Bir Kardelen Hikayesi
Pamuk İpliğinden Çelik Halatlar
Kötü gitmeye görsün insanın kaderi bir kere, kovalar terslikler birbirini. Bir Nisan öğleden sonrası çalan bir telefonla tanıştık Birsen Hanımla…Ağlamaktan derdini anlatamayan bir anne feryadı o günden aklımda tek kalan…”Yalvarıyorum kurtarın yavrumu, yavrumu kurtarın diyordu.” Yoğun bir çaba sonrası biraz sakinleştirmeyi başardığım Birsen Hanımın söyledikleri kanımı dondurmuştu. Yıllardır o sığınma evinden bu sığınma evine dolanıyorum. İki yavrumda benimle aynı kaderi paylaşıyor ve artık yorulduk. Kızım, Hilalim yoruldu en çok da. Ve yoğun bakımda şimdi ilaç içmiş… Midesi yıkandı şimdilik kurtarıldı belki ama…Ve hıçkırıklara boğuluyor Birsen Hanım bir daha.
“Yardım edin bana, kurtarın, bir yuva kurayım yavrularıma, taş taşırım. Burada kalırsak yine yapar. Kızımı da kaybedersem ayakta duran bu enkaz da yıkılır yerle bir olurum.” Derdini anlatmaya çalışıyor, yavrusu için çırpınıyor, kendi yaralarını unutmuş deva arıyor kınalı kuzularına. Uzun bir telefon konuşmasından sonra önünde eğilesi, eli öpülesi bu annenin yüreğine biraz da olsun su serpiyoruz. Zira anlattıkları sonrasında araştırılarak doğruluğu belgeleniyor.
Küçük yaşta evlatlık verilmiş Birsen Hanım… Sorunlu bir aileden yine sorunlu bir aileye…Yılları hep mücadeleyle geçmiş. Alkolik bir babadan kaçarken sığındığı liman hiç de farklı olmamış. Sorunlu evliliğini dünyaya gelen dört çocuğunun hatırına ayakta tutmaya çalışırken çektiği acıyı hep içine atmış. Aldatmalar, dayaklar. Eşinden gördüğü bu muamele sığındığı baba evinde de devam etmiş. Babalığı çocukları hırpalıyor, aşağılıyor dahası onur ve gururlarıyla oynuyormuş. Ve 2002 yılında şimdi kızının denediği yola başvurmuş aslan gibi delikanlı. İntihar eden 19 yaşında oğluyla birlikte hayatta olsalar da artık kendisi için ölü sayılan babasını ve eşini de toprağa gömmüş. Yeni evlendirdiği büyük kızını bu sorunlardan uzak tutmak kendi yaşadıklarını ona yaşatmamak adına geride kalan iki evladıyla Kadın Sığınma Evinin kapısını çalmış. O gün bu gündür Kadın sığınma evleri yuvası olmuş. Yaşadığı hayattan çıkardığı dersleri oraya sığınmış genç kadınlara örnek alsınlar göz göre göre hata yapmasınlar diye anlatmış durmuş. Birsen Hanım ablası olmuş her gittiği evin. En son yerleştiği Kadıköy Kadın Sığınmada yaklaşık altı aydır misafir ve süresi dolmak üzere olduğundan yakında buradan da ayrılmak zorunda. Bunca sıkıntıyı Birsen Hanım yavruları için kaldırmış belki ama Hilal artık pes etmiş. Aylardır dillendirdiği her defasında annesinin ciğerini yakan oğlunu aynı şekilde kaybeden Birsen Hamımın korkulu rüyası olan intihar girişimini gerçekleştirmiş. Kurtarılmış çok şükür ama tekrar denemesinden korkuyor anne. Buradan ayrılmalı değişik bir hayat kurmalıyım onlara yoksa yoksa…
Birsen Hanımın “yoksalarla” geçiştirdiği endişeleri hiç de yabana atılacak cinsten değildi. Omuzlarındaki yükün altında artık bir adım daha atacak gücü kalmamış bu annenin tutulmalıydı yükünün bir kenarından öyle de yaptık. Çok geçmeden bir ev buldular. Yüksekti biraz kirası ama bekleyecek vakit yoktu. Tutuldu ev, dayandı döşendi. Temizlik işleri çıktıkça koştu Birsen Hanım. Hep kötü gitmeyecekti ya kaderleri, kendisiyle tanışmamıza vesile olan telefon bu kez onlar için tutuşturulan aydınlık
gelecek meşalesinin daha güçlü yanmasına vesile olacak kişiyle tanışmamızı sağladı. “Benim iki şubeli dershane de diye bileceğimiz ama birebir ders verilen eğitim merkezim var. Eşimle düşündük burada çay ve temizlik işlerinde bize yardımcı olacak sizin yönlendireceğiniz bir bayana iş vermek istiyoruz.” Diyor sonradan adının Gülşah olduğunu öğrendiğimiz telefondaki sesin sahibi hanımefendi. Heyecanlanıyorum zira Birsen hanımla yaptığımız görüşmenin üzerinden daha 24 saat bile geçmemişken böyle bir gelişme. Hemen Birsen hanımdan bahsediyorum Gülşah Hanıma, randevu ayarlanıyor, gidip tanışılıyor ve artık Birsen Hanımın bir işi var. Bütün bu gelişmeler üç günde tamamlanıyor.
İkinci Bahar dedikleri bu olsa gerek ve değişen talih. Şimdi o günleri hatırlamak bile istemiyor. Yönlendirdiğimiz iş yerinden sık sık teşekkür telefonları alıyoruz. Gülşah Hanım da Birsen hanımın güzel yüreğini fark etmiş olacak ki ona Birsen anne diye hitap ediyor.
Bir öğle sonrası bir buket çiçekle odamın kapısında bir bayan belirdi…Daha önce hiç görüşmemiş olsam da sanki tanıdıktı. Ağzından dökülen ilk kelimeyle sesinden bu misafirin Birsen Hanım olduğunu anladım. “Teşekkür etmek için rahatsız ettim sizi” dedi mahcup bir ses tonuyla. “Ve size anlatmak istediğim başka şeyler de var.” Teşekkür ve hal hatır sorma faslından sonra beni ikinci kez şok etti Birsen Hanım. Ve anlattıklarından sonra böyle bir insan için ne yapılsa azdır diye geçirdim içimden. İyi ki o günkü telefon bana bağlanmış, Birsen Hanım ve yavrularının bu günlere gelmesine iyi ki vesile olabilmişiz.
Birsen Hanım, bir hafta önce kendisinin her türlü acıyı çekmesine neden olan eşini kaybetmiş. Ve dahası ömrünün son on gününde hastanede yatan, bilindik bir giyim firması ortaklarından olan bu bey zor gününde tüm akrabalarınca terk edilince hastaneden Birsen Hanıma haber vermişler ve onca şeye rağmen boşanma aşamasında oldukları oğlunun öldüğü gün onunla birlikte toprağa verdim dediği çocuklarının babalarının bakımını bağrına taş basarak gerçekleştiriyor. Öyle büyük bir yürek ki, öyle merhamet sahibi ve tarifsiz bir affedicilik. Ve Yaradan’ın en büyük sınavı belki de hem Birsen Hanım hem de eşi için. Hayatını zehir eden o adam son nefesinde son yudum suyunu ellerinden içiyor. Göçüp gittiği bu dünyada satıp savdıklarından arta kalan birkaç daire ve dükkan bırakıyor. Veraset işlemleri sürüyor şimdi. “Hele bir bitireyim şu işleri sizin yönlendireceğiniz bir aileyi oturtacağım dairelerden birine” diyor. “Benden daha iyi kim bilebilir ki çaresizliği.”
Yapılan her şey karşılığını bulur inancında ve bunu sık sık yineliyor. “Yeni birini kendi ellerimle bulana kadar Gülşah kızımın işini bırakmam onu madur sizi de mahcup edemem” diyor. Etmiyor da, yeni birini bulup iş başı yaptırdığımız güne kadar aksatmıyor işini. Ve şimdi, hukuki işlemlerin tamamlanmasını bekliyor.
Evlatlık Birsen, evlatları için verdiği mücadeleden “ Pamuk ipliğiyle ördüğü çelik halatlara” tutunarak hayata kardelen misali onuru ve gururuyla alnı ak başı dik çıkmanın sevinç ve gururunu yaşıyor şimdi Kocaman Yüreğiyle…
YORUMLAR
Hayatın her anı ibret alınacak vakayla dolu ama anlayana...Sabır ve doğruluk olmazsa olmazı bu yolculuğun. Pamuk İpliğinden çelik halatlar örmek kolay olmasa gerek. Hem sabır gerektiriyor hem de neyi nasıl yaptığından emin olma, öz güven...
Yorumlarınız benim için çok önemli sayfama hoş geldiniz. Bu vesileyle yeni yılın arefesinde sağlık yoldaşınız, huzur sırdaşınız olsun inşallah...
Hüzünlü bir hikaye okudum. Yüreğim burkuldu.
Fakat hayatın gerçekleri acıtıyor.
Keşke devletimiz daha iyi imkanlar sunsa ihtiyaç sahiplerine.
Sizi tekrar tekrar kutlarım.
Saygıyla kalın.
Yaptığınız işe verilecek büyüklükte puan yok burada.
Ama yazınız 10 numara.
Allah'a emanet olunuz.
Türkiye'mizin bildik ezilen hanım örneği ;çok yalın bir dille çok güzel işlemişsiniz.Çok duygulandım.Her türlü sıkıntıda çocuklarına kol kanat geren anne ,Allahü Teala her zaman iyilerin yardımcısıdır.Yeter ki bizler doğru yoldan ayrılmayalım!Ne ibret verici!Rabbim sevmediğinin ,eziyet ettiğinin eline bırakırmış insanı,Birsen hanımın hayırsız kocasında olduğu gibi...Çok ibret alınacak bir hayat.
sizi kutluyorum bizlerle paylaştığınız için