- 624 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 43
Servise girdiğinde, şöyle bir etrafına bakındı. Hastanenin temiz ortamının olmasının yanında, psikolojik olarak etkileyen bir tarafı vardı. Hiç kimse hastaneye girdiğinde memnun olamıyordu. O yüzden de hastaneye gitmek çok zor gelirdi. Çok mecbur kalmadıkça gitmezdi. Şimdi ise oğlunun ne halde olduğunu görmekten korkuyordu.
Hemşireye yaklaştı ve odasını sordu. Ziyaret saatini biraz geçmiş olmalıydı ki, içeriden çıkmakta geç kalan hasta yakınları hızlıca çıkıyorlardı.
“ Merhaba Hemşire Hanım, ben Tarık Orhan’ ın babasıyım. Ziyaret saati de geçmek üzere sanırım. Uzaktan geldiğim için ancak gelebildim. Görebilir miyim kendisini? “
“ Geçmiş olsun. Çok fazla kalmayın ama. Seksen dokuz numaralı oda. “
“ Teşekkür ederim. Fazla kalmayacağım. “
Hızlıca kapı numaralarını takip ederek odayı buldu. İçeriye girdiğinde, Tarık’ ı yatağından dışarıya bakarken buldu. Tıpkı bir cezaevinde yatan bir mahkum gibi görünüyordu. Kolunda takılı serum ile hareket edemiyor olmalıydı. Neşeli görünmeye çalışarak, kapıyı yavaşça tıklattı. Sesi duyan Tarık, bakışlarını ona doğru çevirdi. Babasını görünce, yüzü sevinçten aydınlandı.
“ Geçmiş olsun oğlum. Nasılsın şimdi. Arkadaşın Serdar arayınca hemen geldim. İyi görünüyorsun. Daha da iyi olacaksın. Kamil ağabeyinin, kardeşlerinin ve hanımın çok selamları var. Telefonla arayabildim Kamil’ i. “Ben de geleyim” dedi ama dükkana göz kulak olması lazım. İstediğin bir şey var mı ? Ben buradayım. Önce seni görmek istedim. Tam da ziyaret saati bitmek üzere iken gelebildim. Fazla kalamayacağım. Refakatçi olarak kalmak istiyorum. Doktorla görüşeyim. Gelirim yanına. Tamam mı ? “
“ Hoş geldin Babacığım. Ben iyiyim. Endişelenme sakın. Hepsi iyiler mi ? Tabii ki iyiyim ve iyileşeceğim. Haydi şimdi git. Biraz dinlen hatta. Yine görüşürüz. Serdar aşağıdaydı. O da gitsin artık. İşi gücü var onun. Selam söyle. Merak etmesin beni. Geldi görüştük zaten. “
“ Tamam oğlum. Görüşürüz. “
Aşağıya indi ve kafeteryada olduğunu düşünerek oraya gitti. Bir iki kez görmüştü. Şöyle bir bakındı etrafına ama göremedi. Tam dışarıya çıkacakken, ona doğru geldiğini fark etti.
Boş bir masaya oturarak sohbet ettiler. Ondan gerekli bilgileri aldı.
“ Serdar oğlum artık sen git. İşin var, gücün var. Bu iyiliğini ne ben, ne de oğlum unutabiliriz. Oğlum, çok şanslı. Senin gibi bir dostu var. Allah senden razı olsun. “
“ Ne demek amca. O benim dostum, kardeşim gibi. Tabii ki yapacağım. İyileşmesi için de ne gerekiyorsa yaparım. İş güç önemli değil. Gidemem ben. “
“ Yok oğlum ben buradayım. Gerek duyarsam yine çağırırım. Şimdi git. Yine gelirsin. Telefonunu alırım şimdi. Haydi bekleme. “
“ Tamam o zaman.Şimdi gidiyorum ama mutlaka arayın beni. Yine geleceğim. “
“ Haydi oğlum güle güle. Görüşürüz. “
Serdar’ dan ayrıldıktan sonra Doktor ile görüşmek üzere odasına doğru yürümeye başladı. İçinde fırtınalar kopuyordu. Böbreğinin alınacak olması ve diğerinin de belirsiz durumu iyice endişelendirmişti onu. Böbrek nakli mümkündü. Uygun böbreğin bulunması ve vücudun kabul etmesi de sıkıntılı bir durumdu.
İçinden “ Belki de benim böbreğim uyabilir. İnşallah uyar. Hemen veririm böbreğimi oğluma. “Diye geçiriyorken, Doktorun kapısının önüne geldiğini fark etti.
Kapıyı tıklattı ve içeriye girdi.
Sabah erkenden kalktı iki eski arkadaş. Kahvaltıyı yaptıktan sonra hazırlanarak yola çıktılar. Pakize, telefonla ortak dostlarından Tarık ile ilgili bilgileri aldığından ne yapacaklarını biliyorlardı. Bir taksiye binerek dükkana doğru yola çıktılar.
Annelik içgüdüsü ve önsezileri Emel’ i daha güçlendirmişti sanki. Yıllar öncesinde kaçmayı yeğlemiş ve güçlü olamamıştı. Onun cezasını da yıllarca fazlasıyla evlat hasreti çekerek ödemişti. Şimdi ise çok güçlü hissediyordu kendini. Ne yaparsa yapsın, nasıl bir davranışla karşılaşırsa karşılaşsın güçlü olacaktı.
Dükkana geldiler. İçeriye girdikleri anda karşılarına Kamil çıktı. Ona Tarık’ ı soran Emel Hanım’ a Kamil,
“ Tarık Bey, şu anda burada değil şehir dışında. Niçin aramıştınız ? “
“ Nerede kendisi ? Onunla özel bir konuda görüşecektim de. “
“ Ankara’ ya gitmişti. Fakat rahatsızlanmış. Hastanede yatıyor. “
“ Neeeeee hastanede mi ? Nesi var oğlumun. Durumu nasıl ? Lütfen söyleyin. İyi mii? “
Yere yığılan, tanımadığı kadına şaşkınlıkla bakakaldı Kamil. “ Oğlum “ Demişti kadın. Tarık hiç annesinden bahsetmemişti ona. Annesi olmalı diye geçirdi içinden o şaşkınlığın ve hengamenin içinde.
Sonra da Pakize Hanımla birlikte onu yerden, içerideki büroya taşımaya çalıştı.
DEVAM EDECEK.