- 3111 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
UMUT HER ZAMAN VARDIR
Zaman zaman umutsuzluk mu çalıyor kapını? Zaman zaman bu iş bittimi diyorsun? Bakıyorsun, okuyorsun, düşünüyorsun, gitti mi bütün güzel şeyler diyorsun. Kapılar, pencereler, tüm çıkış yolları tıkandı mı?
Böyle bir şiirdi işte Cahit Sıtkı Tarancı’nın bizlere seslendiği:
Değil kardeşim dal yeşil değil, gök mavi değil,
Bilsen, ben hangi alemdeyim, sen hangi alemde.
Aklından geçer mi dersin aklımdan geçen şeyler
Sanmam. Yıldız ve rüzgâr payımız müsavi değil.
Sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde.
Vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler.
Bugün gittim birkaç gazete aldım. Adlarını hep duyduğum ama okumadığım… Birden zamanların gerisinde buldum kendimi. Mütareke yıllarında mı yoksa 31 Mart günlerinde mi? Tarih hep ileriye gider diye öğrettiler bize. İnsanoğlu dünleri geride bırakır, ileriye yürür. Bunca güzellikler böyle olmuş, böyle yazılmıştır, hep daha güzele,iyiye doğru…
Bir karanlıkta buldum kendimi! Kitaplar karıştırdım. Bir şiir buldum bir takvim yaprağında! Aydınlık bir Haziran günündeydim. Mayıslar, Haziranlar içimize dışımıza bir mutluluk getirir. Kıştan çıkılmıştır, ilkyazdan yaza doğru!... Ama o karanlık yüzlü gazeteler, hele yazarlar, yazar diye ortaya çıkanlar!... Hele bir zamanlar çok daha başka olanlar, daha başka düşünenler. Beğendiklerimiz, umduklarımız!... Hepsi gitmiş bir sihirbaz değneğiyle başkalaşmış!...
Evet, şairin dediği gibi:” Vazgeç kardeşim ayrıdır bindiğimiz gemiler.” Ama kim farkında, kim görüyor, anlıyor, kim bu gidişin sonunda karanlık bir uçurum olduğunu, kendini bile aldattığını? Umutsuzluk sarmış, bir okyanus dalgası, bir hortum gibi!...
Cahit Sıtkı Tarancı neden böylesine kara düşlerin içindeymiş bilemiyorum. Yaşamın güzelliğini savunan kişi, bu anda ”Ayrıdır bindiğimiz gemiler” diyebilmiş!...Hangi gemi o? Niye onunki ayrı, benimki ayrı?Bir toplum neden bilinçle aynı yöne yürümesin? Doğayı , insanı, aşkı, sevgiyi, huzuru aramak herkesin görevi!.. Görevi de değil, öz be öz hakkı değil mi?
Bu şiiri okuduğumda da şaşırdım! Şairin neden bu umutsuzluk denizinde boğulmak istediğini anlayamadım. Sonra başka bir kitap aldım raftan, sayfalarını çevirirken bir şiir çıktı önüme.
Bu şiiri adı ”Cahit “ olan bir şair yazmıştı. Cahit Irgat!..Hem aktör hem de şair, devrimlere, uyanışlara, daha güzel bir toplumu yaratmaya inanan bir güzel insan…
Unutulmaz bir yanıttı, mutluluğa, güvene, dostluğa bir çağrı:
İnan kardeşim inan,
Gök mavidir dal yeşil.
Nefesin nefesimde,
Gökyüzünü yıldız yıldız,
Dilim dilim bölüşürüz yeryüzünü.
Payına düşen dertler
Payıma düşer.
Sen benim günümdesin
Ben senin gecende.
Bir ucu sende denizin,
Bir ucu bende.
İnan kardeşim inan,
Aynı suda yüzer bindiğimiz gemiler.
Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz… Derken Ağustos, Eylül… Zamana kimse dur diyemez. Hiçbir güç insan aklının, inancının, sevgisinin önünü kesemez. Ot olmamak, bir sürünün parçası sayılmamak elimizdedir. Benim ,senin ,onun!...