- 971 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HEYYYT ULANNNN! Ya da "LİNÇ KÜLTÜRÜ"
HEYYYYT ULANNNNN !
Ya da “LİNÇ Kültürü”
En son Edirne’de ve benim doğduğum il olan Erzincan’da bir avuç genci linç etmeye kalkan binlerce insan diyemeyeceğim mahlukatı görünce nasıl bir kalbe, nasıl bir beyine, nasıl bir bilgiye sahip ki bu insanlar bir anda başka insanları linç edip öldürmek ister, diye düşündüm.
Çocuk zihninde yer eden, derin iz bırakan ne varsa aradan yıllar da geçse, “unutuluşun kolay olduğu toplumda ve ülkede” yaşasak da öyle şeyler var ki konuşmaya, hatırlamaya, hazmetmeye yürek gerek, vicdan gerek. Yazmaya kalem tutmaz, konuşmaya dil tutmaz, yüreğin ezilir, bükülür kıvranır kalırsın.
Bu sahnelerin hiçbiri aklımdan çıkmadı. İnsanlığımdan utandım. Bu ülkede nice canlara kıyıldı farklı oldukları, düşündükleri, sorguladıkları için. Unutuldu, onların failleri bulunamadı, zaman aşımına uğradı yitirilen hayatlar. Her şeyi herkes biliyor zaten bu olayları tekrar edip yürekleri kanatmayayım diye belirtmiyorum.
Gericiliğin pompaladığı tahammülsüzlük kültürü, “urunnn kahpe’ye” diyor. Yani sana benzemeyeni, yok et; herkes senin gibi olsun. Bir linç et, yağmala kültürüdür gidiyor. Farklı düşünceler, farklı mezhepler, farklı kültürler alaşağı edilmek, lime lime edilmek isteniyor. Oysaki politikleşmek, sorgulamak, düşünmek gerek, insanlaşmak, anlamlı bir hayat sürmek için.
Osmanlı Devleti’nden bu yana zaman zaman kesintiye uğramış olsa da çok kültürlü, çok etnikli bir coğrafyada yaşadık. Dili, dini hayat biçimi farklı olan insanlar aynı memleketin türküsünü söylediler, hep bir ağızdan. Bütün bular bu ANADOLU topraklarında oldu. Hani Şairin; “Beşikler vermişim Nuh’a, salıncaklar, hamaklar / Havva ana dünkü çocuk sayılr / Anadoluyum ben biliyor musun?” dediği bu yüzlerce binlerce uygarlığa ev sahipliği yapmış topraklarda oluyor...
Biraz önce sözünü ettiğim gericiliğin pompaladığı tahammülsüzlük kültürünün yanında Kapitalizm de gerek ekonomik gücünü korumak, gerek kendini yeniden üretmek konusunda bir kriz yaşadığında; bilerek ve isteyerek toplumsal hayatta da bir geriye dönüşe, diktatoryalara ve toplumsal krizlere yol açar. Örneğin 12 Eylül hareketi de serpilip gelişen işçi sınıfı ve sendikaların gücüne tırpan vurmak için kapitalistler tarafından ordu yoluyla ısmarlanmış ve planlanmış bir harekettir.
Şimdi yine birileri bir takım ilerlemelerin önüne geçmek için elinden gelen her kalleşliği gizli veya aleni sahneleme yarışına girmiştir. Hal böyle olunca da kapitalist sisteme uyum konusunda uzun bir mesafe kat etmiş olan Türkiye’de de benzer tablolar görmemiz kaçınılmaz. Siyasi temsil krizinin ya da başka krizlerin olduğu dönemlere bakarsak; tam da gericiliğin, linçlerin ve faşizmin yükseldiği, toplumsal tahammülsüzlüğün arttığı süreçlerle yüz yüze geliriz. Bu bilimsel bir gerçektir.
Trabzon ve Rize TAYAD lılara uygulanan linç girişimi zihniyeti ile Konya Bozkır’da kürt kökenli işçilerle mermer işçilerini karşı karşıya getirip olayı linçe dönüştüren zihniyet ve de Edirne’de bir kaç genç insana yapılan bilinçsizce saldırı aynı merkezden yönetilen girişimdir Söylenecek, yazılacak, hatırlanacak o kadar olay o kadar rezaletler zinciri var ki, bunların çoğunu bir çoğumuzun unutması da mümkün değil.
Linç neden yapılır? Linçi kimler yapar? Linç ilkel insanların, çözüm üretmekten yoksun beyinlerin işidir. Tabi ki bu linç girişimlerini destekleyen siyasetçiler de bu cehaletin tuzu biberi oluyorlar. İnsanlar demokratik tepkilerini ortaya koyuyorlar diyor, Helal olsun sana siyasetçi, göz göre göre insan öldürmek demokratik tepkiyse.. o koltuğun senin için anlamı ve önemi daha da iyi anlaşılıyor. İşte bu tür rezil görüşler sayesinde linççiler kendilerine daha da sağlam bir zemin buluyorlar.
Linç kültürü insanları korkutur ve linç olma korkusu yaşayan toplumun insanları demokratik tepkilerini ortaya koymaktan çekinir. Dolayısıyla kendilerini demokratik yollarla ifade etmek durumunda olan sivil toplum kuruluşları da bu durumdan olumsuz etkilenir.
Bu durum hem demokrasimiz için, hem geleceğimiz için, hem toplumsal barışımız için hem de ANADOLU’muzun eşşiz hoşgörü ve kültürü için büyük bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır.
O Edirne halkının da, Erzincan halkının da bir gün o gençlere ve onların görüşlerine ihtiyaçları olacak ama onlara sıra geldiğinde her şey çok geç kalmış olacak.
Kardeşlik dileği ile...
YORUMLAR
harika bir kurgu
harika bir uşlup
ders veriyor........kutluyorum...bu bilinçli kalemi...... saygılar puanım tam
Hüseyin Akdemir
Neredeyse yazına imza atacaktım. Aynen katılacaktım.
Yanlışın yok eksiğin var kardeşim.
Demokratik tepki verilirken terörist gibi davranmamak da gereklidir. Provakatörleri araya almamak gereklidir. Linç girişimine sebep tahriktir. Tahriki de mazur görmemek gerekir.
Yazılarını özlemiştik.
Tebrikler.
Tam Puan.
Hüseyin Akdemir
Aslında her şey bir zincirin halkaları gibi iç içe. Polis niye geç gelir böyle zamanlarda? Neden aynı sloganlar atılır? Neden olay ne olursa olsun vatan, millet, bayrakve de din denerek saldırıya geçiliyor?
Tabi ki senin bilmediğin şeyler değil bunlar. Dayanışma duyguların için teşekkürler. Bir tek ülkemiz var ve bu ülke hepimizin...