- 842 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
RUM KIZI MARİNA'YI KUCAKLIYORUM(!)
Milli Marş”ımızın ortaya çıkışı, Kurtuluş Savaşı’nın ilk günlerine rastlar.
Kurtuluş Savaşı ki; amansız bir mücadele…
“O bunalımlı günlerde, şiirin manevi bir kuvvet olduğunu göz önünde bulunduran Batı Cephe Komutanı İsmet Bey, Milli Eğitim Bakanını ziyaret ederek, bir marş yazılmasını teklif etti ve ardından para ödüllü bir yarışma açıldı. Kısa süre içinde, yarışmaya 724 şiir geldi. Fakat bunlardan hiç birisi ulusal heyecanı, milli ruhu yansıtacak güçte değildi. O tarihlerde cebinde parası olmayan Mehmet Akif Şiir yazacakların başında, akla gelen ilk isimdi ama o,“ hürriyet ve istiklâl gibi” milli duyguların para ile haykırılamayacağı düşüncesiyle yarışmaya katılmamıştı(!)
Dönemin Milli Eğitim Bakanı, Hamdullah Suphi Bey, durumu öğrenince Akif’e bir mektup göndererek, ödülün kaldırılacağını, istenen şiiri yazmasını rica etti.
Mehmet Akif’in yazmış olduğu “İstiklâl Marşı” şiiri, daha sonra oy birliğiyle Milli Marşımız olarak kabul edildi.”
Türk Ulusu’nun “Kurtuluş Savaşı’nı” kazanacağına olan inancını, Türk askerine olan güvenini, “bağımsızlığına ve hakka olan” bağlılığını dile getiren, “MİLLİ MARŞIMIZDA” dil ve ülkü birliğinin de gücü vardır.
(Ülkü: amaç edinilen, ulaşılmak istenilen şey, ideal)
Şiirde ki her kelime de “Türk’çe” tarih vardır ki “şiiri” kendini bu ülkenin bir ferdi hisseden kim okursa okusun, coşar, duygulanır…
İstiklal marşı, şiirden öte şiirden büyük, Milli Marş’dır.
Milletlerin doğuşunu, inancını veya var oluşlarını nesillerden nesillere aktaran Milli Marşlar, o ülkenin bayrağı gibi kutsaldır.
Saygı duyulan, yurt dışında da o milleti “bayrak gibi” temsil eden marşların içerikleri, farklı farklıdır. Bir kısmı, hükümdarlara övgü mahiyetindedir, bir kısmında dini öğeler ağır basar, bir kısmı kahramanlık türküsü şeklindedir.
Örneğin bazı ülkelerin milli marşları şöyle başlar:
Arjantin : “ Dinleyin ey faniler, kutsal çığlığı: özgürlük, özgürlük.”
Uruguay : “ Uruguaylılar, ya vatan ya mezar. Özgürlük ya da şerefle ölmek.”
Peru : “ Özgürüz, hep öyle kalın.”
Jamaika : “ Tanrım, toprağımı kutsa, her şeye kadir ellerinle bizi koru.”
Ürdün : “ Yaşasın kral, yaşasın kral ...”
Kenya : “ Ey Tanrı, ey evrenin yaratıcısı, halkımızı ve vatanımızı koru ve esirge...”
Macaristan : “ Macar’ı takdis et, ey Tanrım.”
Mısır : “ Memleketim, memleketim, memleketim. Sevgim ve kalbim senindir.”
ABD : “ Pul pul yıldızlı sancak/ Ah söyle, görebiliyor musun şafağın ilk ışıklarında/ …ve roketlerin kızıl ışığı, havada patlayan bombalar./…kendi kanları yıkadı onların pis ayaklarının kirini./ Hiçbir barınak koruyamaz parayla tutulan ve köleyi.”
Fransa : “ İleri kardeşler vatan için ileri! / Şan şeref günü geldi çattı işte! / karşımıza geçmiş kanlı sancağını / Tiranlık bir kez daha çekiyor göndere / …Haydi vatandaşlar sıklaştırın safları silahları kapın! / …Yürüyün ki şu alçakların kanlarıyla toprağımız sulansın!”A.Akyol.
Fazla yoruma gerek var mı?
Marina Sözde’nin “İstiklal Marşı şiirini” okuma isteği ve iradesi, bu günlerde “Millet olma ile ilgili” düşüncelerinde sapkın olup, azınlık ve etnik kimlikleri öne çıkarmaya çalışanlara bir cevap gibiydi, anlayana!
Millet olmak, her şeyden önce milli irade işidir. Bu irade, millet olma ruhunu besler. Millet olma ruhu için de, aynı coğrafyada yaşamaktan öte, “soy, dil, din, kültür, tarih ve sosyal hayat gibi” ortak özelliklerden bazılarının o toplum tarafından paylaşılması gerekir.
Bu, aynı zamanda üzerinde yaşanılan coğrafyayı da milletin ayrılmaz bir parçası, vatan yapar… Vatan, millet fertlerinin kader birliği içinde ortak ruhun yaşandığı yerdir.
Bu yüzden millet olmak için önce ülkü ve dil birliği içinde, “vatan toprağı üzerinde” birlikte yaşama iradesini göstermeliyiz. Bu irade, ara ara sekteye uğramış gibi gözükse de! Yaşanılan “Milli Marş” ortamı, duygu ve heyecanıyla yeniden ses ve ruh bulur… Ve yürekler kucaklaşır.
Büyük Millet olmak, bu topraklar üzerinde seninle birlikte yaşayan, aynı heyecanla,“ben bu milletin bir parçasıyım” diyebilen herkesi “kucaklamayı” gerektirir.
Ben de bu duygularla Marina kızımızı, kucaklıyorum…
YORUMLAR
ben bu milletin bir parçasıyım” diyebilen herkesi “kucaklamayı” gerektirir.
======================================
Bu topraklarda aynı dili konuşup aynı güzel şeyler hisseden,geçmişin acılarını satırlarda gören ve Milletin bir parçası gibi davranan bu kızımıza tebrik ederiz..Keşke her yavrumuz bu kadar hassas olabilse.
Tebrikler..