- 1709 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KADIN ÜZERİNE
Bana haklı bir eleştiriyle gelen tüm kadınların gözlerindeki o acınacak siniri hissettiğimde ne denli garip bir varlık olduğunu anlarım erkeğin. Bizim kemiğimizden yaratılmış tüm kadınlar kemik kıran tavırlarıyla sarmalamış hayatımızı. Neyin telaşı olayım şimdi ben aşkın mı kadının mı? En iyisi bütün uygarlıkların beşiğini tanrıya bırakmak. Kadının tanrılaştığı bütün yüzyılları tarih sayfalarından silmek ve erkeği kadınsız düşünmek. Yok, bu hiç olmuyor bakalım ne olacak.
Karmaşık bir girişten sonra kadının yaşamdaki temaya düşen sancılı süreçlerine bakalım. kadın hayatımızda en çok bireysel bir özne. Paylaşılmayan ve üzerinde çokluk kurulamayan devasa tabular ve bazen de çirkin davranışlarımızda ezilen kulak memesi koparılmış bir köle. Bu ikilemin her iki ucuda marjinal. ama günümüzde yatak odasında köle olmayı fantezi haline getiren sapıklıklar ve eski yunandaki gibi muazzam tanrıçaların küfredilesi üstünlükleri bu sayı doğrusunu veriyor bize. İşte kadınlar bu doğrunun eksi ve artı uçlarında kendilerine yer arıyorlar. Erkek en çok sıfıra yaklaşmış kadınları seviyor. Bir şey daha var ki her erkeğin sıfırı farklı o yüzden kadın erkeğe göre şekilleniyor ve hakeza erkek de kadına göre. hadi çık işin içinden.
Bütün kadınlar güzel değildir. insana gözlerin nimetini hatırlatacak bir güzellikle göz çukurlarını ağrıtan bir güzellik aynı olamaz. Ne kadar sübjektif olsa da güzelliğin belli kalıpları vardır. Ama yinede kalıplaşmış senaryoya katılıp kişiden kişiye değişir diyelim. Kadınların güzellikleri ruhlarında taşıdı gizli bir cevherden gelir. tanıdıkça daha fazla seveceğiniz bir kadın gözlerinizi öyle büyüler ki sırtındaki kamburun hükmü ve varlığı kalmaz. Bu aşama aklın kalbin içinde çürümeye bırakıldığı zamandır. kısadır ve çabuk geçer. aslında kadından alınan haz her zaman çabuk geçer ama sık aralıklarla istenir. Müptela derecesi en fazla olan zevk kadından tadılandır. Burada kadını cinsel obje olarak görmüyorum. Kadından aldığımız sevecen bir söz veya bir bakış olabilir.
Kadını nereye koyarsak koyalım altını bir dantelle süslemeliyiz anlayışı vardır. Yani kadın süslü camekandan fırlamış giyimi insana haz veren ve olabildiğince dar olacak bir elbisenin kıvrımlarını erkeğe veya yer yer kendine sunmalı.ne kadar doğruda gözükse ben eski seyirlik oyunların elbiselerini daha çok severim. Köylü bir kızın başındaki altınların gülüşüyle bıraktığı ses mest eder beni. kıyafete yüklediğimiz anlamlarda değişmiş demek ki. Çağımızın düşüncesi ve ruhunu taşıyan bez parçaları olmuşlar. Bunu bu hale sokan en çok kadındır. Çünkü modanın kalbi kadına endeksliyse akciğerleri erkeğe endekslenmiştir. Potadan sürünerek geçen kadındır.
Son olarak erkekle kadının aşkına deyinelim. Aslında söylenecek çok fazla şey yok. bir sanrı gibi tutkulu heyecanlı vazgeçilmez görünen bir Hasan Sabbah kulesi gibi yaşanır aşk. Kulenin İçinde tanrının vaat ettiği bir cennet vardır. Kafa o biçim dalarsın en sonunda bakmışsın ki kuleden uçuyorsun. İşte uçtuğun an aşkın bittiği andır. fakat bazı insanlar uçuruma düşerken kıyıdan sarkan dallara sarılırlar, ince ve her an kopabilen. bunlarda aşkın yerini saygının ve alışkanlığın alması ilizyonudur. Benden tavsiye sonunda uçurum olan bir cennete girip şöyle biz göz gezdirip geri kaçın. Fazlası zarar.
AHMET SERDAR OĞUZ
19 ARALIK 2009-CUMARTESİ / KARS
YORUMLAR
Cinsi latif olan hanımların duygusal beklentileri bilinen bir gerçektir.
Kadın her yerde kadındır..
´kaleminize saglik...
Keyifle okudum ve yazıdaki sürükleyiciliğe,hakimiyete hayran kaldım.Aşk için en sonda bıraktığınız kısacık paragrafa gelince şaşırdım..Bu kadar az paragrafı aşkı tarif etmek için yeterli nasıl bulabilir dedim kendi kendime. Ama gördüm ki yetmiş:)))"deyinmek" dışında (değinmek) mükemmel bir yazı olmuş..çok sevdim.10 puan
belki sizin kemiğinizden yaratıldık ama sizin naz ve kaprisinizi yine sadece biz çekiyoruz anne ismiyle,
güvenerek başınızı yaslıyorsunuz,
duygularınız saklamıyorsunuz bize,
hatta aşık olduğunuz yegane varlığız(anne adıyla)...
aslında bu tarz yazılara yorum yapmam genelde, feministiğim tutar yine diye kızarım kendime,
acımasız olduğunuz yönleride vardı yazınızın, haklı olduğu yönleride,
ama kokulacak bir yönümüz yok sanırım :))
bir de empati yaparak okurmusunuz yazınızı, çok rica etsem...
sağlıcakla...