- 2081 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YOLCULUK ANISI
Newyork yolculuğunda yaşadığım gerçek bir anı. Uçağa bindiğimizde çok yüksek sesle yerlerini arayan bir yaşlı çiftle karşılaştım. Koridoru kapatmış, kimseyi umursamadan yerlerini arıyorlar. Nihayet hostes gelip buldu ve buyurun dedi. Herkes de bir oh dedi ve yerleşmeye başladık. Biraz ortalık sakinleşti, yerleştik ve uçak kalkmak için hazırlanıyor. Bir baktım, yan tarafımda o yaşlı çift. Aralarında cam tarafına sen otur, ben oturayım tartışması. Baktım "sen otur da!" dedi beyefendi. O anda anladım ki karadenizli bir çift bunlar. Yaşadık dedim ve hemen ben oturur oturmaz yolculuk nereye dedi beyefendi, hafif bir gülümsemeyle. Newyork dedim ve hemen biz da dedi. Çok güzel dedim ve zaten uçak oraya gidiyor dedim. He da dedi ve döndü.
Eşi cam tarafında olduğu için, dışarıyı görmek isteyen bey eşinin başına bastırıyor. Kadın namazda secde eder gibi, başını kucağına koyuyor. Adam dışarı bakıyor ve yeterince seyrettikten sonra kaldır diyor. Kadın başını kaldırıyor. Bir şey yok da dışarıda diyor ve onun bakmasına izin vermeden sohbete devam ediyor.
Arada bana da laf atıyor, "ilk mi cidiysun" dedi. Yok dedim ve güzel da dedi. Yine eşine dönerek başına bastırdı, şimdi kalkacak dedi. O kadar yüksek sesle konuşuyor ki, arkadan gülüşmeler geliyor. Koca uçakta bir o, bir de eşi var gibi davranıyor.
Kemerleri bağlamak için anons ettiler ama oralıklı bile değiller. Hostes geldi bağladı kemerlerini. Bir şey olmaz düşmeyiz, tutunuruz da dedi. Hostes hanım ama olmaz dedi ve bağladı kemerlerini. Pilot konuştu bak dinle ne diyor dedi eşine, he diyor sadece kadıncağız.
Nihayet uçak kalktı, eşine dua et da diyor. Yüksek bir sesle dua ediyorlar ve nihayet yükseldik, kemerler açıldı, herkes bir şeyler okuyor ve bir şeyler seyrediyor o yine eşine başını eğdiriyor ve dışarı bakıyor. Döndü bana, nerelisin dedi. Kayseri dedim, belli dedikten sonra bende Trabzon dedi. Memnun oldum dedim ve devam etti, neye gidiyorsun dedi daha cevap almadan, "biz da enişteler nevyorkta oraya cidayoruz" dedi ve o arada hostes geçiyordu "bağa bak kizim bu uçak kaç dakikada nev yorkta" dedi. Millette bir kahkaha, on saat deyince hostes, ne dedi, of nasil dedi ve bana döndü doğru mu dedi. Evet dedim ve hemen yerinden kalktı, üzerinde ki ceket iki beden ona büyük ve kolunda küçük bir çanta takılı şöyle bir yürüdü geldi. Bir şey yok dedi eşine, o arada ne içersiniz diye hostes geldi.
"Hiç zahmet etma, biz evde çok erken çay içtük" dedi.
Yine gülüşmeler ama hiç oralıklı değil ve periyodik aralıklarla eşinin başını eğdiriyor ve dışarı bakıyor. Bir şey yok kaldur diyor. Arada bir saat soruyor eşine "öğren diye sorayrum" diyor. Kocaman bir saat var kolunda, belli ki adamın eski saati karısının kolunda. Kendinde daha şık bir saat var. Kadın bakıyor "bilmayrum ki" diyor, "hayır bunu sağa vereceğum ama romen rakamudur sen anlamazsun" diyor.
Yemek safhasında baktı herkes alıyor, onlar da aldı. Yemeğe başladık ve buyurun dedi bana, afiyet olsun dedim. Önlerinde oturan adama, sen buyur dedi ve omzuna dokundu. O da dönerek afiyet olsun amca, ben de aldım dedi. "Peki ne edelum, yiyelum" dedi. Yedi, kalktı tepsiyi aldı gidiyordu, hostes yetişti aldı ve "afiyet olsun" dedi. "Eh ne edelum, yorulmasunlar deduk, olmaz dedi aldu elimden" diye geldi oturdu. Dışarı baktı, eşine saat sordu.
O anda öndeki beyefendi de bir panik, bağırma başladı;
"Cüzdanım yok"
Hemen hostesler geldi, alanda alış veriş yaptım orada kalmıştır. Ya da Xray’den geçince almadım, ne yaparım şimdi diye feryat ediyor. Hemen alana mesaj çekeriz dediler. Bu arada poşetlerini filan arıyor adam. Bizim amca kalktı, kalk bakayım nerene koydun çüzdanı dedi. Ben hep buraya koyarım dedi, işte insan hiç bu g….t cebine koyar mı? dedi. Dön dedi ve adamı bir güzel üst aramasından geçirdi. Yok akıl parası olur sağa, iyi olmuş, hiç oraya cüzdan konur mu diye oturdu. Camdan baktı, eşine saat sordu. Kaç saat kaldı diye sorayorum diyor ama eşi bişe demiyor, kendi bakıyor. O arada bana oradan nereye gideceğimi, ne iş yaptığımı filan soruyor. Benim kızlar çalışmayacak, enişteler çalışacak. Ben öyle verdum onları diyor. Bu arada cüzdan hala aranıyor. Duramadı yine kalktı, kalk bakayım uşağum dedi ve kaldırdı beyefendiyi. Koltuğun araya elleriyle bakmaya başladı ve cüzdanı buldu. Aklımda kaldı, madem g…t cebe koydun diye, al sana sanslıymışın uşağım dedi. Adamcağız sarıldı teşekkür etti.
Nihayet uçak inişe hazırlandı, kemerleri bağlayın, herkes otursun anonsu geldi. Hostesler oturdu, bu amca hiç onları duymamş gibi, kalktı ve kapıya kadar herkesin şaşkın bakışları altında gitti ve döndü. Arkadan bir beyefendi "ne o amca trafik mi çevirdi" der demez uçakta bir kahkaha koptu. Umursamadan oturdu yerine ve uçak indi. Herkes indi, arabalara binip terminale gittik. Herkes form dolduruyor, abd polisi kuş uçurtmuyor. İşte o anda aklıma geldi, onlar nasıl bu forumları dolduracaklar diye. Bakınırken birde ne göreyim birine yazdırmışlar. Herkes sırada beklerken, askeri adımlarla eşi arkada, amca önde polisin önünden geçip çıkıp gittiler. Şaşkın bakışlarla kala kaldım.
Ben devam ettim Kanada ya gittiğimde, bir kaç gün sonra orada yaşayan Karadenizli aileye gece oturmaya gittik. Ben bu olayı anlattım, evin beyi bizim Lazlar işte böyle, kim bilir onlarda neyin nesi ki falan dedi. Bir müddet sonra eşi "Newyork daki dayının kızıyla konuştum bu gün, annesi babası gelmiş" der demez bir bakıştılar ve başladılar gülmeye. Meğerse bu uçaktakiler o benim ahbapların dayısıymış, gülmekten öldük.
GURBET MELEGI
YORUMLAR
Bende yazıyı okurken bitirene kadar güldüm.Ne kadar şanslıymışsınız ki bu insanlarımız size rastlamış. Güle güle yaptığınız bir yolculuktan sonra da gülmüşsünüz.Aradan geçen zamanda her aklınıza geldiğinde de gülmüşsünüzdür.
Gülmekten unutamamışsınız ki aklınızda kalmış ve bizleri de güldürmek için yazıyı kaleme almışsınız.Çok şanşlıymışsınız çok.
Diğer taraftan da insanları ağlatanlar da var.Onlarla da kıyaslamak lazım bu insanları.O zaman doğal halleri ve gerçek değerleri ortaya çıkar bu insanların.
Tebrikler yazınız için.Çok çok güzel bir anlatım dı.
SAYGILARIMLA.