- 839 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AYASOFYA DAVASI
FETİH VE AYASOFYA DAVASI
Miladi 537 senesinde imparator Jüstinyen tarafından inşa ettirildi. O günkü şartlarda Hıristiyan aleminin en büyük Katedraliydi.
Fatih Sultan Mehmet Han bir sözünde; “ İstanbul önce benim gönlümü fethetti, sonra ben onu fethettim.” diyor. Nizam-i Alem’in savunucusu Şehzade Mehmet hükümdar oluncaya kadar fethin hayalini, ilmî ve askerî hazırlıklarını tamamladı. Akıl, gönül ve aşk üçlemesini hayata hakim kıldı. Netice zaferdi. 29 Mayıs 1453’te Orta Çağ kapanıyor, Yeni Çağ açılıyordu. Türk’ün rönesansının zirveye ulaştığı gün doğuyordu. Tarihler 29 Mayıs 1453’ ü gösterdiğinde yepyeni bir devrin kapısı açılıyordu.
Feth-i mübin gerçekleşince başta Ayasofya olmak üzere bir çok kilise fethin sembolü olarak camiye dönüştürüldü. Ayasofya’ ya Fatih’ den sonra Sultan 2. Bayezit bir minare, Kanuni de iki adet minare ekletti.
Hazret-i Peygamber (a.s), harika mucizesiyle 800 sene evvelinden İstanbul’ un fethini haber verdiği gibi, Fatih Sultan Mehmet Han da kendisinden 500 sene sonra Ayasofya’ nın puthaneye çevrileceğini ferasetiyle görmüş ve bunu yapanlara beddua etmiştir.
1453’ ten 1935’e kadar Kuran-ı Kerim okunan ve beş vakit namaz kılınan Ayasofya, 1 Şubat 1935 tarihinde müze haline getirildi. O tarihte 3 imam ve 7 müezzin kadrosu bulunan caminin 1 imam ve 1 müezzin kadrosu hariç diğer kadrolar iptal edildi. Zaten başka camilerde görevlendirilmekte olan bu kadrolardan müezzin kadrosu da 1954’e gelindiğinde iptal edildi. 1954’ te sadece 1 imam kadrosu kalmış oldu.
1988 senesinde mevcut olan imamlık kadrosuna sınavla atama yapılmasına karar verildi ve İstanbul vaizi olarak görev yapan Şifa Tefsirinin müellifi Mahmut TOPTAŞ Hoca Efendi Ayasofya imamlığı görevini kazandı. Fakat fiilen İstanbul merkez vaizliği deruhte ettirildi. Yani sembolik bir imam tayini gibiydi. 1935’ ten sonra ilk namaz 1989’da kılındı. Mahmut Toptaş Hocanın kıldırmış olduğu bu namaz gerçek Ayasofya camiinde değil, arka plandaki Sultan mahfilinde kılındı. Gerçek Ayasofya’ da müze olarak kullanıldığı için namaz kılınamıyordu.
İşte 1989 senesinde İki ay kadar namaz kılınan Ayasofya camiindeki imamlık kadrosu ve ibadet, devrin Kültür Bakanı tarafından tamamen kaldırıldı. Sonradan Mahmut Hoca da İstanbul Merkez Vaizliğine geri döndürüldü. Halen kendisi Ayasofya imamı olarak bilinir.
Ayasofya kanunen cami olmakla beraber müze olduğuna dair hiçbir resmi belge ve Bakanlar Kurulu kararı yoktur. Ayasofya’ da çan seslerinin duyulması ve Bizans’ ın ihyası, batı dünyasının her devirde hayali olmuştur. Sultan Vahdettin ki herkes hain olarak bilir, öyle öğrettiler. 1. Dünya savaşı akabinde İstanbul’un işgalinde, emrinde kendi güvenliğinin korunması amacıyla bırakılmış 700 kişiden müteşekkil orduyu Ayasofya çevresine mevzilendirmiş, ve ordunun kumandanı olan binbaşı Tevfik Bey’ e şu emri vermiş:
“ Benim hayatımı boş verin, eğer işgalciler Ayasofya’ ya çan takmaya gelirlerse benden emir beklemeden ateş açın. Son nefesinize kadar Ayasofya Camii için savaşın .” Bu karalılığı gören Fransız işgal komutanı Ayasofya’ yı teslim alamamıştır.
Anadolu’ daki Milli mücadelenin zaferle sonuçlanma sevinci Sultan Vahdettin’ in ve halkın beraberliğinde yine Ayasofya’ da tıklım tıklım dolu olarak şükürlerle, dualarla ve hatimlerle kutlanmıştır. Bu kutlama tablosu muhteşem olduğu kadar da mahzun bir tablo olmuştur.
Dünya zalimlerinin başı olan 2. Bush’ un 11 Eylül sonrası İslam dünyasına yönelik başlatmış olduğu terör operasyonlarının nihai hedeflerinin arasında Ayasofya’ nın olmadığını zannetmeyelim. Avrupa Birliğine girmeye çalıştığımız bu günlerde Ayasofya’ nın akıbetinin ne olacağı meçhul. Zira bizim kırmızı çizgilerimizi kimse hesaba almadığı gibi, bizim kendi kırmızı çizgilerimizde ne kadar sebatımız olduğu tartışılabilir. Avrupa sevdası hatırına Türk Hükümetlerinden bu güne kadar koparılan bilemediğimiz tavizler ve koparmaya çalışacakları tavizler içinde Ayasofya’ nın konumunu da bilmiyoruz. Ama bilinen bir gerçek var ki batının hassasiyetleri içinde Ayasofya daima vardır.
Bu güne kadar tekrar ibadete açılması için bir çok imza kampanyaları, mitingler, konferanslar ve paneller yapılmış olmasına rağmen olumlu bir netice alınamadı. Hıristiyan batı dünyası için Ayasofya’ nın tepesine takacakları çan; Fatih Sultan Mehmet Han’dan ve Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar olmuş askerlerden asırlar sonrası alacakları intikam olacak. Bizim de kimlerin torunu ve hangi inanç merkezinin temsilcisiyiz sorusuna da doğru bir cevap bulmamız gerekecek.
Mahmut Hoca “ Ben imamı olduğum halde gerçek Ayasofya’ ya para vermek suretiyle geçiyordum.” diyordu bir konuşmasında.
İnsanın aklına gelmiyor değil, Fatih bile gelse para vererek mi geçecek?
HAYIR! FATİH GELSE, ORAYA NASIL GİRECEĞİNİ BİLİRDİ.
YORUMLAR
Hocam şimdiye kadar öğrenemediğim ve farkedemediğim çok şeyi başarılı çalışmanızla zihnime kazıdınız. Teşekkür ederim. Hakikatler bir bir dile gelmeli, saklanmamalı herşey gereği gibi vuzuha kavuşturulmalıki gözleri görmeyenler görsün, duymayanlar duysun ve ibret alsın. Ne hazin bir durum ki Hocamız Mahmut Toptaş dahi Ayasofya'ya para vererek giriyor.
Dileğim Yaratandan biz kullarını daima fetihle yaşatır...
Saygılar efendim...