Dünya dilleri içerisinde gelişmeye en müsait TÜRKÇEMİZE ithaftır...
--- Anadolu’ya Uzanan Nehir---
“ Hava soğuk,hava cehennem…
Yollar iflah olmaz,kulaklarda ateşin sesleri…ateşin sesleriyle büyür,yollarda dikenler…
İşte bu anda derler ki;
Bir nehir doğar Kaşgar’dan…
Nehir;
Hemen ellerini kaldırır havaya…sakalları bilge bilge akmaktadır.güneşin ışıkları okunur gözlerinden.Dudaklarda oynar hayat.bir güvercin “inanç”diye fısıldar kulaklarına…
Bir nehir doğar Kaşgar’dan…
Helallik alıp da çıkar yollara…
Bu nehirdir ki Anadolu’ya güneşin ilk ışıklarını taşır,3 kolla.
Bu nehirdir ki destanlar yaratır…
Görünmeyen nehire sahip çıkanlar sevgiyle yıkanır,sevgiyle erirler…nehrin suyuna karı-
şırlar sevgiyle Anadolu’ya akarlarken..”
* * *
……………
Devamını bilemeyiz…
Devamı bizlere kalmıştır bu destanın.Bu destanın biçimi değişir, yelkovan akrebi kovaladık-
ça…
* * *
“1000 yıl sonrasını düşünüyordu Kaşgarlı Mahmut, Bağdat’ın serin gecesinde.1000 yıl son-
rasını mum ışığında…sonra harıl harıl yazıyordu.mürekkep nasıl akacağını biliyordu.
Akan her mürekkep oluşacak çatıya bir kiremit daha demekti…
Sonra kalktı ayağa.1001 gece masallarını aradı parmağının ucunda.Aslında masal,sokakları baharat kokan,bu şehirde yaşanmıştı.”
Düşündü:
“Acaba 1001 yıl sonra bu masal oluşur mu daha çok emek versem?1001 yıl sonrasını daha çok düşünsem?..”
* * *
O nehir ki ormanlar yarattı,coştu,delice aktı.Rüzgarı hep arkasındaydı zaten.Onun sularında
gemiler değil,kayıklar yüzerdi kağıtlardan…
İşte o nehir Türkçe’ydi…
Bugün diyoruz ki insanlar bağımsız olmak için,kültür yaratmak için uğraşıyor.bunlar en iyi nerden anlaşılır?tabii ki dilden.Zaten insanlar duygularını düşüncelerini,hayallerini özüyle aktar-
masa, bugün hepimiz boşuna çaba vermiş oluruz.
Bakın şimdi: “Kendime bir dünya kuruyorum;diyorum ki bu dünyayı sözcüklerle taçlandır-
sam:-Hayır,zeytin dalıyla taçlandır,bir el uzansın sana…”
“barış”diyorum…Barış, bu kadar güzel anlatılabilir…ki ;bunlar olmazsa bir çatı oluştura-
nayız.İnsanlar ve toplumlar arasında bir fark olmalı.Bu yüzden dil, çatıyı inşa eder, farklı bir toplum
yaratır.
Hanlar,hamamlar,medreseler,kervansaraylar kurduk.Nice yazmalar ürettik.Üstümüzden eksik olmadı güneş…İki söz insanların yüzünü birbirine çevirdi,gözler güldü .Leyla’nın iki sözüyle deldi dağları Mecnun.Fatih,peygamberimizin bir hadisiyle fethetti yedi tepeli şehri…Atatürk ün tek
sözüyle,yendik dünya’yı Çanakkale’de…
Hakikaten dilimizin üstünlüğü burada yatıyor.
* * *
Türkçe…
Evet Türkçe…
“Şimdi bir Türk olur,benim de içim sızlar.ben de bir yanık türkü tuttururum.Bir özlemim olur,
Dalarken ilmek ilmek işlerim hasretimi.Saz çalarım soğuk gecelerimde.Sevinir de içtenliğimi haykı-
rırım dağlara.Yaşarım da kendi sözlüğümü kurarım.Olur ya belki BEN DE BAYRAK OLURUM BİR GÜN,BENİ İNDİRMEYE KALKARLAR; O ZAMAN DOĞRULURUM DA,TOPRAĞIMDA
DİMDİK DURURUM!!!”
Herkes sesini çıkarabildiği ölçüde birer bayraktır…
Türk yaşadığı sürece çiçekler açacaktır…
Çiçekler de güzel seslenilirse büyürler…
1001 yıl sonrasına yaklaşıyoruz…
GÜZEL ÇİÇEKLER AÇACAK!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.