- 533 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
FIRSAT BU FIRSAT!
Tarih tekerrürden ibarettir derler./Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? Diyor, Büyük Akif.Ülkemizi bölmeye çalışan figüranlar, devire göre değişiyor ama bölücüler yani gerçek aktörler her zaman aynı(!?)
1960’lı yılların 6. filo taraftarlığı ve 6 filo düşmanlığı yani Amerikancı ve Rusçuluk adı altında ülkenin insanlarını bir birine kırdırıldığı günlerden çok geçmeden, 1970’li yılların komünist ve milliyetçi çatışmasına geldik. Aradan on yıl geçmeden 1980’i yaşadık.
Her seferinde ülke insanları sınıflara ve kamplara bölündü, insanlar birbirlerinin camilerine, kahvelerine, sokaklarına giremez oldular. Ülkenin her tarafı kurtarılmış bölgelere bölündü. Kendi çocuklarımız bir birini kırdı. Binlerce millet evladı karatoprağın altına girdi.
Tarih her on yıl geçtiğinde değişik vesilelerle tekerrür etti. Biz ibret almadık. Düşmanlarımızın bizim için yazdıkları senaryoları bihakkın oynadık. Bizden istenenleri hakkı ile yerine getirdik.
Her şeye rağmen bu millet yinede bir ve beraber olmanın yolunu buldu. Her seferinde sil baştan yaptı. Her şeye yeniden başladı. Birbirini kucaklamasını bildi. Fakat biz her seferinde kendimizden bir şeyleri kaybettik. Kültürümüz, kardeşliğimiz, birliğimiz erozyona uğradı.
Yazık ki, ülkenin belli bir kesimine nerede ise devletin sözü geçmiyor. Yanlış politikalar ile ülkenin, ülke insanının bölünmesi çabuklaştırılıyor.Ülkemizde yurdumuzun bölünmesini isteyenler, yabancı güçler tarafından ve iktidar tarafından korunuyor.Şirretleşmelerine izin veriliyor.Hainlere alenen,milletin gözünün içine baka baka Sayın A…. Deniliyor.Utanmadan sıkılmadan.
Son günlerde bütün bunların dışında birde; ülkemiz ve milletimiz üzerinde yeni bir oyun sahneye konuluyor ki ne siyasi iktidar-muhalefet nede aydınlar olayın vahametinin farkında değil veya değilmiş gibi davranıyorlar, çanak tutuyorlar, destekliyorlar.
“Şu kadar oy almış bir parti millete rağmen kapatılamaz.””Partinize sahip çıkın.””Bir tek savcı kendi başına şu kadar oy almış bir partinin kapatılmasını nasıl isteyebilir.”Benzeri bir sürü manşet, köşe yazısı, haber, beyan, miting, argo tabirle gırla gidiyor.
Sayın Başbakan, başbakan ve iç işleri Bakanı, parti kapatmanın doğru olmadığından bahsediyorlar, fakat ülkede PKK-DTP hem demokratikleşmeden hem de partileri kapatılırsa sine-i millete dönmekten bahsediyorlar. İnsan da merak etmiyor değil hani, hangi milletin sinesine dönecekler, Apo’nun mu, Barzani’ni mi?
Sayın liderlerimiz her seferinde devletimizin Hukuk devleti olduğundan bahsederken, hukuk devletinin ne anlama geldiğini ya bilmiyorlar ya da samimi değiller!?Çünkü hukuk devletinin temsilcileri, hakimler, savcılar, yasaları yapan TBMM’nin anayasa çerçevesinde yaptığı kanunlarla yetki verilen kurumlar, yani onları temsil eden insanlardır.
Siz hem Anayasa gereği kanun yapıp, kurumları kuracaksınız ve başına o kurumun görevlerini yönetmek üzere insanları atayacaksınız, sonrada o insanların bir kurumu temsil ettiğini unutup, Parti kapatmanın karşısında olduğunuzdan bahisle;insanları baskı ve tehdit altında tutacaksınız.Sonrada insanların huzur içinde vicdani kanaatlerini kullanmalarını, hukukun gereğini yerine getirmelerini isteyeceksiniz(!?) Bu davranışımızla hukukun üstünlüğünden bahsetmemiz mümkün mü?
Ülke insanları şu an açılım taraftarları ve karşısında olanlar, olmak üzere iki sınıfa, iki guruba ayrıştırılmak için çalışılıyor. İnsanımız hangi partili olurlarsa olsunlar bu iki konuda taraf olmaya zorlanıyor. Yani! İnsanlarımız karşılıklı çatışmaya hazırlanıyor.
Samimi, milletin kardeşliğini ve barışını isteyen, barış ve kardeşlik için illaki hukuk diyen, aydınlarımız da her iki tarafça karşı tarafın adamı olmakla suçlanıyor. Yani ne İsa’ya ne Musa’ya… Üstelik sizin ne dediğinizi anlatmanızda mümkün olmuyor.
Halk içinde hukuka rıza için, hukukun üstünlüğünün kabulü anlamında;”Şeriatın kestiği parmak kanamaz, ne gelirse kanundan gelsin” denir. Hâlbuki insanlar şu anda temsil ettikleri meclisin çıkardığı yasaların kendilerine zarar vereceğini düşündükleri için veya işlerine gelmediğinden, işlerine geldiği gibi mahkemeleri, yargıyı eğip bükmeye ve etkilemeye çalışıyorlar. Bu insan kimler? Hem iktidar partisi hem muhalefet kanadı! Hem de bölücüler. Yani şu anda mecliste olanlar(!?)
Adalet; kestiği zaman yarayı kanatmayan, ona hayat veren sürekli iradedir. Hukuk zulmün, haksızlığın ortadan kaldırılması için canlı-cansız herkese gereklidir, lazımdır. “Fırat kenarındaki koyunun hesabı” adaletle davranması gerekenlerden beklenir.
Ülkenin birlik ve bütünlüğü için hukuka, hukukun üstünlüğüne ihtiyacımız vardır. Adil çözümler istiyorsak, adil açılım istiyorsak; mahkemelerin yani hâkimlerin ve savcıların sağlıklı, önlerindeki yasalar çerçevesinde özgür bir düşünceye sahip olmalarını temin gerekir.
Meclisteki devlet adamlarımız, siyasiler gerçekten adalet istiyorlarsa, gerçekten birlik istiyorlarsa, gerçekten huzur ve barış istiyorlarsa sadece hukukun üstünlüğünü temin esinler. Yasaları kendi menfaatleri yönünde eğip bükmesinler, dosdoğru olsunlar. Bizden söylemesi…
Mustafa Göktekin