- 684 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
MASKEN MASKEMİ SEVİYORDU
MASKEN MASKEMİ SEVİYOR DU
Ne güzel günlerimiz geçti seninle. Birbirimizi sevdik, güvendik, mutlu olduk. Sakaldaki tüyler gibi, mutluluğumuz gün geçtikçe çoğaldı, gürleşti ve göz doldurdu. Nedense büyüdükçe küçüldük. Oyun diye, çocukken yüzümüze taktığımız maskelerin altında, güneş görmemiş sarı çimenler gibi yoz bir kişilik daha gelişti. Maskenin altındaki diğer yüzümüz dışarı gösterebileceğimiz türden değildi. Her halde o nedenden artık hep maskeli gezmeye devam ettik.
Gezerken, dinlenirken, işteyken, evdeyken, sevdiklerimizle birlikteyken hatta sevişirken bile maskemizi çıkaramadık. Çünkü birbirimizi görürdük o zaman.
“ Seni seviyorum” diyordun ya, yalandı aslında. Çünkü bunu maske söylüyordu. Kime söylüyordu? Maskeli bana söylüyordu. Yani, masken maskemi seviyordu.
Zamanla sakala saçkıran düşer ve köselik başlar. Sevgimize de kıran düştü aşkım. Köse olduk. Köseler ölmüyor ya, sevgisiz de yaşanırdı. Ama bu çok sakat bir durumdu.
Seni severdim eskiden. Çünkü maskemiz yüzümüze tam oturur, hiç sırıtmazdı. Fakat zamanla laçkalaştılar. Arkasındakileri gizleyemiyorlar.
Söyle hangi sen’i seveyim? Maskenin altındakinin çirkin olduğunu kendimden biliyorum.
Maskem, yok diyorsa bir şeye; arkasında ki ben var diyor. Okşa dese vur diyor. Hayır’a evet diyorum. Maskem “ seni seviyorum” derken sana, ben başkasını arzuluyorum. Güveniyorum diyorsa bil ki her şeyden endişe ediyorum. Maskenin zıddını arzuluyorum çılgınca. Ben bana güvenemezken sana nasıl güvenirim? Ben beni sevmiyorken seni nasıl riyasız sevebilirim?
Aynı yatakta maskem maskenle sevişirken biz neden başka maskeleri hayal ederdik? Ben seni tanımak, seni sevmek istedikçe neden hep meskeni öne sürdün? Hayatı maskeli balo mu sandın? Maske hastalığının tedavisi sevgi ve samimiyet iken sen neden oyun ve yalan ilacını kullandın?
Sanırım maskelerimiz bile birbirini sevmiyor. Sadece ara sıra sevişiyor. Bu oyuna son vermezsek, bu oyun bize son verecek eski aşkım.
Evet, sen benim fahişemsin. Sana, maskem hep maskenle ihanet ediyor. Sen de bana; rüyalarınla, düşüncelerinle, yozlaşmanla, sevgisizlikle, yalanlarınla ve sahte davranışlarınla maskenin dibinden ihanet ediyorsun.
Her şey yahşi, ben yaman,
Herkes buğday, ben saman.
Ne olacak ömrümüzün kalanı? Gözlükle sevişilebilinir ama maske acı veriyor. Sen neli seviştiğini hiç merak etmiyor musun?
“Kimse ölmeden önce mutlu olduğunu söyleyemez” der Aristoteles.
Öyleyse ; “ Yapman gerekeni yap ve kendini tanı” diyorum Platon’un dilinden.
Gelecek, gelecek, gelecek. Her şeyi gelecekten ummak ve gelecekten çekinmek doğrumudur? Neden mutlu olmak için engel ve korkularımı kaldırmamalıyım? Cılız umutları güçlü fırsatlarla neden desteklemeyeyim?
Neden daha şeffaf ve samimi olabilme dobra lığından utanıp imtina ediyoruz? O olursa bu olur, bu olursa şunlar olur. O zaman tak maskeni ve onurlu yaşa! Unutma yine de Seneca şu veya bu şekilde “ Gelecek kaygusu olan ruh mutsuzdur!” der. Rutilius Namatianus da “ Kökünü kazıdığımızı düşündüğümüz kötülük, yerine gittikçe yayılıyor” der.
YORUMLAR
Sevgili Onur Bilge ve angie; değerli yorumlarınız beni yüreklendirdi.
Anlaşılamamaktan çekiniyorum bazan.
Hüznüm de sevincim de genelde herkes içindir. Özel gibi görünse de sahıslar arasında ki yozlaşma ve ikiyüzlülük işlenmektedir.
Hüseyin Akdemir kardeşime teşekkür ederim.
Ağyar kardeşim; gerçekten çok mu dolaştırmışım.
Yeni nesil gibi hızlı değiliz. Laf aramızda sen ne tür bir maske istiyorsun? Her çeşidi var. " Ben burdayım, Ben burdayım" diye titreyeni de var bu meretlerin.
Cümleten saygılar selamlar.
Sevgili Engin kardeşim, "teknoloji işte" başlıklı yazıma oldukça haklı tenkitlerde ve yorumlarda bulunmuşsun çok teşekkürler. Tesadüfen sizin yazınızı da ana sayfada görünce merakla okudum (Bir borçmuş gibi) ama iyiki de okumuşum. demek ki bundan sonra okumam gereken bir kişi daha var. Çok cesurca, çok hince hatta çok "hınzırca" işlemişsiniz konuyu. tebrik ediyorum sizi. Ve ilginçtir buna yakın konuda bir yazım vardı benim de. Önceden dodoli24320 adıyla yazıyordum. Oraya tıklarsanız "Hey gidi yalan dünya" başlıklı bir denemem vardı okursanız sevinirim.
tekrar teşekkürler.
Engin kardeş gene nevi şahsına münhasır bir yazı yazmışsın.
Dikkat ediyorum yazılarında genelde, ne yapıp edip konuyu sokakta açıp, apartmana sokup, merdivenleri çıkartıp, mutfak, salon derken illaki hoop "yatak odasına" sokuyorsun. Bu meret "maske" hep yatak tamı takılır, sokakta takılanı yokmudur, güneşe yağmura dayanıklısı yokmudur, kahvede sigara dumanından etkilenmiyeni yokmudur,
Eee adam yüzsüzse, estetik ameliyatı olacak parasıda yok sa bırak maske taksın ne istersin elin garibanından, töbe, töbee
Tebrik, saygı, selamlar