- 2792 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SENİN GÜVERCİNİN ÖKSELERE TUTULDU ANNEM
Şimdi tam ortasındayım ömrümün. Bitime yakın yerde yani. Oysa hala çocuğum ben; büyüyemedim bir türlü, büyütemedim kendimi. Senin büyüttüğün kadarım hala, senin yürüttüğün kadar annem. Senin yedirdiğin kadar, doyduğum kadar yani. O çocuğu sen yerleştirdin yüreğime.Ve ben bütün yaşadıklarımla, yaşamadıklarımla, yaşamadıklarımla, alabildiğine, inadına küçücük bir çocuğum işte.....
Tam 11 yıl olmuş dizlerinin dibinden ayrılalı. Tam 11 yıl senin kokuna hasret büyümüşüm. Keşke hiç kalkmasaydım dizlerinin dibinden, keşke bırakmasaydın hiç ellerimi. Keşke salmasaydın beni ötelere, sonu karanlık yollarda yürütmeseydin keşke. Keşke izin vermeseydin be annem. Hep o küçücük, yaramaz, sevgiye aç çocuk olarak otursaydım dizlerinin dibinde. Sen bana yine masallar anlatsaydın, hep sonu mutlulukla bitenlerinden ama. Bende seni dinleyerek göğsünde uyusaydım annem. Masum, kirlenmemiş, sadece sana olan sevgisinden ve bağlılığından başka hiç bir derdi olmayan ve ağladığında da yalnızca bunun için ağlayan, annesiz duramayan, sensiz yaşayamayan miniğini vermeseydin kimselere annem......
Yüksek tepelere ev kurdurtmasaydın, aşrı memleketlere kız vermeseydin keşke.
Kirlettiler yüreğimi be annem, yüreğim onlarla kirlendi. Güneşe hasret bıraktılar, sevdalarda beni bitirdiler annem. Senin yanında bir beyaz güvercindim, yaşıyordum özgürce. Senin beyaz güvercinini hiç acımadan vurdular be annem. O sevmelere doyamadığın, doydukça acıktığın, acıktıkça sevdiğin küçücük bedenimi dağladılar annem. Acılara gömdüler beni de, ama sen hiç bilmedin. Söyleyemedim ki sana, söyleyemezdim de annem. Yuvadan uçan kuş geri gelmez be annem, gelmiyor ki, izin vermiyorlar ki zaten.
Kahpe ökselere tutulmuşum, kurtulamıyorum annem. Ruhumla sarmaş dolaş olan, başa çıkamadığım fırtınalarımı, içimde kopan kıyametleri bilmemeliydin ki sen. Oysa bilseydin annem, yine bana akıl hocalığı yapardın değil mi. Biraz da olsa rahatlatırdın beni değil mi annem.........
Çok üşüyorum şimdi. Yüreğim üşüyor. Dünyanın bütün karları bana yağıyor be annem. Bu üşümelere alışamadım, alışamadım be annem. Güneşi görmezsem ki bu gidişle çok zor, demek ki hep üşüyeceğim ben annem. Oysa kimseler senin gibi sıcak tutmuyor ellerimi, hiçbir güneş senin sevgin kadar ısıtmıyor yüreğimi. Şimdi güneşe hasret yaşayanları daha iyi anlıyorum ki güneş senmişsin be annem. Keşke daha çok sarılsaymışsın bana, ben sana daha sıkı sarılsaymışım keşke. Senin sıcaklığın bütün üşümelerimi bitirirdi. Şimdi anladım beni ısıtan senin beni sıkı sıkı sarmalarınmış.
Bu aralar kendimi güçsüz, çaresiz ve umutsuz hissediyorum. Bir seni arıyorum annem, bir tek seni... Gücümü bana tekrar sen ver, çaresizliğimin düğümlerini çöz, umutsuzluğumu umuda döndür. Senin o her zamanki güçlü, onurlu, gururlu yıkılmayan yüreğinden bir parça daha gönder bana annem.
O gülümsemelerinden de istiyorum, hani gül açtıran gülümsemelerinden ama. Bir gülmeye görsen yüzümün gülmeyen tarafı seninle gülerdi annem. Bütün sıkıntılarım yele karışır uçardı. Son zamanlarda gülmeyi bile unuttum ben. Ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerimi silmediler ki hiç. Bu yüzden gülmeyi unuttum annem. Yüreğinde bana ait olan yerden bir parça da sevgi gönder bana. Senin sevgine hasretim annem. Öylesine aç kaldım ki annem sevgiye, sevilmeye, öylesine çok be annem. Meğer hiç kimse senin gibi sevmezmiş beni, meğer senin yüreğin sevgi deposuymuş, yüreğindeki sevgi hiç bitmezmiş. Beni bende tükettiler, beni bende bitirdiler annem.
Ah annem ah!... Ne çok ta severmişim ben seni. Sana olan sevgim den bir dirhem bile azalmadı bilesin. Aksine her seni düşündüğümde bir sevgi çiçeği daha açıyor yüreğimde ama kolay kurutuyorlar be annem. Umutlar, hayatlar, sevdalar azaldı, ama senin sevgin hiç bitmedi be annem. Şimdi tek düşündüğüm senin gibi olabilmek. Ağlarken gülebilmeyi, gülerken ağlayabilmeyi özledim annem. Çünkü sen hayat demektin, emek demektin, sevgi demektin.... Benim seninle varoluşumun sebebi o sonsuz sevgiymiş, ne olur hiç bitmesin annem...
Biraz daha uyuyayım dizinde izin ver. Gitmeden ötelere senin göğsünde uyuyayım anne. Üzerimde o şefkatli bakışlarını hissedeyim, gözlerini gözlerimden ayırma anne. Saçımı okşa yine. Ellerimden tut, beni adalara götür. Öpüp kokla beni. Ne sen doy benim kokuma ne de ben doyayım ... Saf yanlarından da koy üzerime, bir çocuğun gözlerindeki ve yüreğindeki pırıltılar kadar tertemiz olsun annem. Yüreğinle ört üzerimi, zira çok üşüyorum be annem.....
Benim şehrimde yıkıntılar var; birer birer umutlarımın üzerine yıkılıyor tüm her şey. Şimdi can çekişiyor umutlarım. Sevginle doğurduğun, sevginle doyurduğun ben, sırf bu yüzden artık sevgi üretemiyorum şehrimde. Sevgilere yasak koydular. Yaşamımı koyuyorum ortaya, sevgi üretebilmek için ama sevilen bir kişi olamadığımdan mıdır nedir bilmem olmuyor işte...... Bu bir şanssızlık mı yoksa, yoksa adına sevgisizlik mi demek lazım annem......
Canım anam, en iyisi sen beni tekrar doğur, tekrar büyüt. En başından yani. Yine besle beni, yıka, en güzel kremlerle ovala bedenimi; hem yumuşacık olsun, hem de sana güzel kokayım. İlk adımlarımı atmaya çalışırken elimden tut, düşmeme izin verme annem. İlk doğum günümde özene bezene hazırladığın pastamın üzerindeki tek mumu üflememe yardım et. Arkasından ilk öpücük ve ilk en güzel dilek senin olsun yine. Bana en güzel yemeklerinden hazırla, yedikçe göbeğimi şişireyim, şişko oldum diyeyim, yine gülelim beraber.
En güzel boya kalemlerinden al yine bana. Önüme gelen her yere resimler yapayım. Her duvara seni yazayım. ANNE yazayım ANNEM yazayım. Ki en çok evimizin duvarlarını severdim ben eserlerimi sana göstermek için. Sen sessizce izlerdin beni. Muhteşem resimleri çizdikten sonra sırf ben üzülmeyeyim diye uyumamı beklerdin duvarları temizlemek için. İşte ben o günleri çok özlüyorum be annem. Seni çok özlüyorum…..
Bayramlarda en güzel kıyafetlerle çıkardım ya karşınıza, biliyorsun ilk seni öperdim. Ben bu öpmeleri bile özlüyorum be annem. Yine süslesen beni keşke yine cicili bicili çıksam karşına, ağlamadan ama, kan çanağına dönüşmeden gözlerim yani. Ben en fazla maviyi severdim renklerden bilirsin. Her şeyim mavi olsun isterdim.Tokamdan ayakkabılarıma kadar hem de.....
Hatta hatırlar mısın annem. Vücudumu da maviye boyasak olmaz mı derdim sana. Gülümserdin o en içten gülümsemenle bana, şirine mi olacaksın derdin. Ben senin şirinendim değil mi anne? Gerçi sonradan gargamele yakalandım. Şirine gibi beni giydirip salardın sokaklara, hiç düşünmeden en kirli yerlerde oynayarak, o güzelim kıyafetlerimi kirletirdim. Ama sen hiç kızmazdın. Hep iyi tarafından bakardın hayata. Keşke yine sen yıkasan kıyafetlerimi, o öpülesi ellerin değse keşke annem…..
Sonra biraz daha büyümüş olayım ben. Oynadığımız oyunları abartalım. Bu kez, sen çocuk ol ben de anne. Sen de benim dizime uzan, tıpkı eski günlerdeki gibi. Karnın acıksın, ben sana yemek yedireyim, dizimde de uyutayım seni olur mu? Ah anneciğim, oynadığımız oyunları bile çok özlüyorum. Şimdi oğlumla oynuyoruz tüm oyunları. Tıpkı senin bana öğrettiğin gibi.....
Okula sen götür yine beni annem. Ellerimden sıkı sıkı tutup yoldan geçen arabalara seninle dikkat edeyim. Aman bir şey olmasın ikimize de. Sen beni koru ben de seni koruyayım çocuk bedenimle. Çünkü biz birbirimizin en değerlisiyiz değil mi anne.
Sonra okulun bahçesinde ben dersten çıkana dek otur anne. Her teneffüste seni görebileyim. Hemen yanına koşup yanağına bir öpücük kondurarak yeni yeni edindiğim tek tük arkadaşlarımla koşuşturayım ordan oraya. Ama sen sakın o bahçeden gitme annem. Bekle beni. Ders bitimi zil çalsın, ben yine sana koşayım. Bazen de sırf derse girmek istemediğim için zırıl zırıl ağlayayım, okula gitmek istemediğimi söyleyeyim. Ama sen beni ikna et yine annem. Okula gitmem gerektiğini, birey olabilmek için bunun şart olduğunu, tek başıma ayakta durabilmem için savaşmamı ve insan hayatında en önemli şeylerden birinin okul olduğunu söyle yine annem…
Derslerimi de sen yap bazen. Bense nazlanmaya devam edeyim sana. Küçük kaprislerimi yapayım yeniden. Sen de benimle birlikte okula gidiyormuşçasına davran yine olur mu annem....
Oyuncaklar istiyorum yine, hani her seferinde en güzelini almaya çalıştığın oyuncaklardan. Hatta okula giderken bir cindy bebeğim vardı ya hiç ayrılamazdım ondan, onu da yine benimle birlikte okula götür annem. Her zil çalımında bir senin yanağına bir onun yanağına dokunayım yani.....
Sinemaya da gitmek istiyorum seninle ve de tiyatroya. En güzel çocuk filmlerini ve oyunlarını birlikte izleyelim, en başından en sonuna dek. Beraberce gülüp beraberce ağlayalım, filmlere de oyunlara da. Yani ikimiz aynı anda yapalım her şeyi, yani birlikte, seninle yani….
Akşamları yatmamak için ne bahanem varsa uydurayım yine sana. Türlü muzurluklarla kandırmaya çalışırken ben seni, inanmış gibi davran sen de bana. Oysa hep bilirdin dimi annem? Hep anlardın niye öyle yaptığımı.....Yanıma yat diye, dudaklarımı yanaklarına koyayım diye, bir elimi de diğer yanağına koyup seni hissedeyim diye yaptığımı bilirdin değil mi annem?
O zaman dünyanın en mutlu ve de huzurlu çocuğu olarak uykuya daldığımı hissederdin sen. Unutmadan, bir de ülkemizdeki bütün şehirleri alfabetik sıraya göre sayardık yattığımızda. Bir sen, bir ben, bir sen bir ben.......
Çok zorlardım değil mi seni annem? Hepsini de tek tek sayarken, çoğu zaman bebek gibi uyuyakalırdın. Seni o zaman daha çok severdim, ben o uyumalarını özledim be annem. Masallarından da anlat yine bana, onları dinlerken koyunlarımı çitlerin üzerinden geçireyim annem........
Sabahları da sen uyandır beni. Önce ayaklarımı gıdıklardın ya hep, yine gıdıkla annem. Uykulu gözlerimi zorla da olsa açtığımda ilk seni göreyim yine karşımda. İlk seni öpeyim, sana sarılayım yine. Kahvaltı yapmadan hiç bırakmazdın ya beni, şimdi kahvaltı bile yapamıyorum hiç. Keşke aynı masada, yine ikimiz bir arada karşılıklı oturarak kahvaltı yapabilseydik annem. Sensiz hiç bir şeyin tadı yok bilesin annem. Şimdi uzaklardasın. Uzak şehirlerdesin. Ama yüreğimdesin annem......
Dünyanın bütün kır çiçeklerini gönderiyorum sana. Yanlarına da yürek dolusu sevgimi ve saygımı koyarak. Ve de bütün annelere gönderiyorum.....
Eğer hala sizinleyse dostlar, şimdi onu her zamankinden daha çok sevin........
Ben anama doyamadım, siz kıymetini bilin ve sıkıca sarılın annelerinize dostlar.
Uzaklardan, çoook uzaklardan masum bir çocuk gibi selamlıyorum hepinizi.
DOST kalın ama hep böyle kalın………
EMRE VEHBİ ALKAN
ŞİİRBAZ
YORUMLAR
emre vehbi alkan
Merhaba anne,
Yine ben geldim.
Merak etme okuldan çıktımda geldim.
Annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder" demişti de
Onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen,
Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu
Şimdi iyi biliyorum anne.
Hani geçen geldiğimde
Şuram acıyor işte şuram demiştim de
Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
Bak şimdi söylüyorum
Şuram işte,
Sol yanım çok acıyor anne.
Hem de her gün acıyor anne her gün.
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi.
Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.
Bende ağladım,
Ağladım hiç de utanmadım.
Öğretmen ne oldu dedi.
Düştüm dizim çok acıyor dedim.
Yalan söyledim anne.
Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
Bugün bende saçım örülsün istedim.
Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
Dantel yaka istedim.
Babam "Ben bilmem ki kızım" dedi.
Bari okula sen götür dedim.
"kızım, iş" dedi.
Bende banane dedim, ağladım.
"kızım, ekmek" dedi babam.
Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
Ha bide sol yanım yine çok acıdı anne.
Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
Zeynep "annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş" dedi.
Babam hepsini birlikte yıkıyor.
Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama
Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
Hava kararıyor, ben gideyim anne.
Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını,
Çiçeklerini kim koparıyor.
İzin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.
Eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne. >>
Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını
Şu kavanozda biriktirdim.
Üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne
Bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
Ha unutmadan,
Öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
Ben babama yazdıracağım.
Öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın.
Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
Senin adın geçince sol yanım acıyor anne.
Hiç bir şey yutamıyorum.
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
Kağıda da böyle yazamam ya anne.
Ben gidiyorum anne,
Toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp.
Mutlaka gel anne,
Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne. >>
Sol yanım acıyor anne.
İşte tam şurası,
Sol yanım çok acıyor anne.
Seni çok özledim,
Anne çook...
Zaman geciyor,
Hergün bir yaprak,
Hergün bir damla daha hayattan,
Büyüyorum anne.
Hani içinde bir kıvılcım olurya,
Hani herşey çok güzeldir,
Benim kıvılcımım kor oldu,
Ama bak herşey yolunda değil anne.
Hani ufacık bir bebekken,
Sadece acıkınca ağlarmışım,
Başka zamanlarda sürekli gülermişim,
Artık sadece acıkınca ağlamıyorum anne.
Bak yıllar ne çabuk geçmiş,
Sadece gülünmeyecegini öğrenmişim,
Belkide öğretilmişim.
Ben büyümüşüm be anne.
Yanından ayrılmayan kızın,
Bak artık uzaklarda,
Üstelik yalnız,
Hemde herkesin içinde anne.
Öyle birde tuzağa düşmüşki,
Of dese olmaz, yok dese hiç,
Adını bile koyamamış,
Yardım etsene anne.
Anlayacağın eskiyi özledim anne,
Yeniden çocuk olmayı,
Sadece acıkınca ağlamayı,
Ve hiç şimdiyi yaşamamayı.
Zaman geriye gitmez değilmi?
Ya da ben yeniden çocuk olamazmıyım?
Söylesene onu unuttum diyebilirmiyim?
Yani herşey söylemek kadar kolay olabilirmi anne?
Dur söyleme,
Ben yine hayal kuruyorum değilmi?
Sadece kendimi kandırıyorum değilmi?
Peki kalbimi kim kandıracak anne?
Eskiden günlerin, hatta dakikaların hesabını tutardım,
Şimdi günlerden Cuma belkide salı,
Günlerin ne önemi kaldıki,
Takvimlere bile küs oldum anne.
Yinede ayaktayım, direniyorum.
Belkide bir ışık arıyorum,
Bulunca herşeyden kurtulabileceğim,
Ne güçlü büyütmüşsün beni anne!
Sen yinede beni merak etme,
Herşeyle savaşmayı,
Güzel günlerinde olacagını,
Ben senden öğrendim anne.
Yinede buralar güzel, soğukları saymazsan.
İnsanlar mutlu, beni saymazsan.
Gündüzler ve gecelerde iyi, yalnızlıgımı saymazsan.
Beni soracak olursan anne,
Bende iyiyim, içimdeki yangını saymazsan.
Çok güzel bir yazı okudum kaleminizden Emre Vehbi Bey,
Kaleminize ışık olan yüreğinize sağlık...
Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.
Sevgiyle Kalın...
emre vehbi alkan
Ana olmak zor zanaat. Hep derim...
Anne özleminin öne çıktığı ama özellikle iç seste özlemlerin ve yokoluşun irdelendiği bu güzel çığlığı zevkle okudum.
hem hüznü hem özlemi birlikte hissettim yüreğimde.
Hemen hemen her bireyin yüreğinde hissedebileceği ortak duygulardı paylaşılan.
Sadece içerik değil anlatımda çok akıcı ve usta bir kalemden çıkmış..
iyiki varsınız,kaleminiz daim olsun arkadaşım.
sevgi ve selam ile.
emre vehbi alkan
Kabül buyrun efendim...
Masamıza sığdıramadığımız yüreğimize sığacak artık. Nasılını bilmem.
Yazı muhteşemdi.
KUTLUYORUM.
kISA BİR ŞİİR OKUMUŞSUNUZ. Tadı damakta kaldı Dost kalem.
Saygı ve selamlar.
emre vehbi alkan
Eğer hala sizinleyse dostlar, şimdi onu her zamankinden daha çok sevin........
Ben anama doyamadım, siz kıymetin bilin ve sıkıca sarılın annelerinize dostlar
annemin bir anlık yokluğunu düşündümde:( gönülden cümlelerinize saygılarımla...yüreğinize sağlık..