- 3593 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SURUÇ OVASINDA ŞİİRİN KANAT SESLERİ - 3
Mürşitpınar’da arabalara binerken, Kaymakam beye Çaykara köyüne, yani bizim köye gedip gitmeyeceğimizi sordum. Kaymakam bey önce saatine baktı, sonra yanında birine zamanı sordu ve arkasından da zaman mefhumu dolayısıyla gidemeyeceğimizi ve Ziyaret köyüne Şeyh Müslüm türbesine gideceğimizi söyledi. Doğrusunu isterseniz içim burkulmadı değil ama sonuçta misafir ev sahibinin kuzusudur diye bir söz vardır. Ben de ister istemez sessiz kalmayı tercih ettim. Ancak ne var ki köylülerime hayıflanmaktan da geri kalmadım. Çünkü eğer köyümüzde bulunan Şeyh Abdurrahman ve Seydahmet Hazretlerinin türbelerini tadil ederek ziyarete açmış olsaydık kesinlikle Kaymakam bey köyümüze gidecekti ve hatta benim teklifime dahi gerek kalmayacaktı. Bunda şunu demek istiyorum; gidilecek yer gidilesi bir yer olmalı. Yoksa öylesine gitmek elbette ki gereksiz bir gidiş olur. Ziyaret köyü, kendilerinde mevcut olan Şeyh Müslüm türbesini ziyarete açtığı günden beri ziyaretçi almaktadır. Bu, turizmin bir kolunun orada olması demektir. Yani inanç turizminden yararlanılmaktadır. Ama ne yazık ki bizim köyde Şeyh Abdurrahman, Seydahmet hazretleri ve Arzu ile Kamber’in mezarları bulunmasına rağmen bir şey yapılamamıştır. Sağolsunlar saygıdeğer Kaymakamımız sayın Mehmet Sinan bey biz Suruç’a gelmeden bir hafta önce köyümüzde açılan halıcılık kursunun ürünlerinin sergisine iştirak etmişlerdi. Ama ben turizmin önemini ve varsa turizme katkı sağlayacak bir eser, onu insanlarımızın görmesi için gereğini yapılmasını anlatmaya çalıştım.
Ziyaret köyüne uğradıktan sonra Ş.Urfa’ya gitmek üzere yoka koyulduk. Onbirnisan beldesini geçip Ş.Urfa yolunda biraz ilerledikten sonra Sarı Mağara denen yere geldiğimizde arkadaşlara o yerin kurtuluş savaşındaki önemini anlattım. Zira kurtuluş savaşında bir anlaşmayla Urfa’yı terkeden Fransızlar buradan geçerlerken, istilayı hazmedemeyen Suruçlular bu bölgede yani sarı mağarada Fransızları pusuya düşürürler ve çok büyük bir çatışma çıkar. Çıkan bu çatışmada yüzlerce Fransız öldürülür.
Ş.Urfa’ya ikindi öncesi girdik. İlk uğrak yerimiz Balıklıgöl oldu ve gezimizin odak merkezi olan bu yerde gezimizi sürdürdük. İbrahim Peygamberin doğduğu mağara , ateşe atıldığı yer, çift mağara, kale, Nemrut’un kızı Aynzeliha’nın, Hz. İbrahim’in ateşe atılmasına dayanamayıp kendisini ateşe attığı yer olan Aynzeliha gölü ve daha birçopk yeri görme imkanımız oldu. Bahattin Karakoç hocamın maşallahı vardı. O yaşına rağmen oldukça keyifli ve dinamikti. Gezide yorgun düşen bizler, bir kahvehaneye götürüldük ve kürsü dediğimiz iskemlelere kendimizi bıraktık adeta. İkram edilen menengiç kahvesinin tadına vara vara içtik kahvelerimizi. Sohbet oldukça güzeldi. Ş.Urfa’yı bu kadar güzel gezmediğini, bu geziden memnun olduğunu her defasında dile getiren Bahattin Karakoç hocamı böyle mutlu görmek bizleri de mutlu ediyordu.
Akşam yemeğine Cevahir Konağı’na gittik. Ş.Urfa’ya gittiğinizde istisnasız tavsiye edebileceğim ender yerlerden biridir. Balıklıgölün orada kime sorarsanız gösterirler. O kadar da kolay bir yerde. Sofra güzeldi, sofradakiler güzeldi. İkram edilen mırra ise daha bir güzeldi. ;İşletmecisi Asuman hanımefendiydi sanırım. İlgilerinden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Yemekten sonra programa geç kalmamak için gezimize son vererek Suruç’a dönüş yaptık.
Şiir şöleni salonuna geldiğimizde salon sahibinin hem köylüm hem de ilkokuldan arkadaşım olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım. Yıllardır görüşmemiştik. Hasret giderdik bu vesileyle. Şiir şölenine katılmak için Pazar günki bütün programını boşaltarak geceye katılan ve bu etkinliğin asıl mimarı saygıdeğer Ş.Urfa Valimiz Nuri Okutan da salona teşrif ettikten sonra program başladı. Bir yerde ev sahipliğinden pay alan ben en evvelden şiir okumak üzere kürsüye geçtim. Okuma kampanyası dahilinde ilçemde ilk defa düzenlenen şiir gecesine vesile olan herkese şükranlarımı sunarak şiirlerimi okudum ve yerime geçtim. Bahattin Kartakoç hocamın kürsüde; "bu saatten sonra ben de Suruçluyum ve sayın Vali ile konuşacaklarım var" demesi üzerine salon alkıştan yıkıldı adeta. Sayın Vali bey kürsüdeki ak sakallı ve ülkemiz için gerçekten değerli bir kalem olan Bahattin Karakoç’u büyük bir saygıyla dinledi. Özellikle Mürşitpınar Hudut Kapısı ile su sorunu üzerinde duran Bahattin Karakoöç’a cevaben kürsüde konuşan sayın Valimizin; "Mürşitpınar hudut kapısının açılması konusu benim namus meselemdir" demesi salondakileri fevkalade memnun etti. Su sorununun halledildiğini ve kısa bir zamanda suyun geleceğini söyleyen sayın Vali Nuri Okutan, asıl sürprizi Bahattin Karakoç hocama yaptı. "Efendim belki Bahattin <karakoç üstadım beni hatırlamadı ama ben K.Maraş’tayken Dolunay Dergisinde hizmette bulundum. Getir götür işlerinde hayli emek verdim. Yani ben de bir nevi Dolunaycıyım" demesi üzerine ben de şaşırdım. Çünkü Bahattin Karakoç hocam Dolunay’ı çıkardığı zamanlar ben de K.Maraş’taydım. Gecenin en güzel sürprizi bu olmuştu.
Kürsüde okunan şiirler Suruç ovasına doğru kanat çırparken zaman maalesef durmuyordu. Nasıl bitti anlayamadık ama anladık ki bu güzel diyara böylesi güzel etkinlikler çok yakışıyor. Sayın Valimizle, Kaymakamımızla, hemşerilerimizle ve şiirle unutulmaz bir ilki yaşadık.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.