- 456 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARALAMA YAZILARIM...
KARALAMA NOTLARIM
..seni aramakta güzel senden yana acı çekmekte sürekli susmayı düşünmekte senin için ..sen yaşıyorsun ya..varsın ya benim için bir yerlerde çiçekler kokluyor takvimler işaretliyor dualar ediyorsun ya ...tüm savaşım bütün derdim seni görebilmek seni tanımak..bir gün mutlaka iki akarsuyun buluşması gibi...hayal mi..? ..hayır bu bir gün mutlaka gerçek olsun Allah’ım...gerçek olsun..lütfeennn.......her şeyimiz bu defaki farklı ama ...şeklinde başlayan aşılmaz sandığımız ağırlıklarımızın meğer ne hafif şeyler olduğunu görürüz aşılıp geçince o geçilmez gördüğümüz engellerin..evet çok bunalıp sarsıldığımız bir gerçek...modern toplum olmanın sancıları bu yoldaki dayatma ve baskıların ne hale getirdiğine bakar mısınız en makul olanlarımızdan en uçta olanlarımıza kadar..şüphesiz mü’min insanın sabrı gerekir bu noktada her yere yetişen ve altından kalkan mü’min bir kalp gerek şimdi..…fe inne maa-l usri yusra...inne maa -l usri yusra....…mahzun ve buruk şimdi yine gönlüm… gurbetlerdeyim öyle hissediyor ruhum yalnız ve soğuk altında gölgeler içindeyim bir yerlerde çığlıklarını duyuyorken insanların …kan ağlıyor çocukların sevinci yeryüzünün çiçekleri...hiç bir renk ve koku hissetmiyor ruhum ortadoğu çiçekleri kırılırken bir bir düşerken..görülmemiş bir vahşet ve asimile proğramı bilinçli olarak planlı yürütülmekte yeni bir dünya hatırına ve büyük Ortadoğu projeleri yolunda denizlerin mavisi kırmızılara dönüştü kan ve gözyaşından…..ne talihsiz ..şansız bahtım var benim....yalnızlığımı bilen kaldırım taşları düşüyor başıma..tanıdık ne çok yüze rastladım yüzümü tanımayan...güvercinleri bol mabedin merdivenlerine kondum bir güvercinle...konup havalandım saatlerce..film şeridi gibi geçiyor zaman ...çok yalnızmışım meğer çok yalnız...ben mi çok mutsuz yoksa yorgun düşen hatıralar mı..ahh denizin tebessümü olmasa beni alıp kendine çeken mavi gözleri katlanamam acılara bu yalnızlık kabuslarına…..kimi zaman öyle olur ki ankara boş-tur- bazen nasıl bir yerdeyim Allah’ım dedirtecek herkesin ihanetini görmekten de delirtecek bir kent oluşuna hayret edersiniz o kadar çok sevdiğiniz halde...bu yaz göksu parkında dinlenirken semaverde demlenen çayı yudumlarken güneş istemiyordu sanki batmak ankara’nın bu güzel yeni yüzüne ...saklı bahçeye bir gün sonra gittiğimizde de ne çok mutlu olmuştum şarkılar söyledim sanki uzun bir aradan sonra ıslık çaldım gözlerin daha güzel bakıyor daha kahve daha sevgi doluydu ....doğru mu..?....siyonizmin nil’den fırat’a kutsal topraklar ideali demek olan siyonizmi gerçekleştirmek adına ortadoğu da yaptıklarına bakın...bu ne vahşet ve terördür ki sessiz kalan dünya ve islam aleminin uyuşuk duruşu bu barbarca insanlık dışı saldırıyı şımartmaktadır...haddi bildirilmeyen israil’in daha neleri bahane ederek neler yapacağını kestirmek zor değil..peygamberlerini tarih boyunca başını kesmiş...baskı ve terörle yurtlarından göçe zorlamış bu lanetli topluluğun nankörlüğü Kur’an ile de bildirilmekte ve karekter mizaç huy davranış itibariyle bunu sürekli yapacağı vurgulanmıştır...artık taşlar ve ağaçlar dahi dile gelecek bu mel’un kavmin zulüm-vahşet-katliam -gaspcı hırsız pisliklerinden durumlarından şikayetçi olacak...benim arkamda bir yahudi var diyecek kadar dile gelen cansızların gerçekleşeceği o gün uzak olmasa gerek...yahudi karekteri gasp ve soygun...ırkçılık ve nankörlük...vahşet ve yalan-iftiradır....keşke müslüman ve islam dünyası ebabil kuşlarını hak edecek bir duruş sergileyebilseler...ah keşke.....şehrin damarlarında dolaşıyorum..neredeyse bir rüzgarın önünde savrulan kağıtlara döndüm..huzurumu bulacağım bir köşe bulabilirim belki..yorgunum ...şuraya çekip bir iskemle oturmalıyım....sahil olmalı..dalgaların sesi ve sandalların kımıldanışı raksı su ile ..ayrıca martılar...ve yosun kokusu..senin iskemlen bu saydıklarımın yanında mı....ki...aramaya devam edeceğim bir huzur köşesi bulmaktan çok beni anlayan bir gökyüzü için durmayıp yürüyeceğim bir servinin belki çağırmasıyla gölgesine uzanıncaya kadar……...piyasa insanı bir alem olmalı...sırf kapris ve kendi ruh bozukluğunu bir başka konuda parası ve zenginliği veya imkanlarına dayanarak tatmin eder hali yok mu.... açmazlarını ve sıkıntılarını sürekli bir başkasını üzerek ve yorarak ve sırf kendi dediği uğruna heba eder her güzeli...insanları tanı ve sana yaptığı eziyetin karşılığını elbet hayat acımadan çıkaracaktır…pek ala acımayana acınılmaaazzzzz...."...merhamet etmeyene merhamet olunmaz.."
……kırılmış bir cam say beni
paramparça olmuş kalbimi
hangi okyanus tuzu dağlar
hengi dokunuş anlar şimdi
yalnız
çaresiz
sahilsiz denizlerdeyim
çarpılıp duran
kendi içinde kıvrıldıkça yalnızlaşan.......
………evet osmanlı devletine gereken saygıyı ve desteği veremiyen ortadoğu ülkelerinin hazin durumları..batı ve yahudi ajanlarının sürekli altını oydukları devletimizin bu hayasız ve acımasız saldırılar karşısında yöre insanları anlayamadılar ve osmanlıya karşı çıkmayı özgürlük ve kurtuluş gördüler ..oysa böl-parçala -yut stratejisi vardı yahudi ve batılı ulusların..her ne kadar tahrik edilerek aldatılarak kışkırtılarak osmanlıdan kopartılan bu toprakların insanları bizim mü’min kardeşlerimiz ve topraklar da medeniyetimizin iman ve kültür dünyamızın birer parçası kutsal beldeleri oluşu bizi duyarlı yapmalıdır…bundandır kaygılarımız…...günümüzde bile ABD-AB-RUS-İSRAİL...kutsal ittifakına bakın nasıl da aldatıyor kışkırtıyorlar..bize yakın müslüman ülkelerle nasıl yıllarca düşman ettiler..irana düşman---suriyeye düşman..arabistana düşman..kısacası avrupa ve amerika israil rus cici...islam ülkeleri ve insanları tu ka anlayışı sessizce ve sinsice pompalandı...yani ortadoğu ülkeleri bize..biz de ortadoğu ülkelerine hep soğuk ve uzak kaldık..arapları iğrenç görüp avrupalıları medini bulduk..fas-tunus-cezayir-mısır..daha onlarca ülkeyle batı alışveriş yaparken biz sırf kışkırtmalar neticesinde serin ve soğuk kaldık..araplar yunanistan dan içme suu alır bizden almıyordu...avrupaya yatırım yapıyor bize yapmıyorlardı..ahh şimdi nasıl aldatılıyorsak dün de osmanlıya karşı araplar o şekilde kışkırtıldı..ve yahudiye toprak vermiyen şerefli siyaset ve devlet adamı Abdulhamit yahudinin hile ve fesatlerı ile iç ve dış lobileri ile hem osmanlı hem de üstün bir deha ve siyasetin sonu hazırlanmıştı..filistin-lübnan müslümanı hava-deniz gücü ve kuvveti olmayan öksüz-yetim bir çocuk gibi....yetim ve öksüzün elin tutmak ne büyük ibadet ..terk etmekse en büyük günah olacaktır......herşey..evet herşey ve herkes aslına er geç rucu edecektir..sünnetullah..Allah’ın yasası bunu gerektirir..insan doğar büyür gelişir ve ölür toprağa düşer mevsimi/baharı gelince yeniden dirilir..topraktan gelen insan toprağa döner insan olarak çıkar diriliş mevsiminde...her insan islam fıtratı üzre doğar..her ne düşünce kalıbına sokulursa sokulsun başladığı noktaya döner...gerçeklerle yüzleşir aslını görür bedelini öder..insanın kıyameti ölümüdür..kainatın kıyameti güneşin dürülmesidir..toplumların kıyameti yıkılması ise dönüşmesidir bir başka medeniyete...insan değişir mi..? evet değişir onun bakış açısını hayata dair anlayış ve kavrayışını etkiler değiştirirseniz insan değişir…öz kızlarını toprağa gömen bir toplum insanını yaptığının ne demek olduğunu ve bu ilkelliğin ağır bedeli konusunu açıklarsınız ikna edersiniz beyin ve kalp fırtınasına tutulur derin bir pişmanlık yaşarsa insan değişmiştir artık…bedevi olmaktan kurtulup medeni olma yoluna girmiştir demek…
Mustafa kaya
ÜSKÜDAR/ istanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.