- 963 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
PASTADA MUMLAR YANARKEN
Arada merak ederim.
Doğum günümde, yani 1 haziran 1950 tarihinde, benimle aynı gün dünyaya gelenler de dahil olmak üzere o gün yaşamını sürdürenler arasında, acaba bu gün kaç kişi ile hala aynı havayı solumaktayım diye … Bu konuyu bir daha merak etiğim zaman ise bu sayının bir bilinmeyen kadar azalmış olacağını bilmeme rağmen. Bu merakımın karşılığı, sürekli eksiye giden ve bir gün sıfırlanacak olan bir değerdir. Hiç hoş olmayan bir meraktır yani.
Peki bunu merak etmeye, düşünmeye değer mi? Onu da bilmiyorum.
Ama gene de şöyle bir göz atacak olursak;
Mesela benim doğduğum günlerde henüz 27 yaşında olan genç cumhuriyetimiz, gelecekte kimi yeteneksiz, kimi art düşünceli yöneticiler sayesinde, başarısız geçecek sınavlarla pek çok kere sınıfta kalacağı demokrasisinde ilk iktidar değişikliğinin henüz ilk günlerini yaşamaktadır. Yani Cumhuriyet hükümetinin bir başbakanı, meclis sırasında kendisini kös kös dinleyen milletvekillerine “beyler, siz isterseniz hilafeti bile geri getirirsiniz” diyecek kadar koyu renk cesaret elbisesini henüz giymemiştir.
Büyük Atatürk’ün aramızdan ayrılışının üzerinden sadece 12 sene geçmiş ve ülkesine bıraktığı aydınlık sabah saati giderek akşam karanlığına dönmeye başlamıştır. Çünkü zat-ı muhterem Fettullah hoca efendi o tarihlerde henüz 9 yaşındadır ve muhtemelen sonraları çok iyi becereceği gözyaşı dökme gösterilerinin ilk provalarını lastik ayakkabıları ile koşarken düşerek kanattığı dizlerine bakarak yapmaktadır. Devrim şehidi Kubilay’ın kafasını kesen Derviş Mehmet’in torunu olduğu söylenen Bülent beyefendi de ilk gözyaşlarını dökeli sadece iki yıl olmuş, Abdullah bey 5 ay, Recep Tayyip bey ise 4 yıl uzunluğunda bir kuyrukta doğum sırasının kendilerine gelmesini beklemektedirler.
Nazım Hikmet, uzun cezaevi yıllarından sonra İstanbul’un havasını çınarlı, kubbeli mavi bir limanda teneffüs ederken cebinde taşıdığı TC nüfus kağıdının bir yıllık ömrü, Anadolu’da değil ama Moskova’da bir kara taş altında “Dünyanın en büyük şairi” olarak anıtlaşmasına ise sadece 13 yıl 2 günlük zamanı kalmıştır. İstanbul ‘da Degüstasyon, Lebon ve Baylan ve Ankara’da Karpiç gibi mekanlar şimdi her biri birer efsaneye dönüşen yazarların, çizerlerin, şairlerin kadeh sesleri ile neonlarına renk vermektedir. Kalamış’lı Todori ise duvarlarına, masalarına sinmiş tambur sesinin Selahattin Pınar için bir hüzzam şarkıya dönmesini daha 10 yıl beklemek zorundadır.
Yazmaya devam etsek daha neler yazılır neler. Mesela Fenerbahçe Spor kulübünün 43 yaşında bir delikanlı olduğundan tutun da …. Tribünlerin bugün olduğu gibi ana-baba bir kardeş sayıldığı küfürlerle henüz tanışmadığına kadar. Günümüzde neredeyse kimileri için şeytan taşlama gösterisine bahane olan yeni yıl kutlamalarının o zamanlarda şık bayan ve bayların caz orkestraları eşliğinde pistlerde dans ederek kutlayabildiğine kadar.
O günler dediğimiz dünler, bulutlar ardına saklı bilinmez yarınlardan değil sadece yarından bile ne kadar çok daha yakın değil mi bize. Özlem dediğimiz de belki bilinmeyen yarın yerine, bilinen dünlerin henüz soğumamış bu sıcaklığıdır.
Bugünün caddelerini, vitrinlerini aydınlatan parlak ışıklar o günlerde insanların daha çok yüreklerinde ve daha çok beyinlerindeydi sanki. Ve o güzel insanlardan kaçı “o güzel atlara bindiler, gittiler” ve kaçı kaldı geride kim bilir. Merak etmeye, düşünmeye değer mi bilmediğim işte budur.
VE YENİYILLA BİRLİKTE TAKVİMLERİN SON YAPRAĞI BİLEREK, BİLMEYEREK BİR BAŞKA GÜZELLİĞE İMZA ATAR, HEPİMİZİN DOĞUM GÜNÜNÜ YILBAŞI GECESİ İLE EŞLEŞTİRİR.
1 OCAK TARİHİNDE , DEĞİŞEN YILLA BİRLİKTE, GÖRÜNEN YAŞ HANELERİMİZDE DE BİR BASAMAK DAHA YUKARI ÇIKARIZ.
BU DA 31 ARALIK GECESİ AYNI ANDA HEPİMİZİN DOĞUM GÜNÜ PASTALARIMIZIN ÜZERİNDEKİ MUMLARIN YANMAKTA OLDUĞU ANLAMINA GELİR ….
HENÜZ MUMLAR SÖNMEDEN….,
YARINLAR HEPİMİZ, ÜLKEMİZ VE TÜM İNSANLIK İÇİN, PASTALARIMIZDA YANAN MİLYONLARCA-MİLYARLARCA MUMUM AYDINLIĞINDA OLSUN DİYEREK….
NİCE YENİ YILLARA, tüm sevdiklerimizle, sağlıkla, güzelliklerle ve gülümseyerek…..
Cevat Çeştepe
YORUMLAR
Bir solukta okurken zaman tünelinden geçmiş gibi oldum başarılı yazılarınızın devamı dilğimle saygıyla kalın