Gül ile Bülbül + Serçe (güncellenmiş hali)
"Eşin var, âşiyânın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?"
...(M.Akif ERSOY)
Vakti zamanında, büyük mü büyük ülkenin birinde, bir padişah yaşarmış. Göbekli mi göbekli, görkemli mi görkemli, izzetli mi izzetli...
Padişah değil tabi ki bizim konumuz, o siyasete girer. Kızıyla ilgileniyoruz daha çok biz.
Selvi boylu, hayat dolu...
Elbisesi yeşillerden...
Etrafında ama her daim acımasız ucu sivri mızrakları olan muhafızlar...
Mis gibi bir koku...
Gül...
Gül evlenme çağına gelmiş. Ama aramıyor padişah bir damat, kızını evlendirmek için cesaret- kabiliyet yarışması türünden bir yarışma da düzenlemiyor. Tüm teba Gül’ün en zengin Bey’in yakışıklı oğlu Bülbül ile evleneceğine kani çoktan. Padişah da öyle...
Bülbül çok ünlü bir pop yıldızı. Paraya para demiyo, turneler, konserler, albümler... Herkes onu tanıyor, o ise özgürce ve bohemce hayatını yaşıyor. Gül için yazdığı onlarca pop şarkısı var, bazen heavy-metal tarzıyla karıştırarak söylüyor konserlerinde. Ama Gül’e hayranlığından değil, sadece gelenekler böyle gerektirdiğinden. Bülbül...
Gül ile Bülbül zaten beşik kertmeleri, ancak Bülbül’de Gül’e sadakatten eser yok. Bir gün Nergiz, bir gün Papatya, bir gün Menekşe’nin dalında. Lale, Nilüfer, Manolya... Gül muzdarip bu halden, ama garip, ne gelir elden...
Hikaye bu ya, bir gün Serçe temizlikçi uşak olarak alınır saraya. Sağda soldaki yemek artıklarını vs. temizler. Derken, yine oralarda işçi ezilmişliğiyle çalışırken, rüzgar Gülün kokusunu getirir burnuna. Aman Allahım! Bu da ne güzel bir koku. Daha önce hayatında hiç bir an duymadığı bir koku bu. Burnundan kalbinin içine girdi ve sanki körükledi orayı. Pat, Pat, Pat, atıyordu artık serçenin kalbi.
"Ama" dedi kendi kendine, "Koskoca padişah kızı, bakmaz ki bize. Hem onun Bülbül’e yar olacağını herkes biliyor. Serçesin sen, sadece bir serçe, kimse bilmez seni, ürkeklikle özdeş sıfatın. Kimse bir kahraman olkarak görmez, sana böyle bir özellik atfetmez kimse. Serçesin sen, serçe kal!"
İçinde bu burukluk, kalbinde hazin sancı, döndü akşam odasına, küçücük kulubesine gitti Serçe uyumaya. O gün rüyasına, sinek kaydı traşını olmuş, filinta gibi yakışıklı, orta yaşlarda bulunan İlkokul öğretmeni girdi. Takım elbise, kravat, ayakkabılar her zamanki gibi boyalı...
"Serçe!!!," dedi "Biz sana böyle mi öğrettik. Şimdi sopayı yiyecen gene benden! Git söyle dileğini dilaraya, hikaye bu ya, belki de kabul eder, seni seçer..."
Bu umutla uyandı Serçe o güne, ve fırsat kollamaya başladı, Gül’e açılmak için. Ama fırsat vermiyorlardı ki, Gül’ün muhafızları. Neyse, bir kaç mızrak darbesi dolayısıyla yaralanarak da olsa, yanaştı Gül’e, söyledi aşkını: "Sana aşığım!" Uzaklaştı hemen sonra, işlerine yeniden koyulmaya çalıştı zihninde Gül’ü.
Şaşkın Gül, aşkın anlamını sorguladı sonra, kendisine gülü sevdiğini son derece süslü püslü cümlelerle bir çok kereler dile getirmişti Bülbül, ama bir şeyler eksikti onda. O, gelenek böyle istediği için, Gül için değil, sosyal statüsünün gereği olarak seçmişti Gül’le evlenmeyi. Onun sözlerinden samimiyet eksikti.
Oysa, bir çok tehlikeyi göze alan Serçe, ne kadar da saf duygularla yanına gelmişti! Muhafızları göze alarak. Esasen, Muhafız Diken Alayı Bülbül’e de izin vermiyorlardı Gül’ü görmesi için. Ama hayır, onların bu hareketi de tamamen göstermelik ve kurallar gereğiydi.
Sonra karar verdi Gül, "Ben kendim olmak istiyorum, o yağız delikanlı Serçe’ye deliler gibi aşığım. Kurtulmak istiyorum artık bu kurallar dünyasından!" dedi dadısına, ve bir gece kaçtı saraydan. Muhafızlar geride, şan-şöhret geride... Tüm bunların yerine, samimi bir aşk var.
Gitti, Serçe’nin kulubesine, karar verdiler kaçmaya değişik iklimlere.
Gül’e hasretle sarıldı Serçe, muhafızların Gül’ün yakasını artık bırakmalarının verdiği rahatlıkla, ve uçmaya başladı, yeni yeni anlamlara...
"Bülbül ellerin dalında gününü gün eylesin,
Serçe bir Gülü sevdiyse,neylesin?
Sevda dedikleri arada engel, mani kor mu?
Serçe bir Gülü sevdiyse, suç onun mu?"
...(Tunç AY)
12.12.2009
YORUMLAR
değerli yazar sevgili TunçAY
harikasın bayıldım kurgularına yaratıcılığına..sana özgü ifadeleniş kendini farkettiriyor ki bu çok önemli..
takip edilmesi gereken bir şair yazarsın ve edebiyatın akışını değiştiren edebi şanssın...:)
iyi ki varsın değerli şair dost iyi ki ...
sevgim saygım her daim selamlarımla...
not:
nezaketine duyarlılığına ayrıca gönül güzelliklerine
teşekkürler...
bana bu öyküyü yazdıran Sahiba Küçüktüfekçi'nin "yaratıcı edebiyat demo I" şiiri (http://www.edebiyatdefteri.com/siir/303938/yaratici-edebiyat---demo-i--%28-edebiyatg%C3%A2h----%29---%29.html) oldu. kendisine saygıarımı sunuyor ve teşekkür ediyorum.
_______________________________
EDEBİYATGÂH ...*)* YARATICI EDEBİYAT -edebiyatta yenilikler- ATÖLYESİ 'ne buyurun...
: http://atolyeler.edebiyatdefteri.com/atolyedetay/108/edebiyatgâh-----)--yaratici--edebiyat--edebiyatta--yenilikler--atolyesi.html
TunçAY tarafından 12/12/2009 2:01:25 AM zamanında düzenlenmiştir.