- 1235 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BARIŞ DİRENİŞÇİSİ DİDO SOTİRİYU
Türkiye’de satışa çıkan, kapak düzenini Sait Maden’ in yaptığı “Benden Selam Söyle Anadolu’ya “ çağdaş Yunanlı yazar Dido Sotiriyo’ nun 1962 yılında “Kanlanmış Topraklar” orijinal adı altında yayınladığı romanıdır.
Yayınlanır yayınlanmaz yirmiye aşkın yabancı dile çevrilen, bütün dünyada ilgiyle karşılanan ve ünlü Fransız edebiyat eleştirmeni Andre Wurmser tarafından Yunan edebiyatının “Savaş ve Barışı” diye nitelenen bu yapıtta, Manoli Aksiyotis adlı Rum asıllı bir Anadolu köylüsünün 1900 yıllarından 1922 yılına uzanan fırtınalı hayatı gözlerimizin önüne serilmektedir.
Manoli’ nin ağzından anlatılan bu yapıtta kahraman Efes yakınlarındaki köyünde geçirdiği zahmetli ama tatlı günlerini “cennet hayatı” diye anlatmakta ve savaş öncesinin kozmopolit İzmir’inde girip çıktığı çeşitli işleri sıralamaktadır ilkin. Arkadan savaş gelir ve bütün düzen alt üst olur. Bereketli Anadolu toprağı kan ve ateşe boğulacaktır artık. Bu topraklar üzerinde yaşayanlarda trajik bir çalkantı içinde oradan oraya sürükleneceklerdir.
Yunanlıların bugün bile “ büyük felaket” diye adlandırdıkları Türk- Yunan savaşını ve Yunan yenilgisinin ortaya çıkardığı insansal ve toplumsal sorunlar Dido Sotiriyu’nun bu sade ve dokunaklı bir uslupla işlenmiş yapıtında. Turk uyruklu Manoli, savaşın başında Osmanlı ordusunun ünlü “amele tabur” larına alınmış, sonra askerden kaçmış ama bu kez de Yunan ordusunda askerliğe ve savaşa zorlanmıştır, daha dünkü kardeşlerini öldürmek zorunda kalacağı ve yıkıntı, ateş, kan, gözyaşı içinde sona eren bu uğursuz savaşa…
Yazar, Manoli Aksiyotis’ in öyküsünü anlatırken taraf tutmaktan özenle sakınmakta, Turk Kurtuluş Savaşı’ nın karşı taraftan görünüşünü yansıtmaktadır. Bir insanlık dramını destan havası içinde ortaya koyan, ama nesnellikten katiyen uzaklaşmayan bir yansıtmadır bu.
Yapıtta ayrıca emperyalist güçlerin küçük devletlerin kaderi üzerindeki etkileri başarıyla dile getirilmektedir.
Yunanlı çağdaş yazar Dido Sotiriyu’ nun “Bende Selam Söyle Anadolu’ ya “ adlı kitabı şu şiirsel sözcüklerle sona ermektedir:
“Yeknesak çan sesleri işitiyorum. Devenin yumuşak, o edalı yürüyüşüne işarettir bu çan sesleri! Hörgücünde üzüm küfeleri, kuru incir sandıkları ve zeytin çuvalları, pamuk ve ipek balyaları ve gül suyu küpleri ve şarap fıçıları taşıyıp gelen devenin!
Şevket! Tanımadın mı yoksa beni? Ben senin dostun…Ben senin arkadaşın! Yıllarca birlikte gülüp beraber ağladık… Şimdi ne yapıyor Şevket? Ah Şevket! Vahşi birer hayvan kesildik hepimiz! Karşılıklı hançerledik, paramparça ettik yüreğimizi! Durup duruken!
Ve sen… Kör Mehmet’ in damadı! Hele sen! Niye öyle tiksinerek bakıyorsun yüzüme? Öldürdüm evet seni ne olmuş? Ve işte ağlıyorum… Sen de öldürdün! Kardeşler, dostlar, hemşeriler…Koskoca bir kuşak durup dururken katletti kendini!..
Bütün bu çekilen acı, bir kötü rüya olsaydı ah!.. Ve yan yana … Omuz omuza verip yürüseydik tarlalara doğru yeniden!.. Saka kuşlarının türküsüyle şenlenen ormanlara doğru yürüyebilseydik!.. ve her birimizin sevdiceği kendi kolunda çiçeklere bürünmüş kiraz bahçelerinden gülümseyerek çıkıp yan yana eğlenmek üzere… Şenlik alanlarının yolunu tutabilseydik!..
Ana yurduma selam söyle benden, Kör Mehmet’ in damadı! Benden selam söyle Anadolu’ ya… Toprağını kanla suladık diye bize garezlenmesin…Ve kardeşi kardeşe kırdıran cellatların Allah bin belasını versin!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.