- 1275 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Zeytin çekirdekleri.
Yağmur sağanak halinde yağıyor...
caddelerde pek kimse gözükmüyor.birkaç şemsiyeli haricinde.
araçlarıkullanıyor demekki vatandaşlar...gerçi tamda yürünecek hava varya.
taze aşıklar gibi doya doya yürümek...sırılsıklam olmak ne güzel olurdu...
tabi ki olurdu da; boş adam işiydi o yürümek...ıslanmak..ıslanıp sıcacık eve gidip,
gürül gürül yanan sobanın önüne oturup,demli bir çay hüpletmek.ev ekmeğinde küp peyniri dürümlemek...sıcak sıcak...
Cemal bunları düşünürken gülümsedi.yine hayal kuruyorsun cemalim dedi kendi kendine...
Aşk...sahi noldu aşk.? doğduğundan beri acılar,hüzünler,ayrılıklar,hasretler peşini bırakmamış tı garibin...iki yaşında annesini kaybetdiğinden,yüzünü dahi görmemişti.
Babası gurbete gitmiş işçi olarak o zamanlar.hepten garip kalmış cemal...
babası yeniden evlenmiş daha üç beş ay geçmeden.işte cemelin hayat cenderesi böylece
acılarla başlamıştı.anne sütü içememiş garibim.memesine dokunduramamış dudaklarını.
sıcaklığında uyuyamamış.sarılamamış.annem diye bağıramamış,ağlayamamış...
ağladıkça bez parçasınin içine bir kesme şeker dürümlenip ağzına sokulmuş,
al sana meme diye...hep aşağılanmış,hor görülmüş.hakir görülmüş...hayvana verilen değer kadar değer verilmemiş cemale...hep yanlış anlaşılmış.haksızlığa uğramış.sabretmiş.
birini sevmiş,masumane...halisane...yanmış yüreği.ama üvey annesi layık görmemiş sevmeyi ona..inadına sevmediği biriyle evlendirmiş.başından atmak için...
evlendiği kadında huysuz biriki sormayın...nankör,şükürden nasipsizmi nasipsiz.
bir ara düşündü cemal,benim alnımda bir yazı falanmı varki herkes bana çatıyor,hor
hakir görüyor...suçlu görüyor beni diye...
O anda bir araç sanki kasıtlı yapmış gibi cemalin yanına yanaşır gibi yapıp bastı aracın gazına.cemal baştan aşağı sırılsıklam oldu.adam pis pis sırıtıp kaçtı oradan....
Biran küfür edecek gibi oldu cemal.sonra vazgeçti.ya sabır dedi.alışmıştı çünki böyle durumlara.cebinde beşparada kalmamıştı.bir ticarethanede çalışıyordu ama yetmiyordu para.eşide müsrif,tutumsuz biriydi ya...
bunları düşünürken kalbi mahsunlaştı...üşümeye başladı.ilerde bir cami gördü.
bahçesine girdi.bu şekilde içeri giremem dedi.bahçenin kuytu bir yerine çöktü.
namaz kılan birinin secde etmesi gibi secdeye kapandı..başını kaldırdı tekrar kapandı...
öylece kaldı...iç muhasebesi yapıyordu.tefekküre daldı.hayatı bir şerit gibi gözlerinden kaydı gitti...gözyaşlarıyla birlikte...
birden böğründe bir acılık hissetti.
-hey....evlat..!
biri parmağıyla böğrüne dürtüyordu.
kaldırdı başını
-bittimi...
-afalladı cemal..
-ne bittimi?
-uyuklaman dedim...bittimi..?!
bu sözlerin sahibi eliyüzü düzgün ortaşta bir adamdı.cemal cevap verecekti ki,
adam sözünü kesti.
-hadi gel...azığıma arkadaşlık et.acıkmışsındır sende.
cemal midesinin kazındığını farketti. adamın önünde bir mendil üzerinde dört zeytin
birkaç dilim ekmek vardı.
-amca bunlarlamı doyuracağız karnımızı.?dört zeytin....iki dilim ekmek...
-sen gel bir yanıma.besmele çek.Alah bereketini verir.
-bu yağmurda ıslanmamış amaca.iyi saklamışsın.helal olsun.gerçi hiç üzerinde
ıslanmamış ya...hayret.!
-gel gel...otur yanıma.besmeleyle başla sen.
koynundan bir bardak çıkardı.üçte biri doluydu.cemale verdi.
-ne bu amca.?
-süüüt.
niye yarım.?
-dolusunu nasıl taşıyayım evlat.dökülür yahu...
gülümsediler ikiside...
-sana yok mu amca.bölüşelim istersen.
-acele etme dostum.
derken diğer koynundan başka bardak çıkardı.aynı dolulukta.
gözgöze gelip bastılar kahkahayı...
--iç bakalım cemal..nasılmış.
cemal içti..hiç böyle lezzetli süt tatmamıştım dedi içinden...annemin sütüde böylemiydi
acaba diye geçirdi içinden...
-aynen...
dedi. amca cemale...
-anlamadım.?
-konuşmada yemeğini ye.iki zeytin senin.iki dilimde ekmek...
Cemal vardır bir hikmeti dedi yemeye başladı...
-ne kadar çok yersen o kadar kazançlısın ona göre dedi amca...
-anlamadım..!? hem iki zeytin amcacığım.
-bak hala konuşuyor...sen ye...bu zeytinlerin çekirdekleri sana bir ömür yeter evlat.
bu sütü üzerine dök yemekten sonra...
cemal epey yediğini hissetti.doymuştu ki,
yine böğründe bir acılık hissetti. bir parmak dörtüp duruyordu böğrüne..
-hiiişşşt...lan,berduş...içip içip zıbaracak burayımı buldun.Allahtan korkmaz...
çarpılacaksın...çabuk kalk.ezan okunmadan defol git burdan...
-rüyami görmüşüm ben ...? Allah allah.sanki sahici gibiydi.
diye mırıldanırken,cami cemaatinden olduğu anlaşılan ihtiyar adam yine bağırdı.
-Al şu kadehlerinide...topla çöl çöpü,zeytin çekirdeklerini de temizle hemen...
ayyaş herif...ne günlere kaldık ya rabbi.kıyamet kopacak...
-zeytin çekirdekleri mi..? heyecanla şaşkınlıkla yere baktı...
-demek rüya değilmiş...Fesüphanallah...!
yerdeki çekirdekleri gördü.hemde belki elli tane.iki dilim ekmek olduğu gibi duruyordu.
amcanın zeytinlerinin ikiside duruyordu.dilim ekmekleride..
--ben yediğimden eminim.amca da yemiş,hatta sütünüde içmişti..onunki de duruyor.
benim önümde elliden fazla çekirdek var...
neden sonra amcanın sözleri aklına geldi.bunlar sana bir ömür yeter demişti.
üzerine bu bardaktaki sütü serp demişti.vardır bir hikmeti dedi ve bardaktaki
sütleri çekirdeklerin üzerine serpti.sanki duman üflemiş gibi çekirdeklerin üzerinde
bir hal meydana geldi..siyah çekirdekler sapsarı renge dönüştü...hayretle baktı.
inceledi.hayretler içinde kaldı.
-bunlar...altına oldu sanki...!Allah allah..şu yenmemiş dört zeytin de başka bir renk
aldı.!heyecandan aklını yitirecek oldu...toparlandı hemen sonra.hepsini cebine
doldurdu.kuyumcuya gidip göstereyim bir dedi.spnra vazgeçti.böyle gidersem çaldım sanır,hem kaale almaz beni.en iyisi yarın gidip göstereyim bir tanesini dedi.
eve gitti hiçbirşeyden bahsetmedi ailesine.sabahı zor etti.kılığı kıyafeti ehlikamil görünüşlü bir kuyumcuya girdi.bir çekirdeği uzattı.
-abi hayırlı işler.şey..şuna bir bakarmısın.babadan kalma bir hatıra.kıymeti nedir acaba.
kuyumcu aldı iyice inceledi...tarttı.
-Allah allah.boyuna büyüklüğüne göre otuz gram dan fazla gelmez bu.ama tam yetmiş
gram geldi..Hayret.hemde saf altın..ayarıda yüksek görünüyor.buna bir bakıp
incelemem lazım evlat.şimdi bir fiyat veremem....yarın gel oldumu...
-tamam amca.yarın gelirim....
yarını zor etti cemal.dükkana koştu hemen.içeri girer girmez kuyumcu güleryüzle karşıladı onu.
-evlat bu saf altınmış gerçektende.erittirdim.hiçbir katkı maddesi yok.böyle bir
altını ilk kez görüyorum.zeytin çekirdeği gibi.hayret.yoğunluğuda şaşırttı beni.
bu kadar küçüklükte ki şey nasıl olurda daha ağır gelir.eriyince baktık aynı kütlede.
hesap makinesinde hesap etti.cemale döndü,
-evlat...ikibin dörtyüz ediyor...satıyormusun..?
-satıyorum abi...tabi...
-kasadan para çıkardı kuyumcu.saydı cemale verdi.
-al,güle güle harca...
-sağol abi...
-cemal çıkarken bağırdı
-daha varmıydı sormayı unutttum.?
-bilmiyorum abi...bakayım bir sandığına babamın.bulursam getiririm sana.
cemal öyle mutluydu ki.bu Allahın bir lütfu bana dedi.bunca yıl sabrımın ve şükrüm-
ün karşılığı.çarşıdan doldurdu yiyecek içecek eve götürdü taksiyle.eşine hiç söylemedi.
nerden geldiğini.sadece patronunun maaaş haricinde para verdiğini.onunla aldığını söy-
ledi.o akşam bir bayram ettiler.yediler içtiler.yattılar.cemal uyuyamadı.düşündü durdu
bunca yıl sabrettim.Allaha tam teslim oldum.ona sığındım.bu nimetler i verdi...
acaba hatamı yapıyorum ben.karşılığını dünyada mı verdi rabbim acaba.ahrete azıksız-
mı gideceğim yoksa..her nimetin bir hesabı olduğuna göre.ben rabbime kırıldımda mı
böyle bir nimeti gönderdi bana ...dedi.sabaha kadar düşündü.ve bir karara vardı.
tüm altınları şehirdeki kuyumculara aralıklı olarak götürüp bozdurdu.paralarıda
fakir mahallelerindeki yoksulların kapılarına bıraktı görünmeden.hepsini dağıttı.
son parayıda dağıttığı gece bir rüya gördü...
kazandın...kazandın.....
-neyi kazandım.?
-kazandın....imtihanı kazandın...imtihanı kazandın...dağıtmasaydın...helak olmuştu
ahretin...ne mutlu sana...sağ tarafına bak cemal....
cemal sağına baktı.dünya gözüyle göremediği.anlatılamayacak kadar büyük nimetleri
güzellikleri,başka bir alemi gördü..
-bunlar nedir.?
-kazandığın budur işte cemal...bir gölgelenme vakti kadar durulan yerdeki nimetleri
almayarak,sonsuza kadar kalacağın yerdeki, senin olacak nimetlere kavuştun...
ne mutlu sana..senin nasibin o iki zeytindir dünya da..helalindir...o senindir...o senindir
o senindir....
birden sıçrayıp uyandı.rüyasındaki olayları tekrar aklından geçirdi.koştu dolaba
koyduğu zeytinler i aldı.baktı baktı...birşey anlamadı.yarın kuyumcuya göstereyim
bakalım dedi.yarın dabah ilk iş olarak ilk gittiği kuyumcuya girdi.
-abi sana bir şey göstereceğim...ben bilmiyorum ne olduğunu.nerden aldığımıda sorma.
kuyumcu aldı..inceledi.gözüne birşey takıp baktı.bir cihazın içine koydu tekrar baktı.
-evlat sen hazinemi buldun...?bunun değeri bu dükandaki altınlardan daha fazla...
eğer gerçekse..?gel benle..
-nereye amca.
-gel.ermeni bir kuyumcu var.çok zengindir.altın toptancısı bil sen.istanbulla çalışır.
zanaatkardır.altını,hertürlü taşı bi görmede anlar...
kuyumcunun arabasına bindiler.caddelerde bir süre dolandıktan sonra,küçük bir
kuyumcuya benzeyen bodrum a benzer bir dükkana girdiler.durumu anlattı gelen kuyumcu.elindekini verdi ona.ermeni inceledi.cihazlara tutttu.epey inceledi.
bu taşı ilk kez görüyorum.dünyada eşi varmı bilmem.zeytine benziyor.çok kıymetli bu.
cemale döndü,
-evlar satarmısın bunu.değerinde alırım.istanbuldaki akrabalarım havada kapalar valla.
-satarım amca dedi cemal.
birkaç gün sonra cemale yüklü bir para ödediler.kendi işyerini kurdu bu paranın bir kısmıyla.diğer zeytini daha sonra bozdurup hayır işlerinde kullandı...
Cemalin Allaha olan tam tevekkülü müydü,tam teslim oluşumuydu.sabrımıydı.gözü tok
oluşumuydu...yoksa çektiği eziyetlerin karşılığımıydı bu nimetler...
Allah bilir...
belkide bir an olsun isyan etmeyişinin karşılığıydı bunlar...
Nebi KILIÇKAYA
05/12/2009...sivas..
02:00...cumartesi...
Dostlarım. uzattım lüzmsuzca biliyorum.belki başınızı ağrıttım.okumakta zorlandınız.
ama kesemedim .ikiyede bölmek istemedim...saçmalamışssın diyeceksiniz..
belki...kabiliyetim bu kadar.anlayış gösterirsiniz dilerimki.bugün aklıma böyle bir hikaye geldi...
kalın sağlıcakla...
YORUMLAR
Sana kocaman alkış be ıssız(nebi).. Vallahi muhteşem bir hayal gücün var ev çok güzel kurguluyorsun. Ha bu arada da üzerine düşen vazifeyi çaktırmadan yerine getiriyorsun. Vermek istediğin mesajları çok güzel serpelemişin aralara. tevekkül etmek, aldığının hesabını verebilmek, yardım severlik ve hatta sabır edip hoş görülü olabilmek.. gerçi bunları yazmamalımıydım ki bilmem de bende yazı verdim işte.. Kalemine ve hayallerine bereket diliyorum...
ıssızgemi
biraz da yüzüm kızardı...
onurlandırdınız sayfamı inci hanım...
Allah da sizi onurlandırsın..
Sizin uzattım dediğiniz bu hikaye gerçek anlamda her birimizi sorgulamalara itmiş aslında. Okuyan her kişi oturup düşünmeli, benim dünyada payıma düşen nedir diye Belki de o payın ne olduğunu düşünüp bulursak, bu kadar aç ve fakir insan kalmaz belki de dünyada ne dersiniz?
Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize. Gerçekten güzel bir hikaye idi okuduğum.
NEBİ ABİCİĞİM,
TAM TADINDA BİTTİ.ELİNE GÖNLÜNE SAĞLIK.RABBİM BİZİ YOLUNDAN AYIRMASINI.KALPLERİMİ TAŞLAŞTIRMASIN.RABBİM HİDAYET VERİPTE HİDAYETİ ELİNDEN ALINAN KULLARDAN EYLEMESİN.BİZLERİ YOLUNDA SABREDEN VE ŞÜKREDEN KULLARDAN EYLESİN.RABBİM BİZLERE BU DÜNYADA VERDİĞİ MALIN MÜLKÜN VE EVLADLARIMIZI YİNE RABBİMİN YOLUNDA RABBİM İÇİN KULLANMAYI NASİP ETSİN.NİCE YAZILARINDA BULUŞMAK DİLEĞİYLE.KUCAK DOLUSU PAPATYALARIMI BIRAKIYORUM.SEVGİLER,SAYGILAR.