- 1695 Okunma
- 27 Yorum
- 0 Beğeni
MUSKA (2. BÖLÜM)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Artık az da olsa beni tanıdığınıza göre olayın geçtiği güne dönebiliriz.
Temmuz ayının en sıcak günlerinden biriydi. Çamaşırları yıkayıp annemle bahçeye astık. Dairemiz apartmanın hemen giriş katındaydı ve bu yüzden balkon yoktu. Allah’tan arka bahçemiz vardı da çamaşırlarımızı orada kurutabiliyorduk.
Ev işlerini de acele yapıyorum ki bir an evvel oturup hayal dünyama dalayım diye.
Öğlen olmak üzereydi ben işleri bitirdiğimde. O zamana kadar çamaşırlarda kurumuştu.
Annem güneşte yanmasın çamaşırlar deyince hadi onları da toplayayım da daha rahat otururum dedim. Hayal dünyamdan ayrılıp gerçek dünyaya dönmekten nefret ediyorum çünkü. Kendimi tek huzurlu hissettiğim yer orası.
Ben temizlikti çamaşırdı uğraşırken; ev sahibimizin kızı ve arkadaşı, bir de kardeşim oturmuş o kadar şen şakrak konuşup gülüşüyorlar ki!
Acaba bugün hayal dünyama yolculuğu bıraksam da onlara mı katılsam diye düşündüm.
Bu fikir daha çok hoşuma gitti.
Ama ben acele ettikçe işlerim uzuyordu. Annem de yoktu şu an bana yardım edecek. Bir tanıdığımız rahatsızlanmış babamla oraya gitmişlerdi.
Herkes oturmuş eğlenirken benimde iş yapmam gücüme gitti açıkçası. Ağladım ağlayacağım.
Çamaşırları toplarken suratsız suratsız; ev sahibimizin kızı seslendi
_ Aman gel azıcık dinlen şurada yoruldun zaten çamaşırları sonra toplarsın.
_ Yok! Ben toplayıp bitireyim bir an evvel.
_ Ne olacak iki dakika sonra toplarsın.
Elimdeki çamaşırları pencereden içeri atarken bir taraftan da düşündüm acaba otursam bir iki dakika ne olacak ki diye. Karasızca evin içine bakıyordum; gidip çamaşırları mı katlasam, yoksa otursam mı diye. Tekrar seslendiler;
_ Niye bakıp duruyorsun; gel hadi bisküvi ye sende.
O anda aklıma bir yaramazlık geldi. Ben iş yaparken onların oturmasından sonra bir intikam almalıydım. Hak etmişlerdi bunu. Onların sohbet edip eğlenmesi gerçekten sinirimi bozmuş ve üzmüştü beni. Kardeşimde dahil hepsi hak etmişti bunu.
Çamaşırları boş verip yanlarına gittim
_ Aman Nurcan sen de, iş biter mi eve gidince yaparsın.
_ İşler kalınca içim rahat etmiyor ne yapayım.
_ Öyle ama ev işi de bitmiyor ki!
Ben de biliyorum bitmediğini ama… Sonra ….. abla meraklı bir bakışla sordu
_ Niye öyle evin içine dalgın dalgın bakıyordun?
İşte tamda aradığım fırsat!
_ Ya aslında size bir şey anlatacağım ama kimseye anlatmayacağınıza söz verin.
Hepsinde daha bir merakla
_ Söz veriyoruz!
_ Ben de söz veriyorum.
_ Ben de…
işte istediğim ortam hazırlanmıştı. Artık planımı uygulamaya geçebilirdim.
_ Tamam bakın bu kesinlikle aramızda kalacak yoksa beni öldürürler.
Hepsi dehşet içinde gözleri faltaşı gibi açılmış.
_ Kim öldürür abla söylesene!
Kardeşim ağladı ağlayacak. Bana hiç kıyamaz zavallım.
_ Bakın az önce ben içeriye bakıyordum ya!
_ Evet!
_ Konuya nasıl gireceğim bilemiyorum. Şu an eve girmeye korkuyorum çünkü beni evde bekliyor olabilirler.
_ Kim bekliyor yaa!
_ Kim olduklarını bilmiyorum. Şimdi sözümü kesmeyin de beni dinleyin. Beni her akşam ve bazen de evde büyükler yokken birileri rahatsız ediyor.
_ Nasıl birileri?
_ Genelde bir kişi geliyor ama bazen de kalabalık geliyorlar.
_ Nasıl yaa doğru düzgün anlatsana.
_ Hatta şu anda içeride beni bekliyor.
Üçünün de gözleri bizim camda; dehşetle bakıyorlar içeriye.
YORUMLAR
Serap Baycan
Çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için.
Sevgilerimle...
şimdi için zor sevgili serap... madem günün yazarı oldun, artık sorumluluğun arttı! bundan sonra öyle basit yazayım günü kurtarmak gibi düşüncen olamaz :)) insanlar seni buraya layık görmüşlerse, sende artık eskisinden daha çok önem vereceksin yazıklarına ki sende o potansiyel var zaten...
sıkı takipçileriniz haberin olsun...
başarılarının devamını dilerim güzel insan!
Sevgili Serap, iki bin on yılı benim için hiç iyi başlamadı ve ne yazık ki ilk iki günü acil servislerde geçirip, eve geldim ve yazılara bakayım dediğimde çok güzel bir süpriz ile karşılaştım.
Gerçek yaşam öyküsü dediğim yazının günün yazısı olması beni gerçek anlamda çok mutlu etti. Yazının devamını büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum canım.
Kutluyorum kalemini ve sevgiler yüreğine
Yorum yapan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Vaktim olmuş olsaydı teker teker yazmak isterdim teşekkür yazısını; üzgünüm.
Övgü almak elbette çok güzel fakat gerçekten iyi bir eser çıkarmak istiyorsa insan ve bu yolda ilerlemek istiyorsa eleştirilmeli de. En iyisini yapabilmek için. Yapıcı her türlü eleştiriye sonuna kadar varım. Yterki aman berbat olmuş deyip kestirip atmayın :))
öyküm ilk bölümde de dediğim gibi en büyük ablamın gerçek hayat hikayesi ve ben onun ağzından (evin en küçüğü olarak) yazdım. Zaten bu anısını da iki sene önce yarı gülerek, yarı utanarak anlatmıştı. Sanırım yarın bitecek hikayem vakit sıkıntısı benim de tek problemim :(
Sürükleniyoruz galiba.
O odada her ne varsa,halk inanmaya müsait.Bence istediğin gibi süsle öykünü.
Yıllar önce,sevdiğim bir yakınım derin bir bunalıma girdi.Sürekli korku halinde,çocukların tanımaz tutum ve davranışlar...İlaç tedavisiyle düzeldi.Şu anda bir firmada orta düzey yönetici.O dönem,ihtiyarlar ve çevresindeki"bir kısım medya" da;"Bulaşık suyunu(Siz çamaşır asmışsınız) Cinlerin sofrasına döktüğünü,cinlerin de..."inanıyor ve anlatıyorlardı.Herkez gülgeç yapıyordu ama,yine de varlardı.
Selam,saygı.
sırf yazına yorum, birazda eleştiri yazmak için girdim. ilk bölümünüde müsait bir zamanda okuyacağım ama, emin olabilirsin buna:)) seni okumanın tadını alacağım!
anladığım kadarıyla kendi yaşantındaki güzel anları paylaşıyorsun. yakalayacağın serinin güzel ve uzun soluklu olmasını diliyorum.
madem yazarlığa adım attın. eleştiriyede açık olmak lazım. ama ben sana dilbilgisi konusunda değil küçük, basit bir şey söyleyeceğim daha çok."Çamaşırları yıkayıp annemle dışarıya bahçeye astık!" demişsin burada gereksiz kelimeleri çıkartabilirsin, bahçe zaten dışarıdadır, yani onu belirtmene gerek yok!
güzel insan, yolun açık olsun... hep tebessümle :))