- 3592 Okunma
- 28 Yorum
- 0 Beğeni
İŞTE SOSYAL MESAJ !!!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir şeyler hep eksik gelmiyor mu size de ?…
Okuduğumuz gazete, izlediğimiz televizyon, dinlediğimiz şarkı, takip ettiğimiz yazar vs. vs. Garip bir tat alma eksikliği yaşıyoruz bu günlerde . Altını çizecek bir cümle bulamıyoruz okuduklarımızda, herkes aynı şeyleri yazıyor, herkes aynı yeri okuyor ve aynı yerde duruyor gibi .
“Tek yüz olmaya ramak kala görmeliyiz kendimizi “
Dostluklarımızı facebook , netlog , myspace gibi sanal kurguların içinde kaybetmeye başladık . Sanal hız, bizi aldı götürdü istediği yerlere . Bazen haberlerde kedi ile köpeğin, küçük fareleri emziren anne kedinin görüntülerinde buluyoruz dostlukları . Hani iyi bir film olmasa da biraz duygusallık yakaladık mı bir sahnede ya da bir replikte hüngür hüngür ağlıyoruz .
Bence biz kaybettiklerimizi bile özlediğimizi fark edemiyoruz…
Yalan da olsa ben özgürüm nidalarıyla çığlığa boğuyoruz gün yüzünü ve gecenin kara örtüsünü . Duygusal olmaktan kaçıyor, utanmaktan utanıyoruz . Her şeye olağan bir durummuş gibi hal vermeye çalışıyoruz . Ekrana sığınıyoruz da çoğu zaman, göz göze gelemiyoruz nedense . Gözlerimizi sevdiğimize doya doya baksın diye hedefe kilitleyemiyoruz artık . Bilgisayara baktığımız kadar bakmıyoruz denize, şiire, kitaba, sokağımıza…
Önceden bir eğlence gibi duruyordu hayatımızda bilgisayar ve tehlikeli uzantısı sanal alem . Şimdi para kazanmak, işimize yardımcı olmak, iletişim kurmak için tek dayanağımız ve en önemli mazeretimiz de oldu bize :
“ ben iş için kullanıyorum neti”,
“ canım sıkılınca biraz takılıyorum”,
“ taaa ilkokuldan arkadaşlarımı buldum facebook’ ta” ,
“ artık girmeyeceğim bu sitelere(100. tekrar),
“ sanırım ben aşık oldum” ,
“ önceden karşıydım ama”…
Misafirlikleri unuttuk, arkadaşlarımızla sohbet etmeyi rafa kaldırdık , işimizi pc ‘ nin arkasına sakladık, msn kurtları döktük de her gün, bir türlü kapatamadık .
Sanal sohbet yorgunu olduk...
Eşimizle buradan, sevdiğimizle msn den kurduk iletişimi . Çok duydunuz bunları değil mi? Saçmalıktır hatta bir çoğu. Siz her şeyi zamanında yaparsınız, netten en iyi şekilde yararlanırsınız.
Kendinizi kandırmaya devam edin …
Aradığınız aşkı , parayı , sevgiyi , sexi , huzuru , sohbeti , duyguyu buradan aramaya devam edin lütfen. bulursunuz belki de . İnsan bu kadar emek harcıyorsa bir şeye, mutlaka bir karşılığı olur.
Ama çabuk harcadığınız her kelime, her duygu ikonu sizi biraz daha gerecek haberiniz olsun . Sohbetin ikinci dakikasında aşkım, cicim, can dostlarım, dostum, kardeşim gibi değerleri harcayın bakalım . Sosyal mesajlar verin msn başlığınızdan , bloglarınızda başkalarının beğenmesi için defalarca tekrar tekrar yazın cümlelerinizi .
Bir şiire uygun resimler ve uygun bir müzik bulabilmek için saatlerinizi harcayın . Annenizin, babanızın, kardeşinizin, arkadaşınızın yanında vakit harcamayın sakın. Kendinizi odanıza kapatıp sanal sanal tüketin ömrünüzü, kandırın kendinizi, kopun hayattan. Nette kalıcı olun .
Günleri çuvala koyduğunuz gibi, sohbetlerinizi de word belgesine kaydedin...
Şimdi bunların hiçbirini kabul etmezsiniz siz , asla böyle değildir durum . Abartıyorumdur mutlaka . Zaten ben bunları sizin için değil kendim için yazıyorum, rahat olun, devam edin . Bazı programlarla renk verdiğiniz resimleri yayınlayın sayfalarınızda . Normalde yanınıza yaklaştırmayacağınız insanlarla sohbetlerinize kaldığınız yerden devam edin .
Bu yazı hiç evrensel değil, derinlik yok, çok kişisel, abartı sanatı dorukta .
Bir tıkla kurtulabilirsiniz zaten .
“Farkındayım…”
YORUMLAR
En başta, okumak ve sonrasında yorum yapmak zahmetinde bulunduğunuz için teşekkür ediyorum. Yazıyı beğenmeyen yorumcuların dahi kendinden bir şeyler bulduğunu gördüm. Niyetim PC ve uzantılı her şeyi lanetlemek falan değildi. Hatta hiç düşünmediğim bir şeydi bu.
Benim derdim her zaman insan olmuştur. Mesele neyi kullandığımız değil nasıl kullandığımız değil midir? Ben yanılıyor muyum yoksa? Binlerce yuva dağılmadı mı internet yüzünden. Binlerce soygun yapılmadı mı? Binlerce, milyonlarca cinsel taciz yapılmadı mı küçük çocuklara, çocuklarımıza…
Neyi ve ne için savunuyoruz. Derdimiz insan ise eğer biraz daha dikkatli olmak durumundayız. Benim yazımda boşverin bu bilgisayarı ne iş için nede sosyal faaliyetler için kullanmayın gibi bir cümle var mı? Neden içsel kızgınlıklar ile bakıyoruz ve objektif olmaktan kaçıyoruz. İçinde sinek olan yemeği yemek arzusu neden?
Uçak kazaları oluyor diye uçaktan, araba kazaları oluyor diye arabadan, insanı ve çocukları mongollaştırıyor diye televizyondan, hiç para kazanamasak da “yazmak”tan, canımız çok yanıyor diye “aşk” tan vazgeçiyor muyuz?
İnternet garip bir sarhoşluk hali değil midir? çoğu zaman çoğu insan için. Hangimiz ister sarhoş iken yani en zayıf ve çok az kendimizde olduğumuz anlarda birilerinin bizden faydalanmasını ve ya tam tersi sarhoşken çıkmaz mı sırlar, kızgınlıklar, zayıflıklar, bastırılmış duygular, sapkınlıklar ortaya…
Benim ki teknolojiyi ve gelişmeleri reddetmek değil ki. Hani bir şarkı var ya, “ senin derdin dert midir/ benim derdin yanında”…Sonra bu yazı üzerinde tartışma açacak dozda bir reddediş sergilemiyor ki. Neden çözüme odaklı konuşmuyoruz. Neden kendimizi kandırıyoruz. Kime neyi kanıtlıyoruz. Elbette neti ve PC yi kullanacağız. Elbette teknolojiyi hayatımızın içine serpiştireceğiz.
Sakin sakin yazılmış içsel bir yazıdır bu… Ve içinde geçer zaten, ben bunu en başta kendime söylüyorum diye… Bir itiraf bu… Ve kimileri diyor ki neden itiraf ediyorsun. İsmi üzerinde itiraf… Nedeni olmaz çünkü itiraf, ruhun ihtiyacının bir tezahürüdür. Ruhsal dışa vurumlara kim ne diyebilir ki… Ama sıkıntım bir şey söylenmesi de değil elbette. Eleştirilere sadece lafta değil özünde de çok açık bir insanım. Ki canımı yakacak dozu kaçmış bir eleştiri de yok. En eleştirel yaklaşım bile katkı sağlar nitelikte. Ancak bazı yazılarda “internet tukaka değil, teknoloji güzel şey aslında” gibi yaklaşımlar gördüm. Aksini söyleyen biri değilim ki.
İnternet ve PC akıllıca kullanılmadığında MASTURBASYONdan başka bir şey değildir arkadaşlar. Rahatlatır ama asla gerçek bir sevişmenin yerini tutmaz… Şimdi bu teşbihten benim internete hangi gözle baktığım hakkında müthiş yorumlar gelebilir. O arkadaşlarıma şimdiden saygılarımı sunuyorum…
Toplum baskısı, mahalle baskısı, aile baskısı, eş baskısı, mutsuzluk, sevgisizlik, ilgisizlik, parasızlık gibi onlarca nedende ötürü buralarda vakit geçireyim derken türlü belalara bulaşan milyonlarca insan var. Bunlar teknolojinin geri dönüşüm kutusuna attığı insanlar. Hadi bu bir tercih ve bedeli var diyelim. Ya kaybettiklerimiz. Ya çocuklar. Ya gençler. Konu çok uzun ve önemli. Detaylarında derin vadiler gizli. İşin kötü yanı vadiler de gizli. Kim şu an nerede görmüyor da olabilir. Bir sonraki adıma dikkat…
Daha önemlisi ve asıl anlatmak istediğim internet artık baba, anne, dede, nene, abla, kardeş, akraba, öğretmen, arkadaş, sevgili, sex, bakkal, oyun, eğlence, sohbet, tartışma gibi çok insani değerlerin yerine geçmeye başladı farkındasınız değil mi? Arama motoru google artık “google amca” olarak anılıyor yeni nesilde biliyorsunuz değil mi? Peki bu yeni akrabanız, çocuğunuzun amcası ile tanıştınız mı? Bayramlaştınız mı? Sorduğu sorulara nasıl cevaplar verdiğini biliyor musunuz? Aile albümünden neler gösteriyor gördünüz mü?. Dedim ya derin bir vadi bu…
Özelinde de çok fazla tekrarı seven biri değilim. Derdimi biraz daha açmak istedim sadece… Yeni katıldığım bu platformda, benim için müthiş bir karşılama oldu. Hepinize ve en başta “güneş yürekli kadın”a çok teşekkür ediyorum. İlginiz ve yorumlarınız için yürekten ve kucak dolusu TEŞEKKÜRLERİMİ kabul ediniz lütfen…
Bu kadar gerçekleri yazmak zorundamıydınız. Hani kendimize bile itiraf edemediğimiz gereçkleri okumak bir başka acıttı aslında canımıız. Çünkü her yazdığınız cümleler harfi harfine doğru. Doğru olan bir yazıya yorum yazmak gerçekten çok zor bilirisiniz.
Kendimii ile yüzleşmemizi sağladınız. Teşekkür ederim. Saygılar yüreğinize.
En ala şey dahi, kullanım hatasından zarar verebilir.
Bir derde deva olan başka derde zehir olabilir.
Zehirin tesiri dozundadır.
Şifa da hazımdadır.
Şimdi İnterneti dozunda kullanırsanız ve dahi hazmederek olursa bu harika olur.
Travmatik örneklerle mide bulandırmamalı.
Bir bahçeye girdiğinizde o bahçede çürük meyveler de var taze temiz olanlar da. Herkes zevkine göre alır.
Çürükleri yiyenlerin karnı ağrıyacak elbet. Tercihtir. Akıllansın. Peşinde dolaşamayız ki.
Bir de nette paylaşımı beceremeyen travmatikler reelde ne yapıyor sanıyorsunuz? Orda da aynılar.
Eşeğe eyer vursan olurmu at?
--
Konu ilginç olmuş.
Ahmet Bektaş tarafından 12/9/2009 11:53:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
hiçte abartılı değil di gayet net ve adam adam akıllı yazılmış bir yazı metniydi
her cümlesini hıhı evet evet , diye diye okudum burda size ahkam kesecek değilim
okkalı bir tokat vurmam gerek ama reklam yapanlara
eskiden çarşıya resmi dairelere işlerimi halletmek için sıraya girerdim
derdim neymişki kendimi öylece yorarmışım
şimdi herşeyi internete dökmüşler
aferin onlara sıcacık evimde çayımı yudumlarken
işlemlerimi halledebiliyorum .
bunu icat edene niye kızıyım bir çok zahmetli işlerim de bana yardımcı oluyor ellerimde kalın kalın dosyalarımla gezmiyorum alıyorum küçücük bir flas bellek atıyorum ne varsa
uzun yola çıkacağım da
arabaya benzin katıp gece de gündüz de bilet kestirmeye uğraşmıyorum
bir tıkla hemen alıyorum
bir ülkeden bir ülkeye dağılan akrabalarımın yüzünü
şu küçücük ekrana sığdırıp görebiliyorum,seslerini duyuyorum hatta onlarla birlikte sohbet edip çay keyfi yapıyorum.
bunun dışın da bir çok özelliklerini kullanabiliyorum
ama demiyorum
icat edene bir küfür göndermiyorum
hani tokatı okkalı bir vurmak var içim de
nankör nankör bakan kediler var ya onlara vurmak istiyorum işte
yalaka yalaka abuk sabuk bişeylere okumadan aaaaa harika diyenlere vurmak istiyorum
bir de
bu boş vakit konusu
ben arkadaşımı akrabamı yanımda istesem de illaki cam arkasına taşımışlar kendilerini ne etmeli arkadaş
nasıl yıkamalı beyinlerini ki
düzene girsin gelip evimde sohbet sıcacık gülümselemeri belirsin
ne etmeli de
yanyanayken bir odadan bir odaya camdan konuşmayı yada
mail atmayı önleye bilelim.
akıllı akıllı herşeyi söyleriz de
ne etmeliyiz
70 80 yaşındaki dedemin amcamın bile teknolojiye ayak uydurduğunu ninemin teyzemin bile bu kolaylıkla koyun koyuna yattığını inkar edelim.
bir de iş yerinde bile bu merete ihtiyaç gözler kan kırmızı ama herşey buna ait öbür türlü çok zor be arkadaş
nefes almayı bırak ömür törpüsü oluyor yoksa
o zaman hiç vakit bulamıyorsun çocuğuna eşine akrabana
dostuna vakit ayırmaya
bunda en azından yorulmadan işini gücünü görüp
patronuna hazırladığın dosyayı sunup
mailini atıp
olağan haller de bir tıkla sayfanı açıp
derdini yaptığın işi gösterebiliyorsun .
evine girdiğin de yorulmadığın için çocuğuna da kocana da ya da karına gülümseyerek ben geldim diyerek sohbetini edip vaktini geçirebiliyorsun.
diğer işler de kullananlar da ise bir boşluktur bu
dönemi vardır ve geçer.
yeni bi arkadaş tanımanın zararı da yok
ama arkadaşın ne mal olduğuna bağlı
senin niyetine bağlıdır.
çok öküz var mesela klavye başın da ağzına geleni sayar.
o sayanlar altına adresini de yazsın bundan sonra o zaman boşluk olarak algılamadan gidelim biz de klavye başın da yiğitlik taslayanlara yiğitlik ney öğretelim değil mi?
çözüm arayacak olursak geçmiş gelmez
niye
sen ben o değil mi geçmişi unutup geleceği kirleten
tabiki biziz
o zaman susup oturacağız yerimiz de
yırtınsan ta faydası olmaz.
en azından aklından geçenleri izah edebilmişsin
ve bunları da unutmamak gerek demişsin
ne diyeyim akıllı olan bizler aklımızı fazla bulduk mu satacak yer ararız alacak insan bulamayız çünkü onlar da bizden akıllıdır fazlalık onlarda da vardır.
ben de senin yazın sayesin de derdimi yazabildim
iyi oldu ......
sevgiler saygılar.
herkesin kendi adına çıkarımları olan bir yazı olmuş. dürüst olmuşsunuz kendinize. arada yazması lazım insanın kendine. benim belkiide vaktim olmadığından iyi hissettim kendimi. insanlarla daha çok yüzyüzeyim. ama genel birçöküş ve ciddi bir sorunla karşı karşıya insanlar. dibinde aç uyuyan komşunu görmezden gelirken nette ne olduğunu BİLMEDİĞİİNSANLARLA saatlerce sohbet ediyor insanlar duyarsızca. oysa "komşu komşunun külüne muhtaçtır." "komşusu açken tok yatan bizden değildir. HZ. MUHAMMED SAV. " "EV ALMA KOMŞU AL." DENİR YA HEP. AMA İNSANLARIN UMURUNDA MI? SADECE KOMŞULUK İLİŞKİLERİ DEĞİL ÇEVRESİYLE KOPUK YAŞIYOR İNSAN. TEBRİK VE TEŞEKKÜR EDİYORUM BU GÜZEL VE GEREKLİ YAZINIZ İÇİN..
gerçekten çok doğru biliyodum herseyn farkındaydm ama uygulayamıodum bitürLü bn bilqisayarcıydm işimdi ama..qecnce başına o bny yönetiyodu birleri artık su pcnin başından kalk dedıınde bütün bahanelerimi diziyorum ya işde bıras qecıorm bilqisayarcıyım bn işim bu ama amaç daLqa face msn ..artq yok bunlar ailemle oturmuorm pc ile yüzyüze baktıım kadar yhaf hatrlattınıns için çok saoLun
özcan köknel, bir yazısında, çağın getirdiği teknoloji sebebiyle yaşanan YALNIZLAŞMA sorunu , yine çağın ürünü olan teknoloji sayaesinde çözülecektir, der.( yalnızlaşan insan)
biz ne dersek diyelim, buzdolabı olmadan yaşayamayız:)****
ünlü deneme yazarımız, sevgili nurullah ATAÇ, şöyle der: çağın getirdiği kolaylıklardan yararlanmayan kişi, geri kalmış kişidir.
**bu arada , n. ataç'ın kesinlikle bir bilgisayarı olmamıştır.
bir keresinde, çok korktuğum halde uçağa binmek zorunda kaldım. beni, gideceğim yere, çabucak götürdüğüne hayretler içinde kalarak....
uçak varken, at arabasına binebilir miyiz? :))
,internet, ilk çıktığı zamnlarda, gazatede şöyle bir haber okudum; kadının biri, net bağımlısı olup, çocuklarını ihmal etmiş ve polisçe yakalanmış...ne kötü gerçekten..
şimdi, öğretmenler, internetten ödevler veriyor. batı yine bizden adımlarca önde..zararına rağmen bulmuş bir yolunu.
albert einstein, atomu parçaladı...kıyamet koptu, zalimce kullanıldı da o yüzden. bilim adamı çok pişmandı .....ama atom , bilim adına parçalnmak zorundaydı!
eksiler olmadan artısı olmuyor**.
ying/ yang: her iyi içinde kötüyü barındırıyor**
zıtların birliği; doğanın diyalektiğinde var..
..
değerli yazar: bunları da düşünmüştür eminim...
haklı bir gündemdi, güne seçilmesi de okumamızı sağladı..
saygılar.
müget tarafından 12/9/2009 2:21:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
Y O R U M / U M
“vs. vs.” Olmasa iyi olur. “(100. tekrar)” Yazıyla olmalı... Bir de noktalama işaretlerinden sonra verilen aralar dışında hata yok. Ara verince cümlenin noktası alt satıra kayabiliyor. Virgül de alıp başını gidebiliyor. Yoksa başka sakıncası yok.
KUSURSUZ bir yazı... İçerik DOLU DOLU... Okumaya değer. Fikir de APAYRI BİR DEĞER...
Teşekkürler...
Her yazı asandan aynı itina ve hassasiyeti bekliyorum. Bu, okura saygı gereğidir.
K U T L U / Y O R U M ...
Mutluluklar...
Onur BİLGE
Cok güzeldi! :)))
Pc basinda calismak, ders calismak, birseyler okumak (ögrenme niyetine) büyür bir irade ister. Sahsen ben okuyacagim yazilari yazicidan cikarip, öyle okumayi yegliyorum. Aksi hâlde dikkatim sürekli baska seylere dagiliyor.
Sadece bilgisayar basinda gecirecegimiz vakti bir dil ögrenmeye harcasak, bikac sene icinde kac tane dil ögrenmis oluruz kim bilir!? Bu sadece basit bir örnek..
Ileride cocugum olunca, o benim kadar özgür olamayacak! :)
eeee..ayağının tozu ile tozu dumana katmışsın..
çok öncelerden okuduğum, çok yerde paylaştığım bir çalışma.ve hala arşivimde yerini bilen..
tebrikler.....seni görmek nasıl güzeldi ve nasıl iyi geldi bilemezsin..iyi bir sürpriz oldu.:)))
öpüyorum o güzel yüreğinden gencim...
"MESAJ"
Efendim, bu kelime Türkçe değildir.
Amma maalesef "mesaj" kelimesi dilimizde çok kullanılıyor.
Bu kelimenin yerine, uydurukça olmayan ne diyebiliz?
Şimdi bir de "sezon" modası çıktı
Hani dilimizde severek kullanılan "mevsim" kelimesi yokmuş gibi.
Bence, bizim bu işe kafa yormamız lazım.
Tıpkı "naylon" kelimesi gibi.
Selamlar.
sayfanıza çok sevdiğim arkadaşım dikkatimi çekti sizi yürekten kutluyorum bu yazınızdan dolayı insanın bazen kendine dahi itiraf edemediği şeyleri öyle güzel kaleme almışsınızki sanmıyorum bu yazdıklarınızda kendinden bir parça bulamasın bende buldum çok haklısınız sizi ayakta alkışlıyorum yavaş yavaş sanalın kölesi oluyoruz ve bizden sonraki nesiler sıcacık sevgi yerine buz gibi bir pc ekranı bırakıyoruz ne yazık ki nerde o eski aile toplantıları o tatlı sohbetler yazık bize diyorum bu yazınız için teşekkür ediyorum
saygılar ...
Dakikalardır bu sayfadayım ve oku oku bitirmek bilemedim. Ki kahkaha tuhafına tutuldum. Ha çok mu komik evet ayıp böyle söylemem yazı komik de değil tamamıyla çığlık ve göz yaşı belki de ama ayıplamayın beni de " ağlanacak halimize gülüyorum işte"...
Hele ki yorumlara bakınca oyyy Allah' ım ne hallere düştük diyorum.
Ama tek bir Allah' ın kulu çıkıp da bunun kurgu olduğunu söyleyemez ki manşet manşet örneklerini tanıyoruz belki manşetlere de gerek yok aynalar bazen dilimizden ve aklımızdan daha da dürüst olabiliyorlar.
Sonra yazıya bakalım.
Akıcı bir üslup bu da kalemin kendini ifade edilebilirliğinde başarılı olduğunu gösteriyor ki su gibi akıcıydı. Sıkıldığım tek bir nokta olmadı heyecan ile sonlandırdım okumayı.
Hem anafikri ile hem de üslubuyla takdire değer bir sayfa.
Daim olsun kaleminiz.
Sevgiyle kalın.
Barış İpek
sanal alemin manyetik insanları olduk bizle ilgili herşey bir tık uzakta tıklana tıklana mahrem kalmadı ne güzel değil mi!! her konuda açılıyoruz bunda da açılalım ne çıkar. bırakın bunda da aşalım kendimizi selam yerine slm yazalım bak yerine baq yazalım hatta internet diline kanuni bir boyut kazandıralım üniversitelere ders diye koyalım kendimize birer adsl kutusu taktıralım bu şekilde işmiş arkadaşmış hiç bir şey engel olamaz nete girmemize bunlarda benim dertsiz başımla ürettiğim saçma sapan fikirler ne de olsa ülke güllük gülistanlık biz hep ON-LİNE olalım internet hızı yüksek günler diliyorum size sevgiler....
Hülya hanım merhaba..."klavye delikanlısı" harika bu...var olmak bir sonuçtur biliyorsunuz. ve çeşitli evreleri vardır. bu klavye delikanlılığının mazisi ise yakın geçmişe ait. sanal sarhoşluğu geçen herkes, parmaklarından çıkanların bir gün yüreğini acıttığını görecek ve bir çoğu gördü. yüreğini parmaklarına hapsedenler, sarhoşluklarını bahane ediyor. zayıf olmak zaaf içinde olmak değildir. ama iyi bir bahanedir. 2004 yılında kendime attğım bu mektubu 2009 yılında okuyorum. sanırım uzun yıllar da okuyacağım.
sevgili bedewi merhaba...ziyaretin için teşekkür ederim. Ayten hanım size de kocaman bir MERHABA...ne denilebilir inan bilmiyorum. ama bu yazıyı bütün samimiyetimle önce kendime yazdığınızı bilmenizi isterim. hayat çeşitli şekilde üzerimize geliyor. her yağmurda gökkuşağı olmadığı gibi bazen işler asla istediğimiz gibi gitmiyor. saygılarımı sunuyor ve interneti amaçtan çıkararak araç haline getirdikten sonra, yaşam seyrine bir nebze girer diye düşünüyorum...
Tıkladım yorum için ,ama gıcık bu net kaç gündür ,sorun üstüne sorun çağı yakalamışız bir yerinden ama neresinden çözemedim hala:))
Ayrıca size mi kaldı?Çekiniz lütfen gerçeğe basan parmağınızı ve pasifleştirin ayna yazınızı ,yaramız var gocunuyoruz ya!.
Tebrikler...Saygımla...
Dip not:Aramızda o kadar klavye delikanlısı var ki.Kadını-Erkeği zebillll.
çok çok hemde çok doğruları yazmışsın arkadaşım internet çıktı yuvalar dağıldı terbiyesizlikler diz boyu bende hiç mi hiç girmek istemiyorum buralara ama sırf evlat acımızdan sonra buralardan eşimi ayarlayıp şiir yazan kadın için ve eşim için giriyorum...53 yaşımdan sonra beni bu yalancı sanal ile tanıştıran inasanlara çok kızıyorum bütün günahlar onlara okumak bile istemiyorum ama şeytan durmuyor okutturuyor şeytanla başedebildiğim an bende sizin gibi elvada diyeceğim sonunda...