- 581 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BOŞUNA UĞRAŞMAYIN, DARBE OLMAYACAK !..
BOŞUNA UĞRAŞMAYIN
DARBE OLMAYACAK !..
Dr. Sadık Özen
Darbe çığırtkanları, boşuna uğraşmayın ve boşuna kürek çekmeyin. Türk Silahlı Kuvvetleri; güncel siyaset ve tahriklerle değil sağduyusuyla hareket etme kararında. Yapılan bütün kışkırtmalara rağmen aklı-selimini koruyacak. Emperyalistlerin ve onların uşaklarının tuzağına düşmeyecek. Yani, darbe falan yapmayacak. Boşuna hayal kurmayın. Kahraman Türk Ordusu hiç kimselerin karanlık emellerine alet olmayacak.
Yeni hesaplara girmeyin, yeni bahaneler yaratmayın, yeni taktikler uygulamaya kalkmayın. Bölünmenin eşiğine sürüklediğiniz ülkemizi ve her şeye rağmen birlik ve beraberliğini muhafaza etmeye çalışan halkımızı, daha fazla huzursuz ve tedirgin etmeyin. Düştüğünüz çıkmazdan kurtulabilmek için başka planlar yapın, başka yollar arayın kendinize.
İki yıldır süren, iddianame dosyaları yüz binlerce sayfayı bulan, kaç yıl süreceği ve daha kaç dalgadan oluşacağı belli olmayan “Ergenekon Davası”ndan sonra, şimdi de; daha kaç gün, kaç hafta, kaç ay süreceği belli olmayan “Kozmik Oda Araması” olayı çıktı ortaya. İnsaf edin Allah aşkına, bu devletin kurumları bu kadar ucuz değil. Bu milletin insanları, ister asker ister sivil olsunlar, bu tür bir aşağılanmayı hak etmiyorlar.
Ülkenin ne hale geldiğini görmüyor musunuz? Terör eylemleri, şehit cenazeleri, ana-babaların gözyaşları, “Demiryolu işçileri”nin, “İtfaiyeciler”in, “Tekel işçileri”nin peş peşe gelen grevleri, yapılan açlık grevi ve ölüm orucu yeminleri, üniversitelerdeki öğrenci protestoları, zamlar altında ezilen halkın feryatları, sokaklarda başlayan izinsiz yürüyüşler sizler için bir anlam taşımıyor mu? Bunlara daha ne kadar kayıtsız kalacaksınız.
Uğradıkları haksızlığa karşı direnen ve demokratik haklarını kullanmaya çalışan insanların üzerine tazyikli su sıkmak, coplamak ve gözaltına almakla meseleyi çözümleyemezsiniz. Onları dinlemek, sorunlarıyla ilgilenmek ve haklı isteklerini yerine getirmekle yükümlü olduğunuzun farkında değil misiniz?
Kanlı terör örgütünün işbirlikçileri; kapanan partilerinin yerine hemen yenisini açtılar, kendilerine yeni başkan seçtiler, TBMM’de gruplarını kurdular, açılımdan yararlanıp sınırlarımızdan ellerini kollarını sallayarak girdiler, davul zurna eşliğinde, bölücübaşı’nın posterleri ve bayrak denilen paçavralar taşıyarak gösteriler yaptılar. “Demokrasi ve Barış” sloganıyla, sözünü ettikleri demokratik haklarını sonuna kadar kullandıkları halde, daha başka ne istediklerini anlamıyor musunuz? Bölücülük faaliyetleri sürdürülerek toplumsal barış sağlanabilir mi? Bunlara gösterdiğiniz aşırı müsamaha ve anlayışı, demokratik yollarla haklarını arayan işçilerimizden nasıl esirgeyebiliyorsunuz?
Ülkemizi ve ulusumuzu; ABD, AB, Dünya Bankası ve IMF’nin dayatma ve baskılarından, bunların iç ve dışişlerimize karışmalarından, ülkemizi yönetmeye kalkmalarından ve ekonomimizi kontrolleri altına almalarından ne zaman kurtaracaksınız? Bunların Haçlı Seferleri’ni yapanların torunları olduklarını ve hala ülkemizi istila emelleriyle yatıp kalktıklarını göremiyor musunuz? Bize Kopenhag kriterlerinden dem vuranların, Norveç’teki Türk ailesine yaptıkları zulüm ve bu insanlarımızı ölüme terk edişlerinin, nasıl bir çifte standart olduğu ve sadece bir nota ile geçiştirilemeyeceği gerçeği karşısında ne düşünüyorsunuz?
Açılım adı altında, iyi niyetle başlattığınıza inandığımız girişimler ne yazık ki iyi sonuç getirmemiş, hatta bunun tam tersi olmuştur. İçinde bulunduğumuz şu ortamda, bu girişimin;“Demokratik Açılım” adı altında sürdürülmesi ve “Sonu nereye varırsa varsın” veya “Bedeli ne olursa olsun” tarzındaki ısrarın ülkemize ve ulusumuza yarar getireceği kanaatinde değiliz. Bu konu, halkımızın hazır olduğu uygun bir zamanda tekrar ele alınabilir. Ancak şu anda bu ısrardan vazgeçilmelidir. Zira “Ya harro, ya merro” diyerek devlet adına kumar masasına oturulamaz.
Demokrasinin bir fazilet rejimi olduğunun bilincindeyiz. Ama sırası geldiğinde, ülke çıkarlarının demokrasinin önüne geçebileceği unutulmamalıdır. Demokrasi adına atılacak ilk adımın, siyasi partilerin “Lider Sultası”ndan ve liderlerin de “Tek adam” olma heveslerinden kurtarılması olduğu unutulmamalıdır. Bugün, siyasi partiler içinde, gerçek demokratik kurallarla yönetilmekte olan tek bir partinin var olduğu söylenebilir mi? İçinde bulunulan koşullarda, yapılan uygulamalarda ve seçimlerde “Halk iradesi” nin gerçekleştiği söylenebilir mi? Eğer demokrasiden yana iseniz, önce bunun gereklerini yerine getirmelisiniz. Ancak bundan sonra demokratik açılımdan söz edebilirsiniz. Bunu yapmadıkça, inandırıcı olamazsınız.
Halkımız, yaşanan olumsuzluklardan bir an önce kurtulmak istiyor ve milli birlik ve beraberliğimizin bozulmaması için çaba gösteriyor. Başta iktidar partisi olmak üzere, bütün siyasi partiler bunu dikkate almak zorundadırlar. Demokrasi adı altında yapılmakta olan siyasi tartışma ve kavgalara tahammül kalmamıştır. Huzur ve barış ortamında yaşamak istiyoruz. Bunun sağlanabilmesi için; partilerinin isimleri ne olursa olsun ve tüzüklerinde ne yazarsa yazsın, bütün politikacıların çaba göstermeleri, elele vermeleri, işbirliği yapmaları ve özveride bulunmaları gerekiyor. Bunu yapamayanlar, bir gün, tarih önünde, bugün yarattıkları olumsuzlukların hesabını vereceklerdir.
Unutulmasın ki, halkın tokadı; menşei ve şekli ne olursa olsun, yapılabilecek her türlü darbeden üstün ve etkilidir. Çünkü böyle bir tokat milli iradenin ürünü olur.
Sahip olduğum vatandaşlık bilinci ve sorumluluğu içinde; Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı ve Türk Milleti’nin bir bireyi olarak, doğru bildiklerimi, iyi niyetle ve politika dışı bir görüşle ifade etmeye çalıştım. Dilerim bunu anlayanlar olabilir. Saygılarımla…
09 Ocak 2010
www.fikirplatformu.net
YORUMLAR
El İnsaf diyorum muhterem. Bana verdiğiniz cevapta hükümetin olumlu neyi var diyorsunuz. Hangi birini yazayım?
Siz doktorsunuz. Ak Parti öncesimi hastahaneler iyiydi şimdi? Milleti rehin alıyordu hastahaneler. Nerde o günler?
Güvencesiz adam kalmadı.
Her alanda eskilerden başarılı bir iktidar var. Meyveli ağacın taşlanması mukadderdir.
Haktan yana olduğuna inandığım her konuda sizi desteklemekten zevk duyarım.
Emin olun hayatım boyunca devlet lokması yemedim. Hep serbest mesleklerde hayatımı kazandım. Hep vergi veren oldum.
Hükümetten kadastro konularında darbe bile yedim. Arazilerimin yarısı orman diye elimden bedelsiz alındı. Şimdi bana satılmaya çalışılıyor.
Ama bu hükümet diğerlerinden çalışkan ve samimi. Başarılı olmasını vatanın ve milletimin selameti için istiyorum.
Saygı ve sevgilerimle.
Darbe çığırtkanlığı yapmayın boşuna derken kendiniz halkı ve orduyu galeyana getirecek ne kadar yazılabilecek şey varsa yazıyorsunuz.
Bu durum yazınızdaki çelişkidir.
Hükümetin başarısız olacağını önceden nasıl bilebiliyorsunuz?
Yoksa başarılı olsun istemiyor da ya başarırsa diye paniğe mi kapılmışsınız.
Milli iradanin tokadı sert olur. O satırın dışında hiç bir fikrinize tam olarak katılmıyorum.
Olaylar, yangınlar vs diyecekseniz; bunu PKK ve ABD yaptırıyor derim. Hiç bir hükümet aleyhine kullanılacak mevzuları engellememezlik etmez.
Çeteler diyecekseniz eğer gidin avukatlıklarını yapanlara sorun derim.
Fikir ayrılığımız felaket değil zenginliktir.
Yazınız kendi içinde mantıklı kuvvetlidir.
Yazarlığınızdan dolayı kutlarım.
Hayırlı masailer. Saygı ve selamlar.
sadikozen
Ne yazık ki sizinle orytak bir zeminde buluşamıyoruz. Aslında bunu çok isterdim. Ama fikri yapılarımız ve buna bağlı olarak görüşlerimiz farklı. Buna rağmen, belirli nezaket kuralları içinde kalarak birbirimize eleştiride bulunabilmemiz son derecede güzel bir şey.
Amacım, asla kışkırtıcılık yapmak değildir. Tam aksine kışkırtıcılığa karşıyım. Kışkırtıcı olarak nitelediğiniz sözlerim, bölücü ve ayrılıkçılığı tescillenmiş belirli bir kesim içindir. Eğer bir an için siyasi kanaatlerinizden sıyrılarak ve bu konuda kendinizi birazcık zorlayarak bir değerlendirme yapacack olursanız "yapıcı" yanımın ağır bastığını görebilirsiniz.
Başarılı olan hiçbir şey beni paniğe kaptırmaz. Keşke ülkemiizi yönetenlerin başarılı olabildiklerini görebilsem, inanın onları hararetle alkışlayabilirim. Bugüne kadar bu konuda tanık olduğum tek bir konu var; o da Sayın Başbakanımızın sigara konusundaki israrlı ve tutarlı tutumudur. Haaa bir de, özellikle mahhallesindeki çocuklarla kurdukları diyaloğun güzel bir halkçılık örneği olduğunu söylemeliyim. İnşallah zaman içerisinde bu örnekler çoğalabilir.
Yazılarımı okumaya değer bulduğunuz ve yorumlarınız için size teşekkürlerimi sunuyorum. Sevgi ve saygılarımla...
sadikozen
Ne yazık ki sizinle ortak bir zeminde buluşamıyoruz. Aslında bunu çok isterdim. Ama fikri yapılarımız ve buna bağlı olarak görüşlerimiz farklı. Buna rağmen, belirli nezaket kuralları içinde kalarak birbirimize eleştiride bulunabilmemiz son derecede güzel bir şey.
Amacım, asla kışkırtıcılık yapmak değildir. Tam aksine kışkırtıcılığa karşıyım. Kışkırtıcı olarak nitelediğiniz sözlerim, bölücü ve ayrılıkçılığı tescillenmiş belirli bir kesim içindir. Eğer bir an için siyasi kanaatlerinizden sıyrılarak ve bu konuda kendinizi birazcık zorlayarak bir değerlendirme yapacack olursanız "yapıcı" yanımın ağır bastığını görebilirsiniz.
Başarılı olan hiçbir şey beni paniğe kaptırmaz. Keşke ülkemiizi yönetenlerin başarılı olabildiklerini görebilsem, inanın onları hararetle alkışlayabilirim. Bugüne kadar bu konuda tanık olduğum tek bir konu var; o da Sayın Başbakanımızın sigara konusundaki israrlı ve tutarlı tutumudur. Haaa bir de, özellikle mahhallesindeki çocuklarla kurdukları diyaloğun güzel bir halkçılık örneği olduğunu söylemeliyim. İnşallah zaman içerisinde bu örnekler çoğalabilir.
Yazılarımı okumaya değer bulduğunuz ve yorumlarınız için size teşekkürlerimi sunuyorum. Sevgi ve saygılarımla...
sadikozen
Ne yazık ki sizinle ortak bir zeminde buluşamıyoruz. Aslında bunu çok isterdim. Ama fikri yapılarımız ve buna bağlı olarak görüşlerimiz farklı. Buna rağmen, belirli nezaket kuralları içinde kalarak birbirimize eleştiride bulunabilmemiz son derecede güzel bir şey.
Amacım, asla kışkırtıcılık yapmak değildir. Tam aksine kışkırtıcılığa karşıyım. Kışkırtıcı olarak nitelediğiniz sözlerim, bölücü ve ayrılıkçılığı tescillenmiş belirli bir kesim içindir. Eğer bir an için siyasi kanaatlerinizden sıyrılarak ve bu konuda kendinizi birazcık zorlayarak bir değerlendirme yapacack olursanız "yapıcı" yanımın ağır bastığını görebilirsiniz.
Başarılı olan hiçbir şey beni paniğe kaptırmaz. Keşke ülkemiizi yönetenlerin başarılı olabildiklerini görebilsem, inanın onları hararetle alkışlayabilirim. Bugüne kadar bu konuda tanık olduğum tek bir konu var; o da Sayın Başbakanımızın sigara konusundaki israrlı ve tutarlı tutumudur. Haaa bir de, özellikle mahhallesindeki çocuklarla kurdukları diyaloğun güzel bir halkçılık örneği olduğunu söylemeliyim. İnşallah zaman içerisinde bu örnekler çoğalabilir.
Yazılarımı okumaya değer bulduğunuz ve yorumlarınız için size teşekkürlerimi sunuyorum. Sevgi ve saygılarımla...
Yazdıklarınıza yüzde yüz katılmakla beraber; geçmiş yapılan darbelerin yapılış nedeni, yapanların kimlikleri ve sonuçları üzerinde araştırma yapmanızı isterim.
Ben size ufak bir yol göstermek adına aşağıdaki yazımı gönderiyorum. Yazıda bahsedilenler eski bir konu. Geçen aylarda yayınlanan yeni bir belgede Abdullah Gül'ünde adının geçmesi ilginç Gerisini siz devam edin.
Kafakol Programı
Son günlerde ülke gündemini meşgul eden olaylar beni biraz geçmişe götürdü. 21 Nisan 1989 tarihli Hürriyet Gazetesinde Sedat Ergin imzası ile yayınlanan bir haber aklıma geldi. O günlerde üstünkörü okunan bu haber, günümüzde tekrar okunduğunda bırakın rahatlamayı, kafamız daha da karışmaktadır. Burhan Bozgeyik’in ‘Türkiye üzerine oynanan oyunlar’ adlı kitabında da yer alan IMET programından alıntıları aynen size aktarıyorum.
‘ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral William Crowe, kongrede yaptığı açıklamada; müttefik ülke subaylarına, Amerika’da eğitim görmeleri için verilen bursların amacını; ‘Bu ülkelerin orduları, askeri ve siyasi lider kadrolarının üzerinde etki sağlama’ olarak açıkladı.
Oramiral Crowe’nin kısaca ‘IMET’ (Uluslar arası Askeri Eğitim ve Talim) programı denilen bu yardımların, doğrudan siyasi amaçlar güttüğünü ortaya koyan açıklamasını, ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesinde, Savunma Bakanlığı bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında yaptığı öğrenildi. Crowe, IMET programını ‘yatırım’ olarak niteleyerek, ‘Bize göre dost ve müttefik ülkelere yaptığımız yatırımlar içinde, en etkili ve en çok karşılık aldığımız yatırım, bu programdır’ şeklinde konuştu.
Oramiral Crowe; ABD Senatosu, Silahlı Hizmetler Komitesinin Demokrat Başkanı Georgia Senatörü Sam Nuun’la, komitenin en kıdemli cumhuriyetçi üyesi, Virgiana Senatörü John Warner’ine; IMET fonlarıyla ABD’ye eğitime gelen dost ve müttefik subaylarının sayısının 6.000 ne kadar düştüğünü anlatarak, bu programa sağlanan fonların artırılmasını istedi.
ABD Genelkurmay Başkanı, bu konuda senatörlere şöyle dedi; ‘Bu program nüfuz sağlamak açısından son derecede başarılı olmuştur. Eminim ki sizlerde duymuşsunuzdur; bugün dünyada orduların başında olan, hatta bazı durumlarda ülkelerini yöneten pek çok asker, bu program sonucu ABD’de eğitim görmüş kişilerdir.’
Crowe’nin bu sözleri üzerine Senatör Nuun; ‘hem askeri liderler, hem de cumhurbaşkanlarını eğittiğinizi mi söylemek istiyorsunuz?’ diye sordu. Crow’e; ‘ bazı ülkelerde evet’ dedikten sonra kısa bir tereddüt gösterip ‘bunu söylemesem daha iyi olacak’ diyerekten sustu.
Pentagon raporunda, IMET’in yararlarından şöyle bahsediliyor; ‘IMET, diğer ülkelerin askeri ve sivil liderlerine, gelecekte yaklaşabilmek bakımından da önemli imkânlar sağlamaktadır. ABD’de eğitim görmeleri için seçilen öğrencilerin çoğu, zaten üst kademe askeri lider olma özelliğine sahip subaylardır. Bu programda ABD’de eğitim gören askeri liderler, geçmişte olduğu gibi gelecekte de ülkelerinde önemli görevler üstleneceklerdir. Örneğin bugün dünyada bakan, büyükelçi, kuvvet komutanları ve askeri okul komutanı pozisyonlarında IMET eğitimi görmüş 1500 kişi vardır. IMET uzun vadeli yatırım olarak çok değerli bir güvenlik aracıdır ve ABD’ye sayısız yarar sağlamaktadır.’
ABD’nin IMET programı çerçevesinde sağladığı kredilerden en fazla Türkiye’nin yararlandığı söyleniyor.
Bu bilgiler, Kafakol Programının sadece askeri yönü. Birde aklıma; siyasi, ekonomik, sanatçı gibi sosyal hayatı biçimlendiren kesimi getirdiğimde kafam daha da karışıyor. Çünkü Türkiye’de Batı’da eğitim görmüş o kadar çok siyaset ve devlet adamı var ki saymakla bitmez. Şu anda ki hükümette dahi çifte vatandaş olan insanlar var.
Yorumu size bırakıyorum.
Hüseyin PAŞA
sadikozen
Yaptığınız yorum ve çok değerli açıklamalarınızla yazdıklarıma büyük bir katkı sağlamış bulunuyorsunuz. Bunlara ekleyecek söz bulamıyor, size sonsuz teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum. İyi ki varsınız.