Bir Hikâye Son Buluyordu Yüreğimde
On altı yaşında bir genç kız, aşık olmuştu.Umutları, hayalleri sevdiğine kavuşmak ve bir ömür mutlu olmak istiyordu...
Onu, ilk gördüğünde ısınmıştı yüreği, kaçamak bakışlarla süzmüştü... O da karşılık veriyordu bu bakışlara... Acaba seviyor muydu onu... Onun yüreği de çarpıyor muydu yerinden çıkarmışçasına?
Kaç hafta ümitle bekledi, fakat beklediği o güzel haber gelmemişti bir türlü…
Ümitlerin kırıldığı bir anda gelen mektup; yeni ufuklar açıyordu yüreğinde...’’Seni seviyorum küçüğüm. Gülüm’’ diyordu. O gün onun için ne kadar güzel bir gündü. Seviyordu... Sevilmek, sevdiği tarafından ne güzeldi…Mutluluktan uçuyordu adeta..
Bundan sonra günleri hep güzel olacaktı. Artık emindi, mutluydu. İçi içine sığmıyordu... Ne çok sevmişti onu...
Kimselere açmıyordu sırrını bozulur, yıkılır hayalleri diye çok korkuyordu...
Bir yılı aşkın bir zaman böyle güzel geçip gitmişti günler... Mutluydu... Her gün beklenen yollar her gece gözetlenen karşı kaldırım aşina olmuştu onun gözlerine... Kaldırımlar yer tuttu yüreğinde yollar yer tuttu... Sevdiği oturmuştu o kaldırımlarda, o yollarda yürümüştü... Mecnunun, Leylasınınnın köpeğini sevdiği gibi sevmişti yolları kaldırımları...
Gelinliklere bakıyordu artık, karar verilmişti. Düğünler kurulacaktı...
Baharın son günleri yaşanıyordu... Yaz kendini hissettiriyordu. O gün de hava çok sıcaktı...,Evde oturmuş arkadaşıyla sohbet ediyordu... Arkadaşı onun için çok değerliydi... Hiç bir zaman kardeşlerinden ayırmamıştı onu...
Yine de söylememişti âşık olduğunu ona... Ama nasılsa çok yakın bir zamanda öğrenecekti... Belki sitem ederdi, kızardı söylemedi diye. Kıyamaz affederdi sonrasında.
Sıkıntılı görünüyordu arkadaşı, gözlerini kaçırarak gözlerinden, âşık olduğundan bahsetmeye başlamıştı. Gözleri dolu, dolu anlatıyordu sevgisini... Terk edilişini anlatırken ‘’bunu bana neden yaptı’’ diyordu. Nasıl tanıştıklarını, neler yaptıklarını anlatırken ağlıyordu.
Arkadaşıyla aynı apartmanda oturuyorlardı... Böylesine acı çektiğini bilmiyordu. O kadar mutluydu ki gözü başka bir şey görmemiş arkadaşının derdini anlayamamıştı...
Arkadaşı anlatmaya devam ediyordu... Sevdiğinin kim olduğunu ne iş yaptığını anlatıyordu...
O artık duymuyordu... Sözler havada kalıyor kulaklarında tek bir söz yankılanıyordu...
‘’Sevdiğime, sevdiğim diyordu. Nasıl, Allah’ım bu nasıl olur?
Her şey yalandan ibaret bir rüyamıydı? Yok, böyle bir şey olamazdı. Bir kâbus görüyor olmalıyım’’diyordu.
Yalan... Kocaman bir yalan… İçinde kocaman bir boşluk oluşmuş, bütün bendeni aklı, duyguları uyuşmuştu... Bütün her şey yıkılmış bitmişti...
Bir daha sevmeyecekti… Kimseyi almayacaktı yüreğine…
O yaz sonu gelin oluyordu... Beyazlar ne güzel yakışmıştı ona. Aynadan kendisine bakarak gülümsedi... Bu gelinliği bir başkası için giyeceğini söyleseler inanmazdı... Her şey tamamdı artık salona gidebilirlerdi.
Arkadaşı yanına gelerek kulağına bir şeyler fısıldadı...
‘’Hakkını helal et. Affet… O seni seviyordu. Biliyordum... Ama…’’
Gerisini dinlemek istemiyordu. Ellerini kulaklarına kapattı...
Her şey karamıştı... Hiç bir şey duymuyordu...
Bir tek o mektup ve içinde yazılanlar vardı gözlerinin önünde ’’NE OLUR BENİ DİNLE. ALLAH AŞKINA SON BİR KEZ KONUŞALIM... SON BİR KEZ KONUŞALIM…’’
Konuşmamıştı... Arkadaşının anlattıklarından sonra kalbi kırılmış, Umutları yıkılmıştı. İnandığı güvendiği, sevdiği onu aldatmıştı... Neden konuşsundu, neden?
Ne yaptın bile diyemedi o gün... Öylece baktı uzun bir süre arkadaşının yüzüne... Sadece;’’Neden şimdi, neden şimdi söylüyorsun?’’diyebildi...
‘’Git ona’’
Artık daha fazla kaldıramadı omuzları o ağır yükü, ayaklarımın altından kayıp gidiyordu zemin...
Git ona... Ne kolay söylenmiş bir sözdü. ’’GİT ONA’’
Gidemezdi bilmiyor muydu? Böyle bir günde bunu bütün sevdiklerine nasıl yapar ve hayallerini yıkardı… Yapmadı… Yapamadı…
Hiç ağlamamıştı, ne o gün ne daha sonra... O unutmayı zihninin bir köşesine hapsetmeyi seçmişti her şeyi...
Nasip böyleymiş diyordu...
Kapandı sanılan yara açılıp tekrar gün yüzüne çıkmış kanamıştı… Kopartmışlardı bağlanan kabuğunu…
‘’Acıtmışlardı yeniden yıllar sonra, üstelik çok daha acı veren, çok daha derin bir yara… ’’ diyerek ekliyordu;
‘’Tekrar yaşadım o kötü günleri. Hapsettiğim acılar gün yüzüne çıktı bir, bir… İlk defa o yaşananlar için gözyaşı döktüm. İçimde zehir misali, bıçak misali saklanan ne varsa akıp gidiyor, yaram kapanıyordu.
Akan her damla ile akıp gidiyordu… Bitiyordu… Artık bitiyor, açılmamak üzere kapanıyordu, yenisine bırakarak yerini…
Ve bir hikâye son buluyordu yüreğimde...’’
Silindi kelimeler, söylendi sözler...
Karardı dünya karardı gözler...
Ne kaldı geriye ne kaldı senden
Yitik bir sevda ve kırık kalpler...
Küçük bir deneme hikaye....çok iyi olmadı... Hikayemde bir eksiklik olduğu kanaatindeyim... Fakat bulamadım ..Sizlerin elşetirileri ile belkide düzeltebilirim... sevgilerimle...
YORUMLAR
Öncelikle, yazı rengi ve arka plan rengi yazıyı okumayı çok zorlaştırdı. Bizler gbi yaşlı olanları düşünerek kolay okunabilir yapmalısınız yazınızı.
Diğer taraftan yazınızda, geçmiş ile gelecek arasında kurmayı düşündüğünüz köprüyü net olarak ortaya koymalıydınız diye düşünüyorum.
Selam ve sevgilerimle...