Özgürlüğün Mülkiyeti
"Bana ait olanı istiyorum. Yalnızca benim olanı. Öyle bir bana ait olan ki, üzerinde başka kimse hak iddia edemeyecek. Benim malım olacak. Dilediğim gibi kullanacağım. Kullandıkça kendimle gurur duyacağım.
Başkaları da isterse gözünü oyacağım bir şeyi istiyorum. Evet. Özgürlük istiyorum. Yalnızca ben özgür olmalıyım. Yalnızca benim dediğim olmalı. Diledğimi yapmalıyım, sınırsızca. Özgürlük yalnızca benim hakkım olmalı. Başkaları benim buyruğumda yaşamalı. Buyruğumda yaşamak istemeyen helak olmalı. Yaşam benim çizdiğim sınırlar içinde mümkün olmalı. Dışına çıkıldığında, çıkanın sonu hüsran olmalı."
Peki, oldu mu şimdi? Hadi özgürlük istemeni anladık ta, onun yalnızca sana ait olması gerektiğini nereden çıkardın? Başkaları neden özgür olmasın? Özgürlük bu kadar gerekli ise, başkaları neden bundan mahrum kalsın? Sen özgürlüğü nereden aldın? Tapusu sende mi bunun? Sana kim tanıdı bu hakkı? Gücünden, zorbalığından başka bir gerekçen var mı özgürlüğün yalnızca sana ait olması için?
O zaman günün birinde birileri çıkıp derse, "Hayır özgürlük yalnızca bana aittir. Benden başkası ona sahip olamaz. Dışımdaki herkes buyruğum altına girecek.", ne yapacaksın? Bu kez kendinin iddia ettiğin özgürlük pekala başkasının eline geçmiyecek mi? Sana o zaman da özgürlük lazım olamayacak mı? Ve sana öyle dedirten güç başkasının eline geçtiğinde buna katlanacak mısın?
Demek ki katlanacaksın. Çünkü sen yalnızca sahip olduğun güce dayanarak, özgürlüğü kendi malın ilan ettin. Demek ki güç kimdeyse özgürlük ona ait olacak. O halde sen gerçekte özgürlük de istemiyorsun. Çünkü gücün ne zaman kimin eline geçeceği belli olmaz. Sen ancak şu veya bu nedenle sahip olduğun gücün var olduğu sürece özgür olmayı istiyorsun. Gücün elden giderse kuzu kuzu esarete de boyun eğmeğe hazırsın. Çünkü sen varlığını güç ve zorbalık üzerine inşa etmişsin. Ve bu nedenle sen özgürlüğü de anlayamazsın. Çünkü özgürlük senin daracık avuçlarına sığmayacak, senin mülkün olamayacak genişliktedir. Dolayısıyla, avuçlarına aldıktan sonra kullandığın şey artık özgürlük değil, zorbalıktır.
Özgürlük başkalarına da tanındığı oranda özgürlük olur. O başkaları ne kadar çoğalırsa, özgürlük o kadar hayat bulur. Başkalarını dışlayarak özgürlük sahibi olmak peşinde koşanlar, onun mezarını kazıyan tiranlardır, diktatörlerdir. Özgürlüğün ancak başkalarında yaşandığında hayat bulan karakterini anlamayanlar, onun düşmanlarıdır.
Özgürlüğe mülkiyet zincirini vuranlar, bu zincirin kendilerine de vurulabileceğini aslında kabul eden köle ruhlulardır. Bunlar güçsüz kaldıkları ilk fırsatta kimin uşağı olacağını şaşıracak karakterdeki zavallı fakat tehlikeli yaratıklardır. Bugün de maalesef her yerde bu yaratıklardan bol miktarda bulunmaktadır. Aman dikkat!
YORUMLAR
Girişi okuyunca vücudun var ya, diye düşündüm. Kaldı ki onu kullanmada da sınırsız özgürlüğü yok insanın.
Özgürlük üzerinden toplumsal ilişkilerin güzel bir analizini yapmışsınız. Üslubunuz da sade, ama akılda bıraktığı etkileri oldukça net, gayet anlaşılır.
Kaleminize sağlık,
Özgürlüğün Mülkiyeti;
Çünkü özgürlük senin daracık avuçlarına sığmayacak, senin mülkün olamayacak genişliktedir.
Özgürlüğün ancak başkalarında yaşandığında hayat bulan karakterini anlamayanlar, onun düşmanlarıdır.
Özgürlüğün-MÜLKİYETİinceden,verilen,mükemmel,bir,mesajlardı,elinesağlık,hoş,birhasbihal,olmuş...Hüseyin-DAĞLAR..