- 768 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
seferberlik tetkik kurulu-özel harp dairesi-kozmik büro-bordo bereliler=gladio=kontr gerilla=?=türkiye panoroması.
seferberlik tetkik kurulu-özel harp dairesi-kozmik büro-bordo bereliler=gladio=kontr gerilla=?=türkiye panoroması.
türkiyenin 1952 de natoya girmesiyle natonun ve CİA nın emriyle bütün ayrupada kurulan ogünkü soğuk savaş döneminde sivil müdafanın yapılabilmesine olanak sağlayan kurum kuruluşlardı.
bir işgal yada iç savaşa yönelik gizli silahlı örgütlerin bir karargah çerçevesinde kurulduğu idi.
SSCB dağılınca bu kuruluşlar italyadaki gladio yapılanmasıyla tanıdığımız oluşumlara benziyordu ve neticede bütün avrupada tasviye edildi.
bizde ise özel harp dairesi ismini aldı.
ülkemizde ilk kez semih sancarın ecevitten istediği bir örtülü ödeneğin ne amaçla kullanılacağından sonra dillendirilmeye başlandı.
daha sonraları bu kuruluş özel harp dairesi özel kuvvetler komutanlığı ismi altında faaliyetlerine devam etti.
kozmik büro adı bir nato tanımıdır.
çok gizlinin ötesindeki tanımı ifade eder.
1970 lerde askeri birliklerin belgelerinin bir odada toplanıp arşivlenmeye başladığı biliniyor.
her askeri birliğin bir kozmik bürosunun kurulması bu yıllara denk gelir.
genellikle mühimmat ve iaşe bilgilerinin depolandığı büro olarak anılır.
bordo bereliler ise direkt olarak genel kurmay başkanlığına bağlı özel harp dairesinin yine özel yetiştirilmiş ast subay ve subaylarından oluşan gönünüllüler birliğidir.
tabi bu birlik tugay oluşumundan dahada kalabalıklaştırılarak kolordu seviyesine getirilmiştir.
Gladio
galadio yapılanmasını daha önceki bir yazımda genişçe anlatmıştım.
kontr gerilla söylemi oldukça sık telaffuz edilen bir kavram olduğundan sanırım ne anlama geldiğini hepiniz biliyorsunuz.
yukarıda anlattığım bütün oluşumlar kontr gerilla yaklaşımları olarak değerlendirilmiş süikast ler isyanlar ve toplu katliamların arkasında daima bu yapılanmanın değişik kadrolarının olduğu ima edilmiştir.
doğruluk payları varmıdır?
zaman zaman evet diyebileceğimiz kanıtlar ortaya çıksada direkt olarak yada kurum bazında suçlayabileceğimiz net kanıtlar ispatlanamamıştır.
son olarak ergnekon yapılanmasını teşhir eden mahkeme kanıtları ve tutanaklar bu kurumu zan altına sokacak suç ve delillerin saptanmasıyla daha bir gerçek boyutuyla düşünmemiz gerektiği tezini ortaya net bir biçimde koymuştur.
bülent arınç süikastı seneryosu ile ortya çıkan iki subayın ve köstebek bilmecesi özel harp dairesinin aranmasına kadar getirmiştir meseleyi.
tabi aslında darbe teorilerine dayanılarak ordu içerisinde darbe yapma isteği olanların tutuklanması sürecini hazır darbe yapmış olanların yargılanmamasını anlamakta zorlanıyorum.
yani bir tarafta 1980 darbecileri dururken efendim siz darbe yapacakmışınız teorileri ile tutuklanmaların olmasını nasıl izah eder hukuk bilemiyorum.
tabi birde şu arınç meselesinde bay arınç’ın zafer kazanmış kumandan edasıyla adeta sevinerek gerekli gerekisiz her yerde bana düzenlenen süikastla ilgili diyerek başlayan cümlelerinin ardındaki türkiye cumhuriyeti devleti türk silahlı kuvvetlerinden intikam alırcasına olan söylemleri dikkatimizden kaçmıyor!
bu arada öz eleştiri yapmak adına genel kurmay başkanınında çıkıp sürekli ağlaması ve asimetrik bir psikolojik savaş yürütülüyor üzerimizde söylemlerini daha önceki yazılarımdada böylesine bir kurumun başındaki adam böyle söylüyorsa vatandaş ne yapsın eleştirilerimi yinelerken madem bu işler sizin inisiyatifinizden çıktı ozaman yerinizi bir başkasına bırakınız kardeşim demektende kandimi alamıyorum.
emekliliğine 8 ay kalmış bir komutanın zaman geçirmek adına bir ülkenin silahlı kuvvetlerini böylesine istismar ettirmesi ne derece etiktir kendilerine bırakıyorum.
erdoğanın kurumlar arası bir çatışma yok söylemi aslında kurumlar arası çatışmanın en üst seviyelerde olduğu tezini yine olayların gelişimi ortaya koyuyor.
genel kurmay başkanı çıkacak üzerimizde asimetrik psikolojik savaş yürütülüyor diyecek ve ardından kurumun ciğerine girilip belge aranacak ve başbakan çıkıp bir çatışma yok diyecek!
madem kurumlar arası bir anlaşmazlık söz konusu değildi ise o zaman genel kurmay başkanının açıklamaları ile yetinirdiniz yada aranızda bir telefonla bu meseleyi çözerdiniz.
demekki var.
bülent arınç gibi cumhuriyet ve silahlı kuvvetlere hınç besleyen bir kişiliği türkiyenin en önemli adamı pozisyonuna sokma gayretleri olmaz, gerekli işlemleri bir suç unsuru varsa yargı üzerinden yada genel kurmay kendi yargı sistemiyle açıklar ve üzerine giderdi.
hepimizin sürekli dillendirdiği yargı siyasallaşıyor gerçeğiyle haraket ettiğimizde siyaset bu devletin en önemli güvenlik mekanizmalarını ihlal edip ele geçirmiştir tavrına girmek istemiyoruz, lakin islam devleti kurulma aşamalarının ortadoğudaki gelişimlerininde böyle programlandığı gerçeğini göz ardı edemeyiz!
yaşadığımız bu süreç içerisinde güçler dengesini lehine barındıranların ülke dinamikleriyle demokrasi ve gelişmişlik kavramlarına dikkat çekmek için bu söylem seneryolarınıda gözardı edemeyiz.
adamın biri yıllardır uğraşıp durdu başbakan olamadı, cumhurbaşkanı manevraları tutmadı, meclis başkanı yaptılarki kendini tatmin etsin diye hala adamda bir cevher ve siyaset üretme becerisi görülmedi.
kökten dinci bir siyasi litarütürün hamisi bu arkadaşı süikast iddiasıyla konuşturmaya başladık!
adam bir anda cumhurbaşkanı üzerinde kimlik kazandı!
PKK nın siyasi yapılanması doğrultusunda ifade vermeye çağırılan BDP li vekiller emine ayna-sebahat tuncel-selahattin demirtaş-ahmet türk ve aysel tuğluk ifade vermeye gitmeyeceklerini 11 ağır ceza mahkemesininde zorla getirilmelerine karar vermesi üzerine çıkan yeni polemik ise gerginliğin işaretlerini veriyor.
hukuk devletinden demokrasiden ve insan haklarında söz edenlerin hukuk tanımazlığı, demokrasinin kendi tekellerinde olduğu kavramı nasılda yerleşmiş ne yaptıklarını bilmeyen acz kitlesi haline dönüşmüş.
iyice saçmalayan adeta panikle ne yapacaklarını bilmeyen bu kargaşa küfür ve kandan beslenen zihniyetin düştü zavallı durumu tespitte mahkemelerin hangi standartları uygulayacağını ve hukukun ne kadar üstün olduğunu hep beraber göreceğiz!
türkiye cumhuriyeti devleti bakidir.
işte bu sebepledirki güçler dengesini kuvvetler ayrılığı mantığını elinde bulunduranların yarın bu kurumların hala işbaşında olacağı gerçeğinden yola çıkıldığında iktidarı kaybettiklerinde yolsuzluk ve ihanetlerinin hesabıda varsa kendilerinden misli ile sorulacaktır.
türkiye cumhuriyeti devletine husumet besleyenler türk silahlı kuvvetleri ile hesabı olupta bunu bir mazeretle intikama dönüştürme gibi niyetleri olanların artık hiç şansı kalmadı!
bu millet iktidarı yenilerse altından çıkacak pisliklerinde kendilerini koruyacak bir başka silahlı örgüt kozmik yapılanma oluşturma gayretleri olduğuda hafızalarımıza yazılıyor bunuda göz ardı etmesinler.
yinede türkiye cumhuriyeti devleti ve milleti ile bölünmez bir bütündür.
türkiye cumhuriyeti laik üniter bir devlettir.
asla değişmeyecektir.
burası ne suriye ne iran nede bu devletin sahibi erbakan öğrencileri yada bir başka siyasi askeri oluşumdur.
bu devletin sahibi büyük türk milletidir...
oğuz gölçik yazar...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.