- 1036 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANIN, BİR GİZEMİ OLMALI
“İnsanın, bir gizemi olmalı” diye düşünürüm, hep. Çok açık, kitap gibi okunur olmak, kişiyi, sıradanlaştırır. O kişi ile, hiçbir paylaşımınızda, aklınızı kullanma gereği duymazsınız. Sürprizleri yoktur, böyle insanların. Nerede, nasıl davranacağını ve düşüneceğini bilmek, kişinin, tanınma, keşfedilme cazibesini yok eder.
Yeni bir hayata başlangıç yaparken, karakterimizi beraberimizde götürürüz. Hepimizin bir geçmişi var. O geçmişin yoğurduğu, şekil verdiği, görüşlerimiz, düşüncelerimiz, kişiliğimiz var. Birisi ile “eş “ olmak, hayatın kalanını, onunla birlikte geçirmeye karar vermek demek, bir kişilikten sıyrılıp, başka bir kişiliğe bürünmek demek değildir, olmamalıdır.
Kendi, alışa geldiğimiz görüşlerimizden, kabullerimizden vazgeçmek değildir, eş olmak.
Elbette, yeni hayatın içinde, yükleneceğimiz, yeni sorumluluklarımız olacaktır. Bu sorumluluklar, bize , yeni davranış şekilleri yükler. Var olanı silmez, değiştirmez.
Hiç kimse, hiç kimseden varlığını değiştirmesini beklememelidir. Herkes, herkesin, her şeyini bilecek diye de bir şart ve kural yoktur.
Şimdi ki gençlere bakıyorum. O kadar iç içeler, o kadar vıcık vıcık, yapış yapış yaşıyorlar ki. Birbirinin kopyası ilişkiler içinde, her şeyi yaşayıp, tüketiyorlar. Sadece cinsellik, değil. Her konuda, her türlü bilgiye sahipler, karşılıklı.
Ruhumuzun, bir örtüsü olmalı. Sadece kendimizin kaldırabildiği, bir örtüsü. Ve bir kilidi olmalı. Anahtarına, sadece, bizim sahip olduğumuz. Bir yerlerde, kendimiz kaldığımız.
Oğluma, yatak odası takımı yaptırdığımda, orta okuldaydı. Çizimlerini birlikte yapmıştık. Yatağı, şifoniyeri, elbise dolabı ve kütüphanesi. Çizimimiz bittiğinde “ Şimdi bak bakalım “ dedim “ Sence, kütüphanenin, hangi çekmecesine kilit taktıralım?”. Oğlum şaşırdı. “ Kilitli bir çekmecem mi olacak?” dedi. “ Elbette “ dedim. “ Sen, artık, bir yetişkinsin. Sana özel, bir oda, hazırlıyoruz. Bu, artık, senin de bir özelin olacak, demektir. Zaman içinde, o özel çekmeceyi, ruhuna taşıyacaksın. Anahtarının yerini de, sadece, sen bileceksin.” “ Sen, bana güveniyorsun?” dedi, oğlum. “ Her zaman “ dedim. O çekmecenin anahtarı, hep üstünde kaldı. Ama oğlum bildi ki, o çekmece, bilgisi dışında, hiç açılmadı. Çok seneler sonra, şiir yazdığını öğrendim. Hem de, muhteşem şiirler. Bilmem gerektiği gün, öğrendim.
Kızım, ilk genç kız olduğunda, konuştuk. “ Şu andan itibaren, sen ve ben, eşitiz. Sen de, istersen, evlenebilir ve doğurabilirsin. Bu beden, senin. Kullanım hakkı, sana ait. İstersen, hor kullanır ve içinde ki tüm güzelliklerle birlikte, tüketebilirsin. İstersen, değerini bilir, hayatının sonuna kadar, gururla, içinde yaşayabilirsin. Kişilerin, sende, nereye kadar gidebilecekleri, senin kararın. Ya ruhunun en derinine inmelerine izin verirsin ve sana her şeyinle, sahip olurlar. Ya da, bir yerde, çarpacakları, bir duvarın olur ve o duvarın önüne geldiklerinde, bilirler ki, sana sahip olma alanlarının da sonuna gelmişlerdir.” “ Seninle paylaşabilir miyim?” diye sordu. “ Her zaman “ dedim. “ Her şeyi mi?” dedi. “ Paylaşmak istediğin, her şeyi paylaşabilirsin. Sormak istediğin, her şeyi sorabilirsin.” O günden sonra, kızımla, özel sohbet saatlerimiz oluştu. Ve, herkesin merakla izlediği, kıkırdaşmalarımız. İlk buluşmasına ben götürmüştüm, öyle istemişti.
Anne olmak, dünyanın, belki de, en zor işi. Yedirmek, giydirmek gibi safsata işleri bir kenara bırakın. İnsan yetiştiriyorsunuz. Kişiliklere, şekil veriyorsunuz.
Bir kitapta, şöyle diyordu:
“ Çocuklarınız, sizin çocuklarınız değildir. Onlar, yaşamın kendine duyduğu özlemin oğulları ve kızlarıdır. Sizin aracılığınızla gelirler, ama sizden gelmezler. Ve sizin olmalarına rağmen, size ait değillerdir.”
Kimse, kimseye ait değildir.
Ait olduğumuz tek kişi, kendimiz izdir.
“Çok şey” olabilirim. Olursam, sevinirim.
Ama, olmazsam da üzülmem.
Çünkü, biliyorum ki, asla “Hiçbir şey” olmayacağım.
Benliğimi koruduğum sürece.
Her zaman, Eser olacağım.
Bu da, “Çok şey olmak" la eş değer.
Benim için.
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
ağladım eser hanım.
ben sizin gibi yapamadım.kızlarımı korumak adına herşeyi bilmek istedim.bildim mi hayır
öğrendiğim de genelde başkasından kırıldım bir o kadar da kızdım ve ders aldımmı hayır.
keşke daha önceleri tanıyabilseydim okuyabilseydim satırlarınızı.sanırım artık çok geç.biri 24 biri 20 yaşın da.
şimdi elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
geçende küçük kızım ne dedi biliyormusunuz
(annemi duyun millet bakın ne diyor.herkesin farklı doğruları olabileceğini söylüyor inanamıyorum.)
ağladım eser hanım.sanırım çok geç
umarım yinede elimden gelenin en iyisini yapmışımdır.
teşekkürler.
[resim ne güzel bir bebek ne güzel bir babanne :)]
Bu gün bir proğramı izliyordum. "Baba neden çocuk ile ilgilenmez" diye başlıyordu. Gelen cevap gerçekten çok güzel ve anlamlıydı.
Doğaya bakınız, hangi hayvan evladının yanında olmuştur. Hayvanlar ile insnaları karşılaştırmak için söylemiyorum. Ama doğaya baktığınızda da tüm gerçekleri görürsünüğz. Anne her zaman evladının en büyük koruyucusudur. Çocuk yalnız annenin kolalrında güven içinde hisseder kendini ve yalnız ona inanıp, onun sevgisine güvenir. Baba hep ikinci planda kalmıştır. O zaman gerçekten anne olmak, özel olmaktır değil mi Eser hanım.
Çok güzel bir yazıydı yine. Sevgiler yüreğinize
Yol gösterici yazılarınız; insanın ruhunu dinlendiriyor. Düşünüyorsunuz; ben kimim ve ne olmak istiyorum? Şu an da neredeyim?
Çocuklarınız çok şanslı ve bunu onlar da biliyorlardır eminim.
Sevgi ve saygılarımla...
Serap Baycan tarafından 12/16/2009 4:23:50 PM zamanında düzenlenmiştir.