- 1120 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR HAYALPERESTİN DÜŞLERİ
İki kişiydik şimdi...Bambaşka hayatların öznesi gibi...Biz iki kişiydik şimdi...O hayatın kimbilir ne türlü çizgilerinden geçmiş, gelmişti...
Bense onunla 10 yıl sonraki konuşmamızdan sonra, askerdeki yavrusunu yitirmiş bir ana kadar dertli...
Böyle mi kırılırdı bir hayalperestin düşleri?
Böyle mi batardı umut denizinde ki kara yelkenli gemi?
Hayat böylesine mi savururdu iki sevdalı yüreği?
Herşey bu kadar gerçek olmak zorunda mıydı?
On yaşında bir çocuk, kendi iradesiyle, kesinlikle bir çeşit sosyal, siyasal, duygusal guruba katılamaz...Çocuklar bu yüzden anlaşır, onların düşündükleri tek çıkarları en fazla bir oyuncak olabilir...Bu yüzden çocuklar hep birdir...İki yetişkinin dahi olamayacağı kadar bir...
Birdik bizde...Hiç iki ayrı kişi olmamıştık...Taki annemin ağzından çıkan taşınıyoruz yüklemli cümleye kadar...Sanırım biz tam taşınırken ayrıldık...Taşınacağımı bildiğimiz halde bile hep birdik biz...
İlk gözdem ilk, ilkokulumun bahçeleri bensiz ona zindan, gideceğim her yer onsuz bana dardı sanki...
Birlikte arşınlanmış yollar,onun ezberleyipte bana ezberlettiği çarpım tablosu, bölüştüğümüz poğoçalar, annemden gizli yediğimiz meybuzlar, yüzünün yarısının çıktığı eski bir fotoğraf, hayatımın okuduğum ve beni cezbeden ilk kafiyeli şiiri ve altında iki kelimeden ibraret izi...
Elimde on yıllık, üçüncü sınıfımdan kalma bir hatıra defteri, ilk samimi arkadaşımın bana hatıra bıraktığı şiiri ve altında yıllar sonra onu bulmam için bıraktığı izi...
Hiç bir güç durduramazdı beni...Şu internet bir kez olsun iyi bir işe yaramalıydı...Ondan kalan iki kelime, bu benim sırrımdı...Bu sır beni ona ulaştırdı...
İki kişiydik şimdi, artık iki kişiydik...
---Şairlik ve sen bir arada hayatta aklıma gelmezdi!!! Dedi.
---Ben şair değilim... Dedim.
Öylesine gülümsedi...O ağır gözlerle hüzünlü bir ömrün timsali, ben onu seyrederken on yıl önceki o çocuk gibiydim sanki...
Hiç böyle düşünmemiştim, Benim arkadaşım hep iyiydi zihnimde, bıraktığım gibi, benim gibiydi, şimdi gördüğüm kişi değildi...Hayat böyle zalimdi işte, gözünün yaşına bakmadan savururdu iki sevdalı yüreği...
Ağlamaya başladı karşımda...Sevdiğim birinin ağladığını görmektense ömrüm boyu ağlamayı yeğlerdim.Ağlama dedim ağladı...Ağlama dedim...
Kalktım ve arkama bakmadan gittim ondan ödünç aldığım gözyaşlarımla..
Onu üzen bendim ve onu varlığıyla ezen...
Hayat böylesine acımasız olamazdı!!!
Böyle mi kırılırdı bir hayalperestin düşleri?
Böyle mi batardı umut denizinde ki kara yelkenli gemi?
Hayat böylesine mi savururdu iki sevdalı yüreği?
Herşey bu kadar gerçek olmak zorunda mıydı...???