- 738 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KURT AHMET
Salihlili küçük çocuk kahramanlar da Kurtuluş Savaşı’na, Salihli civarındaki Kuvayı Milliyecilere yiyecek, cephane ve haber taşıyarak destek vermişlerdir.
Daha sonraları Semerci Ahmet lakabını alacak olan, Ahmet’in babası Hacı Mehmet, Alaşehir’den Salihli’ye 1895 yılında göç etmiş, daha sonra da Kurttutan Köyü’nden Raziye Hanım ile evlenmişti.
Yunan ordusunun Salihli’yi işgal ettiğinde, 12-13 yaşında idi. Ahmet, kardeşi Abdullah ve ailesi Eskicami Mahallesi Hatip Sokak’taki evlerinde oturuyorlardı.
Kurt Ahmet de civardaki Türk direnişçilere cephane, yiyecek ve haber taşıyan çocuklardan birisiydi.
Yunan askerleri, Ahmet’in durumundan şüphelenmişler ve onu takibe almışlardı. Ahmet, sabah erkenden evden çıkmış, görevini yerine getirmiş, elinde bir kucak odun ile Çakallar Deresi tarafından İstasyon’a doğru geliyordu. Yunan askerleri onu gördüler ve takibe başladılar.
- Asker, şu ufaklığı gördünüz mü?
- Evet komutanım!
- Onu takip edin, yakalayıp getirin karakola!
- Ama o bir çocuk!
- Çocukmuş, siz bunları tanımıyorsunuz! Bunların çocukları da uyanıktır! Kim bilir ne haltlar karıştırıyor bunlar! Hadi durmayın getirin onu bana!
- Emredersin komutanım!
Ahmet, evlerinin bulunduğu sokağa dönerken, arkasındaki iki silahlı Yunan askerini fark etti. Adımlarını hızlandırdı, düşman iyice yaklaşmıştı, neredeyse yakalayacaklardı. Ahmet, aniden koşmaya başlamıştı.
- Dur, kaçma, dur!
Ahmet fırtına gibiydi, sokaktaki evlerden birinin kerpiç avlu duvarının üstünden atladığı gibi, gözden kaybolmuştu.
- Tak, tak, tak!
Yunan askerleri, arkasında hayli ateş ettilerse de onu vuramadılar, civardaki evleri de tek tek aramaya zamanları yoktu. Çünkü, cepheden yenilgi haberleri artarda gelmeye başlamış, onlar kendi canlarının derdine düşmüşlerdi. Ahmet komşularının bodrumunda biraz saklandıktan sonra dışarı çıktı.
- Ahmet, oğlum sen miydin o? Vallahi şimşek gibi bir gölge geçti önümden, demek sendin ha?
- Bendim! Ne yapayım Elif Teyze, peşime düştü gavurlar! Ben de canımı kurtarmak için kendimi attım sizin avluya!
- Aferin sana oğlum, aferin sana! Hadi hava da karardı, doğru evinize git, Raziye Hanım meraktadır şimdi!
- Tamam, ben de gidecektim zaten!
Ertesi gün Durasıllı yakınlarından top, tüfek sesleri iyice duyulmaya başladı. 5 Eylül 1922 Salı sabahı Türk süvarileri Fahrettin Altay Paşa komutasında Salihli’ye girdiler, Ahmet ve ailesi, bütün Salihlililer gibi iki yıldan fazla süren Yunan zulmünden kurtuldular.
Kaynak: Ali Aksakal.Salihli Hikâyeleri-Salihli: Sanayi ve Ticaret Odası,2008.96 s.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.