereddüt ettiğim bir nokta var. Yalnızlığa iten gerçekten yaşlılık mı? yoksa başka nedenler de var mı? Ben şöyle düşünüyorum. İnsan biraz bencildir. Herkes aynıdır demiyorum ama, sertlik, cimrilik, hoşgörüsüzlük, ayrımcılık olguları zamanı gelince yalnız bırakabilir. Olamaz mı? Saygılar.