- 1236 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OLİMPİYATLARDA IRK AYRIMCILIĞI
1924 Olimpiyat Oyunları daha sonra film dünyasının Tarzan’ı olacak havuzların kralı, olimpiyat şampiyonu yüzücü John Weissmuller’i tüm dünyaya sundu. Tarzan, iki elini ağzına götürerek ortaya çıkardığı ilginç bağırmasıyla ünlendi. Olimpiyat şampiyonu yüzücü John Weissmuller sayısız filmler çekti adı Çita olan maymunuyla…
Çekilen tüm Tarzan filmleri baştan sona ırkçılık kokar. Çünkü, bu filmlerin asıl amacı kara tenli insanları aşağılamak, beyaz adamı ise yüceltmektir!..
Nazi Almanyası için en büyük reklam sahnesi olarak düşünülen ve bu yüzden de her türlü fedakarlıklara katlanarak hazırlığı yapılan 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nda, Adof Hitler’in canını Jesse Owens adındaki Amerikalı muhteşem atlet çok sıkar.
Hitler’in, 100 metre yarışını çok değişik bir stilde ve adeta uçarcasına koşarak kazanan bu siyahi atleti tebrik etmemesi, olimpiyat tarihi yazanların dip notlarına Führer’in siyahi ırkı “aşağı” gördüğü biçimde yazılır.
Siyahi atlet Owens, 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nın en gözde sporcusu olur. Bu büyük organizasyon için yapılan ve hala ayakta duran Berlin Olimpiyat Stadı’nı dolduran yüz bin kişi, dört altın madalyalı Amerikalı atleti, Hitler’den korkmadan ve de çekinmeden dakikalarca alkışlar.
Afrika kökenli Amerikalı atlet Jesse Owens’in dört altın madalya kazanması karşısında ev sahipliği nezaketini bile unutacak denli öfkeye kapılan Adolf Hitler, homurdanarak stadı terk eder.
1968 Mexio City Oyunları ırkçılığın protesto edilmesine sahne olur. ABD’li atletler, Tommie Smith ve John Carlos, Amerikalı sosyolok Harry Edwards’ın başlattığı, “İnsan hakları için Olimpik proje” adlı hareketin üyesidir. Bu ırk ayrımcılığı karşıtı iki atlet, madalya kazandıkları takdirde, bir protesto gösterisi yapmaya karar verirler. Altın madalya kazanan Smith ve bronz sahibi Carlos ödül törenine, ayakkabı giymeden siyah çoraplarıyla katılır. Smith’in sağ elinde Carlos’un ise sol elinde siyah eldiven takılıdır. Smith ve Carlos, ABD milli marşı çalınmaya başladığı zaman, başlarını öne eğerler ve siyah eldivenli ellerini yumruk şeklinden havada tutarak Siyah Güç’ün selamını verirler!..
Sonra nemi olur? İki siyah atlet yarışlardan ihraç edilirler.
1912 olimpiyat oyunlarında, yüz metre yarışında finale kalan Amerikalı atletlerden birisi de, Howard Drew’dir. Drew yarışa az bir süre kala odasına kilitlenir ve koşması engellenir. Bunu yapan rakipleri değil, finale kalan çok sayıda Amerikalı atlet olduğundan, birincilik madalyanın kazanılacağına garanti gözüyle bakan kendi antrenörüdür. Antrenörünün Drew’i odasına kapatarak madalya almasının engellenmesinin nedeni gayet basittir. Finale katılma hakkı elde eden atletler arasında zenci olan yalnızca Howard Drew’dir.
Stockholm olimpiyat oyunlarında pentatlon ve dekatlon yarışmaların ödül törenlerinde, Jim Thorpe’yi görürüz birincilik kürsüsünde. Kendisiyle tanışmak isteyen İsveç kralı V. Güstav şu sözüyle onurlandırır. Amerikalı atleti “Sevgili Thorpe , siz dünyanın en iyi atletisiniz.”
Jim Thorpe çoşkuyla karşılanır Amerika’da… Ama bundan rahatsız olanlar vardır. Çünkü, olimpiyat şampiyonu atlet bir Beyaz değil, Kızılderili’dir. Bir Kızılderili nasıl olurda Amerika ‘ da ulusal kahraman ilan edilir! Bunun önüce geçilmelidir bir an önce…
Jim Thorpe’un yıllar önce yaz tatilini bir çiftlikte çalışarak geçirirken, kasabanın beysbol takımında oynadığı öğrenilir. Thorpe’a , iddialı bir maçta oynaması teklif edilince, çalışarak kazanacağı paraya ihtiyacı olduğu, o para olmadan geçinemeyeceğini söyler. Söz konusu yevmiyenin karşılanacağı söylenince, maçta oynamayı kabul eder. Olimpiyat oyunlarına amatör sporcular katılabildiği için Kızılderili atletin madalyaları bu olay bahane edilerek geri alınır. Thorpe, Amerika’nın bir ulusal kahramanı değildir artık.
Kızılderili atlet, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin yaptığı haksızlığa karşı mücadele eder yıllarca. Ne var ki, bir daha boynuna hiç asamaz madalyalarını. Hiç bıkmadan itiraz dilekçeleri gönderir Thorpe. Ama gönderdiği bütün dilekçeler hasır altı edilir.
Thorpe’un dilekçesi Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından değerlendirilir en sonunda… Ve Kızılderili atlete büyük bir haksızlık yapıldığı belirlenerek madalyalarının geri verilmesi kararı alınır.
Oysa Kızılderili atlet, bu karardan 26 yıl önce, 28 Mart 1953 tarihinde son sözlerini söyleyerek, yaşam ipini göğüslemiştir: “Madalyalarım… Madalyalarımı geri verin!...”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.