Beyaz Saçlı Delikanlıya...
Balkonlardan değil de Balkanlardan gelen,yağışlı hava kütlesi etkisini
gösterdi ve yağmur damlaları pencerelere vurmaya başladı.Buğulanan
pencerelere,parmaklar dokunuverdi..
Uzakları anlatan hangi kelime varsa,birbiri ardına dizildi.O uzaklar ki
her zaman yalnızlığı kendıne dost edindi.Yaşanılan yalnızlıkların bedeli
gerçeklerle yüzleşmek oldu.Gerçeklerle yüzleşmek ise,Don Kişot’un
cesaretine ortak olmak demekti.Cesaretin kaynağı da göğüsünün sol
yanı oldu.Bu yüzden sol,bir ömür boyu sevildi..
Karanlık korkuyu,aydınlık ışığı getirdi.Işık bilgiyi,bilgi insanı aydınlatıp
durdu.Aydınlığın gerçeğini gören gözler,karanlığın içindeki gerçekleri
de görmek istedi.Karanlığın derin dehlizlerine girdikçe,aklın gözü ön
plana çıktı.Aklın gözü gördükleri karşısında,kimi zaman sevindi.Kimi
zaman üzüldü...
Sevginin oynadığı oyunlarda rol alabilmek için,Leyla’nın Mecnun’u
Şirin’in Ferhat’ı olmak gerekmiyordu.Sevgi,şiirin içinde kelimelerden
biri olmaktı.Şiir,yaşanılan aşkların en güzeliydi.Şiirle yaşanılan aşk,
özgürlüğü de beraberinde getirdi...
Özgürlük hapsedilemezdi.Yanan sobaların içine atılan kitaplar,koyun
sürülerindeki koyunlardan biri olmak ve emme basma tulumbaya
özenmek,özgürlüğe edilecek ihanetlerden birkaç tanesiydi...
Gökyüzünün rengi,gri değil maviydi.Sadece mavi.Geçenlerde kuruldu
cümle,mavi gerçek,gerçek ise gözlerinin rengiydi.Bir zamanlar gecenin
karanlığında,Çamlıca tepesinde o mavi gözlerin içinde,mutluluğu bulan
kadının gerçeğiydi...
Siyah ile beyaz hayatın anlamı,tutku isimli filmin ellili yıllarda çekilmiş
haliydi.Yıllar geçti,film hiçbir zaman bitmedi.Siyah renk yaşadıkların da
beyaz renk ise saçlarında yer etmeye başladı...
Buğulanan pencerelere,parmaklar dokundu...
Beyaz saçlı delikanlının doğum günü kutlandı...
Ağabeyim,doğum günün kutlu olsun...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.