BİR ÇOCUĞUN BEYİN GÜNLÜĞÜNDEN
Ayrılık vakti yaklaşıyordu.Çaresizdi kadın içi kan ağlıyordu ama elinden bir şey gelmiyordu.Büyük şehre taşınacaklardı, evleri dahil her şeylerini çoktan satmışlardı.Beş çocuğu vardı, üstelik beşincisi kundaktaydı.Küçük kızına şöyle bir baktı anne, gözleri doldu taştı. Evin dört numarasıydı o, bembeyazdı teni , kıvır kıvır altın sarısı saçları vardı. Okşadı kokladı sarıldı yavrusuna ,ondan ayrılmak çok zordu.Nasıl başaracaktı bunu bilmiyordu bir türlü ama mecburdu buna.Babası ölümcül hastaydı ve küçük torununu çok seviyordu özellikle de onu.Kızına bir tek şart koşmuştu,siz istediğiniz yere gidin fakat torunum, onu bana bırakın diyordu.
Nihayet beklenen gün geldi. Tüm eşyaları kamyona yerleştirilmişti bile,sıra vedalaşmadaydı.Kadının elleri titriyordu bir de, làl olmuştu dili , sadece sessizce ağlıyordu.Sarıldı babasına belki bu son sarılışıyıdı ona.Sonra minik kızına baktı çok küçüktü daha belki de onuda bir daha göremiyecekti kimbilir.. sarıldı saçlarını öptü .Daha süt kokuyordu yavrusu, doya doya içine çekti yavrusunun kokusunu.Küçük kız anlamıyordu ayrılık nedir, nasıl bir şeydir.Gülücükler atıp koşturup duruyordu etrafta.Ve akşamın alacası çökerken süzülüp gitii kamyon
Aradan aylar geçmişti , çok mutluydu çocuk.Dedesi ile çok güzel vakitler geçiriyordu.Birlikte her gün çarşıya iniyorlardı.Dedesi ona naylon bebek almıştı.Ne derse yapıyordu zaten.Sanki küçük bir prensesti ve çok sevildiğini biliyordu, dedesi ona tüm duaları ezberletmişti.Ve hep şaşırmıştı dede ne çabuk öğreniyordu çocuk her şeyi. Duaları bülbül gibi şakırken,sormuştu dedesine, peki ne işe yarıyacaktı bunlar neden okuması gerekiyordu.Oda demişti ki; sen bu duaları okursan melekler hep yanında olur .Ölünce cenette gidersin.Çocuk hiç bişi anlamamıştı.Herhalde melekler güzel olmalıydı cennette öyle olmalı diye düşündü çocuk.Görebilecek miydi melekleri peki, hayır! demişti dedesi göremezsin yaşarken sadece hissedersin..Çocuğun çok da umurunda değildi melekler..o dedesini seviyordu.
Bazen sokakta annesiyle gezen çocukları görüyordu, annesinin kokusunu hissediyordu o zaman içi ılık ılık oluyordu. Annesine ne olmuştu peki.Babası onunsa kocaman sıcacık ellerini hatırlıyordu ara sıra. Bir de babası onu üzüm bağına götürmüştü.Orada yemyeşil boyunca otlar vardı onların arasında adeta kayboluyordu. Babası üzüm salkımlarını keserken o çiçekler toplamıştı, şırıl şırl akan dereyi seyretmişti.Dere kenarında küçücük kırmızı meyveleri olan çalılıkları sormuştu babasına çok yüksek gelmişti ona uzanıp alamıyordu.Babası da acı onlar yenmez demişti. Yıllar sonra o çalılıklarda ki meyvenin adının girebolu olduğunu öğrenecekti ve tadını gerçekten hiç beğenmiyecekti çocuk.Ekşi kekremsi bir tattı ve turşu gibi bekletildikten sonra yeniyordu.O güzel günü çocuk kaydetmişti beyninin bir köşesine o günü yıllarca hiç unutmayacaktı. Bağın yakınında kocaman üstü yuvarlak bir tahta kapı vardı. Tahtanın üstünde demirden işlemeler..çok gizemli ve ilginçti onun için. Babası uzak durmasını söylemişti, nasıl da merak etmişti oysa ..o kapının arkasını.Eve dönerlerken babası üzüm sepetlerini eşşeğe yüklemişti.Kendisini de önüne oturtmuştu..yol boyunca babası saçlarını öpmüştü hep. İşte o anıda hiç unutmayacaktı çocuk.
Zaman su gibi akıp gidiyordu. Dedesine de birşeyler olmuştu artık pek yürüyemiyordu.Bastonla zor çıkıyordu dışarı.Çarşıya da inemiyorlardı.Dedesi su istiyordu bazen mahalle çeşmesinden..o köşede beklerken stil denilen küçücük bakraçlarla döke saça getiriyordu suyu.Anneannesi de çok huysuzlaşmıştı sinirliydi hep.Dedesi bebeğine tahtadan bir beşik yapmıştı,turuncu renge boyamıştı ne kadar güzeldi.
Bir gün anneannesiyle bir yere gitmişlerdi, dönerken evlerinin ordan geçmişlerdi.Hiç tanımadığı kadınlar vardı. Kapı eşiğinde oturmuşlardı. Onlara bakarken içi sızlamıştı nedense.
Bir sabah uyandığında evde bir tuhaflık hissetti evin içi kalabalıktı. Gittikçe de kalabalıklaşıyordu.Nenesine baktı mutfaktaki sandıktan beyaz bir kumaş çıkarıyordu.Gözleri ise kıpkırmızıydı.Çocuk bir ona baktı , birde kilerde boydan boya asılı ipteki üzüm salkımlarına asılı kavunlara çok garipti nenesi..herkes çamaşır asardı oysa ipe..
Odaya geçtiğinde çok kalabalık olmuştu insanlar her yere oturmuşlardı, garip bir sessizlik vardı. Bir de dua okuyan insanlar.Dedesi onu görünce gülümsedi. Sapsarı olmuştu, eliyle işaret edince koştu yanına.Birşeyler anlatıyordu dedesi ama anlıyamıyordu bir türlü.Sanki bilmediği bir dildi. İçinden bir korku geçti. Dualar okunuyordu ya melekler dedesini götürürse korkmuştu birden.Aniden bir çığlık atıp ağlamaya başladı.Zıplıyordu ağlarken, koşup aldı iri yarı bir kadın odadan çıkardı onu.Çırpınıyordu ama faydasızdı.Kadın bırakmadı onu, alıp götürdü evine. İki katlı bir evdi. Tahta merdivenlerden çıkardı üst kata.Önüne meyve kurusu ve kuru yemişler koydu.Çocuksa dedesine gitmek istiyordu.Kadınsa tamam diyordu bekle gideceğiz.
Kaç gün geçmişti bilmiyordu. Nihayet gittiler, koşarak dedesinin olduğu yatağa baktı.Yatak yoktu dedesi de..anlamıyordu.Neler olmuştu ne yapacaktı şaşkındı.Gerisini hiç hatırlamıyordu çocuk..
Hatırladığı bilmediği bir kalabalık evdi .Artık ne nenesi ne de dedesi vardı.Kimsesizdi çocuk uzaklarda.Nasıl gideceğini bilmiyordu, dedesi onu çok özlemişti mutlaka.Sevmiyordu bu yabancı insanları.
Ağlıyordu.. her gün çocuk.Kalabalıktan hiç hoşlanmamıştı üstelik.Yufüs kağıdımı verin; evime gideceğim diyordu.Ama kimse dinlemiyordu onu.Sonunda çocuk konuşmaz olmuştu , üstelik yemek de yiyemiyordu.Zorla yedirdiklerinde kusuyordu devamlı.Bir gün ona müjdeli haberi verdiler.Göndereceklerdi evine.Ne zaman diyordu ne zaman!!..Hemen mi ?..Annesi olan kadın yarın demişti. Yarın Duran Amcan gelecek seni götürecek.sakın üzülme deden olmıyacak ama diyordu. Yalan söylüyordu besbelli ..dedesi bekliyordu onu biliyordu..
Duran Amcayla yola çıktı çocuk.Büyük bir arabaydı.Öne yanına oturtmuştu adam onu.Kocaman göbeği vardı, kapkara gözleri simsiyah saçları.Çok sevmişti onu nedense.Yolda renkli şekerler almıştı , yemek de yemişlerdi.Hatta bir yol kenarında ağacın gövdesinden akan bir çeşmeden su içmişlerdi.Çocuk o ağacı hiç unutmayacaktı bir daha.
Eve vardıklarında çocuk ilk önce pencereye koştu, dedesinin yatağına baktı.Yatak yoktu dedesi de. Herhalde dışarda olmalı diye düşündü..Aradan çok zaman geçti dedesi hiç gelmedi. Nenesiyle günler sıkıcıydı..bazen beraber ev gezmelerine gidiyorlardı ,bazen de yalnız gidiyordu nenesi.Sıkı sıkı tembih ediyordu evin önünden evden ayrılma kaçırırlar seni, bekliyordu çocuk onu gelene kadar..
Bir gün nenesi ona dedi ki...artık gitmen lazım yakında okula başlıyacaksın , ben burada sana bakamam evine gitmen gerek.Bundan sonrasını hatırlamıyordu çocuk yine.Ordan nasıl ayrılmıştı, kim alıp götürmüştü hiç bilmiyordu..
Yine kalabalık evdeydi..herkes çok seviyordu onu.Oysa hala alışamıyordu bu yabancı eve, yabancı insanlara.
Nihayet okula başlamışlardı abisiyle gidiyordu küçük kız. Abisi de üçüncü sınıftaydı .Çok zayıftı bedeni en ufak bir soğukda ya da yorgunlukta bayılıyordu .Ama öğretmenini çok sevmişti.Ne güzel bir kadındı. Kömür gibi saçları kısacık kabartılmıştı. Hep sivri topuklu ayakkabılar giyerdi.O da çokseviyordu kendisini.Okul dönüşünü hep abisiyle birlikte yaparlardı.Evleri uzaktı okula.Yorulunca oturur kalırdı orada.Abisi geri döner sırtına alırdı onu.Ta ki yorulana kadar sırtından indirmezdi.Ne kadar tatlı bir abisi vardı. Kumral kıvırcık saçlı bebek suratlı ela gözleri vardı.Hep gülümsüyordu ona bakarken.Çok sevmişti abisini çok...
Artık biliyordu gerçek ailesini hepsini herkesi çok seviyordu.Hiç de yabancı hissetmiyordu kendisini, sıcacık bir yuvaydı burası sevgi dolu. Ayrılmak mı asla dayanamazdı buna.Zaten gerek de olmamıştı bir daha.Çok acı çekmişti farkında olmadan küçücük bedeni zor katlanmıştı tüm bunlara. Aklı ise tüm bu yaşananlara hiçbir anlam verememişti...
Sadece şunu öğrenmişti çocuk.Küçücük yaşta mücadele etmeyi, bir de yürekten sevmeyi.İlk sevgiyi dedesinden öğrenmişti. Onun cam gibi mavi gözlerinden bu ışığı emmişti..Kır saçlarını gülen yüzünü ise hiç ama hiç unutmayacaktı.. çocuk.
YORUMLAR
AYŞECİM BİRTANEM ÇOK ETKİLENDİM OKUDUKLARIMDAN TEBRİKLER.BÖYLE BİR OLAY YAŞANMIŞ MI ? ÇOK MERAK ETTİM.AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİRMİŞ.YAVRULARIMIZA SAYGIYI,SEVMEYİ,DÜRÜSTLÜĞÜ,YARDIMLAŞMAYI,SADAKATI VE DİĞER DEĞERLERİ KÜÇÜKKEN ÖĞRETMELİYİZ.SANA GÖNÜL BAHÇEMDEN BİR KUCAK DOLUSU CENNET KOKULU KIRMIZI GÜLLERİ SEVGİMİDE İLAVE EDEREK GÖNDERİYORUM CANIM.SEVGİYLE KAL HOŞÇAKAL.GÜL KOKULARIYLA ÖPÜYORUM.GÜLHAN KESKİN.
flycan57
Son şiirin yoruma kapalıydı..Bu yazıyı okudum..Güzel bir ykü...Bir dede olarak öyküden etkilendim..Daha bu gün torunum İsanbul'dan bana bir günlüğüne gelmişti..onları yolcu edince okudum..Sevgi gözlerden okunur tabiki öyküdeki dede gibi sevgiyiyi verebilmeyi başarırsak...
Sevginin olduğu ortamda güçlüklerin önemi yok...
Güzeldi kutlarım saygılar
flycan57
flycan57
flycan57
akıcı okudukça bağlayıcı....bir üslup.....kurgu harika.....tebrikler benim puan tam... saygılar..
flycan57
okumaya başladım, satırlar ilerledikçe umarım kurgudur diye dua ettim
ama arkadaşımızın yorumuna verdiğiniz cevaptan kurgu olmadığını anladım
gerçekten zor bir çocukluk dönemi
ama akıcı ve güzel anlatım
kutlarım yazarı
saygılarımla
flycan57
Biz sanırım şu an hikayeyi çocuğun kendisinden dinledik! Yoksa iliklerimize kadar nasıl işlesindi...Sanırdım "Stil" sadece bizim yörede kullanılır.Meğer başka yerlerdede rastlanırmış;ve nineye "nene" demek...
Çok sıcak,duygu yüklü bir hikaye.Yürekten kutladım.Selam,saygı...
flycan57
Artık biliyordu gerçek ailesini ,hepsini herkesi çok seviyordu.Hiç de yabancı hissetmiyordu kendisini,sıcacık bir yuvaydı burası sevgi dolu. Ayrılmak mı asla dayanamazdı buna.Zaten gerekde olmamıştı bir daha.Çok acı çekmişti farkında olmadan küçücük bedeni zor katlanmıştı tüm bunlara aklı ise tüm bu yaşanlara hiçbir anlam verememişti...
Sadece şunu öğrenmişti çocuk.küçücük yaşta mücadele etmeyi.birde yürekten sevmeyi.İlk sevgiyi dedesinden öğrenmişti ,onun cam gibi mavi gözlerinden bu ışığı emmişti..Kır saçlarını gülen gözlerini hiç ama hiç unutmayacaktı.. çocuk.
Söyliyecek söz bulamıyorum. Tek kelime ile eşsiz bir yazıydı. Sevgi ile kalın efendim