- 778 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Sorunu Doğru Anlamak
Bir sorunu anlamak, çözümün yarısı demektir, derler.
Bu haftaki yazımızın konusu; ………… sorunu!
Eminim noktalı yere, her biriniz farklı bir kavram yerleştirdi.
Şark Meselesi, Doğu Meselesi,
Güneydoğu Anadolu Meselesi, Kürt Meselesi,
Terör Meselesi vs.
Son günlerde yine eskiden olduğu gibi ‘demokrasi ve özgürlük’ uğruna kanların aktığı, nutukların haince çekildiği, niyetlere göre farklı isimler alabilen bir problemle karşı karşıyayız.
Yabancı devletlerin, bölücülerin, çetelerin, insanların, etnik grupların niyetleri birbirinden farklı olabilir. Bunlarla da uzlaşma sağlayamamak ise; asla bir eksiklik değildir.
Esas önemli olan; var olan bir problemin çözüm noktasında bizzat muhatabı olan devletin o soruna nasıl baktığı, nasıl yorumladığıdır.
Yürütme, yargı ve yasamayı elinde bulunduran devletin; sorunu, doğru ya da yanlış anlaması, sonuçları bakımından hayati bir konudur.
Ya devleti yönetenlerin niyeti?!….
Cumhuriyet ve demokrasi ile yönetilen sistemlerde devleti oluşturan; yasama, yargı ve yürütme kurulları, birbirinden farklı niyetlerle yönetime katılırlarsa ortaya bir kaos çıkar.
Mensup olduğu milletin; hak ve hürriyetini sağlama, milli kimliğini koruma, mutluluğunu, onurunu, geleceğini tesis etme vazifesi ile görevlerine ‘yemin’lerle başlayan yöneticiler, bu şeref sözünü unutarak farklı mecraların, derin düşüncelerin ve makamların beklentileri doğrultusunda hareket etmeleri bir ülkede kaosun asıl nedenidir.
Günümüzde Anayasa Mahkemelerinin, Danıştay’ın, Yargıtay’ın birbiri ile çelişen kararları, hüküm giymenin adama göre belirlenmesi, siyasilerin manevralarının altında bu niyet farklılığı vardır.
Şahıs ve kurumların kafalarında birbirinden farklı şekillenen bir yönetim tarzı; yaşayan halk açısından içinden çıkılmaz bir kargaşadır.
Farklı niyetlerle çözülmeye çalışılan konular, bırakın sorunun sorun olmaktan çıkarılması, sorunun isim bazında dahi tanımlanmasını zora sokar.
Şu an ülke gündemini yeterince meşgul eden, ama eminim yaşayan halklar bazında hiç de gerçekte olmayan bir suni bunalım dönemi yaşamaktayız. Hatta diyebilirim ki; yaşatılmaktayız.
Parçalanan (!) Sevr’in; bizden koparılamayan tek kardeş halkı Kürtler, bölgenin yaklaşık bir asırdır planlı geri bırakılarak, hizmet götürülmeyerek, yer yer yanlış (belki de kasıtlı) politikalar yürütülerek, özellikle uzun seneler boyunca yabancı istihbarat servis elemanlarının staj yeri olarak kullanılarak (bu söz doğuda görev yapan yüksek bir istihbarat müdürüne ait)
bugünler için zemini hazırlandı. Bataklık kıvamında olduğu için sivrisineklerin üremesi gecikmedi.
Türkiye Cumhuriyeti devletine ‘yanlış’ işler yaptırılarak, PKK gibi terörist örgütlere istismar imkânı yaratıldı.
Buradan iddia ediyorum; güneydoğu koparılmadan ne silahlar, ne kahpe ağızlar nede sokak gösterileri asla bitmeyecektir. Çünkü şu an devletin ‘Kürt Sorunu’ kavramı ile PKK ve yandaşlarının sorunu algılamaları aynı değildir. Taban tabana zıttır.
‘Analar Ağlamasın!’ demekle olayı basite indiremezsiniz. Yangını küçümseyemezsiniz. Olay; dil, bir iki halay çekme, Kürtçe şarkı söyleme gibi basit değildir.
Olay, bizzat vatan bölme hareketidir.
Kanaatimce devlet; sorunun teşhisi, tedavisi ve isimlendirilmesi noktasında Kandil’le, İmralı ile aynı çizgide maalesef buluşmuştur.
Elindeki silahla, molotoflarla, sopalarla, küfürlerle etrafı yakan, yıkan, insanları, masum çocukları öldürenlere; bak köpeği bağladım, taşları betonladım, kapıyı açtım, hatta bak her şeyimi seninle paylaşacağım, -gel rahat dur, uslu ol! Diyerekten bir ortak noktada buluşamaya çalışmak akla, insafa, ilme, tarihi tecrübeye tamamen aykırıdır.
Bu şimdiye kadar yapılan hataların en büyüğü olur ve bedeli de öncekilerden çok farklı olur. Benden söylemesi…
Hüseyin PAŞA
YORUMLAR
Yorum cevabınıza katılmıyorum.
Oyuna gelmek istemeyen gelmez.Zaten oyuna gelenler içimizden birileri değil.
Sahipsizin sahibi çok olur derler!
Dağdan inip bağcıya zulüm etmek ne İslam'la, ne insanlıkla bağdaşmaz...Hak isteyen haddini bilecek.
..........................................................................İYİ GÜNLER
Olay, bizzat vatan bölme hareketidir.
........................................................
anlatan kaleminize sağlık.
Evet, onların niyeti Vatanı bölmek.
Bölmek isteyene destek vermek.
Sorun hizmet sorunu değil, yol, okul, hastane, pastane sorunu değil. Onların sorunu, ayrı bayrak, ayrı toprak, ayrı dil.Yani ayrılmak istiyorlar.
Peki neden Türkiye'den istiyorlar bunları?
Geçmişte, kardeşiz sözü verip, birlik beraberlik içinde yaşayıp giderken ne oldu dağa kaçtı bu insanlar?
Ne oldu da, anaları anlı şanlı asker ocağı yerine, mağaralara, inlere hain doğurur oldu? Ne oldu? Bu insanlar benim kardeşim değilse kimler, nereden geldiler? Geldikleri yere dönsünler, isteklerini Milletimden değil, onları dağlara kim çıkarıyorsa onlardan istesinler.Türkiye'den değil.
Şimdi nesilleri gelişti, özleri depreşti. Kendi kimliklerini oluşturmak istiyorlar! Kim bunlar? Kimliksiz, bayraksız, vatansız, milletsiz hatta topraksız nankör insanlar. Özünü unutmuş belki de özünü bozdurmuş insanlar!?
Belki, özellikle komplo için özel üretilen ''yaratıklar'' dır.
Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez!
Ne mutlu, İnsanım, Müslümanım, Türküm Diyene.
Saygımla.