- 1193 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
atalar haklı
’Eşek bilmediği otu yerse başı ağrır.’’ demiş atalar. Ne kadar da doğru söylemişler. Önce öğrenmeli insan, sonra uygulamalı. ‘’Biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus adam sansınlar.’’ derler bir de. Biliyorsan konuşacaksın, bilmiyorsan susacaksın. Yoksa rezil rüsva olma ihtimalin çok yüksek. Günümüzde öyle değil ama. Televizyonlarda konuşmayı marifet sayan birçok kişi uzun uzun konuşuyorlar. Bilmedikleri çok belli olsa da bozuntuya vermemeye çalışıyorlar. Lafı çeşitli yollardan dolandırıp asıl konuyu unutturmaya çalışıyorlar. Boş atıp dolu tutturmaya çalışanlarda yok değil. Bizde burada bizde derken koskoca bir milletten bahsediyorum oturmuş izliyoruz bu insanları. Bir bildikleri vardır her halde diye düşünüyoruz belki de. Nerede cahil insan varsa, bilin ki televizyon ekranlarında.
Eskiden her şeyin bir adabı vardı.yaşlılık alameti bir cümledir bu Tartışma programlarında belirlenirdi gündem. Tartışmacılar popülarite peşinde koşmazlardı. Özel hayattan ziyade sosyal, siyasal ve ekonomik hayat masaya yatırılırdı. Çok basit bir örnek vermek gerekirse; Ulu Önder’in yaptıklarının nedenleri ve sonuçları tartışılmıyor artık. Ulu Önderi anlatan filmler bile magazin anlatıyor. Atamız şu kadını sevmiş, bu kadını terk etmiş gibi makaleler yazılıyor ve işin kötü tarafı rağbet görüyor. İnsanların özel hayatları kendilerini ilgilendirir. Önemli olan toplum yaşamına ne kattıklarıdır. Atamız yedi düvelle savaş etmiş ve kazanmış. Özgürlük nedir, demokrasi nedir bilmeyen bir topluma cumhuriyeti armağan etmiş. Tüm yurtta okuma yazma seferberliği başlatmış. Fabrikalar açmış. Sosyal ve ekonomik hayatta ne yapılması gerekiyorsa yapmış. Yok olmak üzere olan bir milleti yeniden ayağa kaldırmış. Biz Atamızı örnek almak yerine, yaptıklarını konuşmak yerine Atamızın şurada sevgilisi varmış, burada şöyle içiyormuş diye tartışıyoruz. Bu kadar büyük bir aptallık olamaz.’’Kalabalıklar aptaldır.’’ derler ne kadar da doğru. Sokrates; ‘’ Hayatta bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.’’ derken biz hayatta her şeyi bildiğimizi iddia ediyoruz. Çağımızın ve toplumumuzun hastalığı bu sanırım. Bu hastalık koskoca bir toplumun hatta toplumların sonunu getirebilir. Ama günü kurtarma telaşında olduğumuz için bunun pek farkında değiliz. Bu da toplumdaki herhangi bir insan için kabul edilebilir. Ya işi gelecek olan insanların günü kurtarma telaşı içinde olmalarına ne demeli? Durumumuz şu yılda nasıl olacak diye sorsak bekle ve gör diyecek bu insanlar. Böyle bir kepazelik olabilir mi? Yine geçmişe dem vuracağım ama eskiden utanma duygusu daha geniş kapsamlıydı. Şimdi insanlar hırsızlıktan, fuhuştan, cinayetten tutuklanıyorlar ama hiçbir utanma ibaresi yok suratlarında.
Doğan kendisini doğurandan bir adım önde olmalıdır diye düşünüyorum ben. Eğer böyle olursa toplum ilerleyebilir. Bunun tersi bir durum söz konusu ama şimdi. Bir yerlerde hata yapılıyor ama nerede? Bu hatayı bulmamız ve düzeltmemiz gerekli. Böyle gitmez çünkü. Durum dışarıdan iyi görünüyor olabilir, bilmeden konuşan insanların biliyor gibi davranmalarına benziyor bu. ‘’Dışarısı yeşil türbe içerisi tövbe Allah tövbe’’ der atalar. Haklılar sanırım…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.