- 611 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ESKİ ÖĞRETMENLERİMİZİ NEDEN ÖZLÜYORUZ
ESKİ ÖĞRETMENLERİMİZİ NEDEN ÖZLÜYORUZ
İlk Öğretmenimiz Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk “ Dünyanın her yanında Öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve saygıdeğer kişileridir” demiştir.
Eski öğretmenlerimizi neden özlüyoruz?
Bu sorumun cevabını hepiniz biliyorsunuz, hatta şu an içinizden bir of çekip; “ Hey gidi o güzel günler” dediğinizi duyar gibiyim. Belki yeni kuşak öğretmenlerimiz bana gücenecekler ama hiç gücenmesinler sakın, yeni kuşak öğretmenlerimizi bu konuda çok iyi anlıyorum, onlarda haklı. Çünkü eski öğretmenlerimizi özlememizin nedeni yine bizleriz, biz velileriz.
Bundan 10 yıl önce bir İlköğretim Okulunda iki yıl üst üste Okul Aile Birliği Başkanlığı yaptım. O yıllarda Öğretmen-Öğrenci-Veli üçgeni içinde bulundum. Bence öğrencinin başarısı işte bu üçgendir diyorum. Bu üçgenden birisi olmaz ise o öğrenci başarılı olamaz. İşte o yıllarda ve yaşamım boyunca eğitim ve öğretimde gözlemlediğim şu oldu. Velilerimiz okul idaresi ve öğretmenlerin her yaptığı çalışmalarda anlasın veya anlamasın müdahale edip, öğrenciye fiske dahi vurdurmuyorlar. Herkesin çocuğu kendine göre elbette değerli ama bence yeri geldiğinde bir öğrenci disiplin ve kuralları da öğrenmeli. Yeni kuşak öğretmenler ne yapsınlar. Öğrenciye “Şuradan kalk şuraya otur” dese ertesi gün veli hemen şikâyet için okula gelir. O zaman o öğrencide kendine güven duygusu gelişir mi soruyorum? Biliyor ki en ufak sorun karşısın da veli çözümleyecek. İşte o zamanda o öğrencide ne kişilik kalır nede kendine güven ve cesaret duygusu gelişir. Oysa kendi sorununu kendisi çözmeli ki yaşam boyunca ileride karşılaşacağı sorunların üstesinden kendisi gelmeyi de öğrensin diye düşünüyorum.
İşte eğer veli en ufak sorunda öğretmenle yüzleşip anladığı veya anlamadığı her konuda öğretmenin işine karışırsa yeni kuşak öğretmenler ne yapsın. Sonrada durmadan eski Öğretmenlerimizi özlüyoruz diyoruz.
Bundan 30–40 yıl hatta daha da eskiden eğitim öğretim daha iyiydi. Bir veli öğrenciyi okula getirdiğinde Öğretmene” Eti sana kemiği bana” diyerek Öğretmene güvenip çocuğunu teslim ediyordu. Öğretmende yeri geldiğinde bir tokat atıyordu belki ama işte o zaman o öğrenci o hatayı tekrarlamıyordu. İşte o zaman öğrenci bir daha hata yapmamaya özen gösteriyordu. Korku ve disiplin elbette yeri geldiğinde olmalı. Bir çocuk el bebek gül bebek yetişirse işte görüyoruz ne saygı kaldı nede büyüğe hürmet. Elbette dayaktan yana değilim ama çevremde benim yanımda eski kuşak olup çok iyi yerlere gelen birileri Öğretmenlerini gördükleri zaman”
İyi ki yıllar önce o tokatı atmışsın, yoksa bu saygın görevde olamazdım, ellerine sağlık öğretmenim” dediklerini çok duydum.
Evlatlarımızın okumaları, iyi yerlere gelmeleri için bence onların arkasında gölge olmayı bırakıp, kendi sorunlarını kendilerinin çözmelerini beklemeliyiz. Onları uzaktan takip edelim, ancak eğer çözmeyi başaramazlarsa işte o zaman destek olmalıyız diye düşünüyorum. İnanın o zaman eski öğretmenlerimizi özletmeyecek bir eğitim öğretime kavuşuruz. Hepimiz veli olarak elbette çocuğumuzla, okulu ile ilgilenelim, sevgi ve şefkatimi gösterelim ama öğretmenlerimize çocuğumuzu güvenle teslim edip, çocuğumuzun en ufak sorununda öğretmenin karşısına gidip bıktırmayalım. Öğretmenlerimize güvenelim ki çocuklarımıza da güven duygusu aşılayalım diyorum. Unutmayalım ki bir yaşam boyu çocuklarımızın gölgesi olamayacağız. Bırakınız çocuklarımız zaman zamanda zorluklarla mücadele etsinler ki, bir ömür boyu ayaklar üzerinde kalmayı öğrensinler diye düşünüyorum. Takdir sizlerindir.
ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE BÜTÜN ÖĞRETMENLERİMİZİN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ SEVGİ VE SAYGILARIMLA KUTLUYORUM.
“ ÖĞRETMEN” ADLI ŞİİRİM ÖĞRETMENLERİMİZE ARMAĞANIM OLSUN.
ÖĞRETMEN
Engel tanımadan göreve koşan,
Dereler içinde seldir Öğretmen
İlim irfan ile bilgece coşan,
Öğrenciye kanat, koldur Öğretmen.
Büyük önder Ata’m ilk öğretmendi,
Türk Ulusu ondan çok şey öğrendi,
Sınıfta andımız her gün söylendi.
Öğrenciye ışık yoldur Öğretmen.
Ağlayanla ağlar dert ortağıdır,
Gülen yüzler için, can otağıdır,
Okul ortamında gönül bağıdır,
Barış sahnesinde güldür Öğretmen.
Atamın izidir yolunuz, diyen;
Kitaplar içinde kalınız, diyen;
Hayırlı evlatlar olunuz, diyen;
Cennet çiçeğinde baldır Öğretmen.
Emeğin hakkını nasıl öderiz?
Bir yaşam boyunca minnet ederiz,
Öğretmen sevgisi çok farklı deriz.
Saygıyla öpülen eldir Öğretmen.
Ana baba gibi davranır candan
Sevgisi akıyor damardan kandan
Paylaşır bilgiyi özü derinden.
Öz Türkçe içinde dildir Öğretmen.
Canları öğretmen sevdası almış,
Muhteşem dostluğun en hası olmuş,
Kutlu bir mesleğin özünde kalmış,
Başların tacında yeldir Öğretmen.
SABİHA SERİN
YORUMLAR
Değerli öğretmenim
1956'lı yıllarda eğitmeninin falakasına yatmış, buna rağmen o hazzı bir daha tadamamış bir adam sıfatımla;
Makalenizdeki derin ve nazik gerçekleri zevkle okudum..
Gördüm ki sizin hasletleriniz ile benim hasletlerim aynı..
Sizin tahammül, düşünce ve saygı içinde öğretmeninize bakışınız ile benim aynı hâlleri münasib buluşum aynı..
Aynı yer, zaman ve mekândayız Hocam..
Saygılarımla selam ve dualarımı gönderiyorum
Sabiha hanım yazınızın taktiri bize bizde kendi adıma konuşayım bende imzamı atarım yazının bütününe.men yaklaşık kırk küsür sene evvel ilk okuldayken sevgili öğretmenmim Recep Şahin bana bir tokat vurmuştu dersi dinlemeyip yağan karı seyrettiğim için son dersti o kadar ağlamışımki eve gittiğimde gözlerim hala kırmızıydı Rahmetli anam dediki ne oldun uşuğum ne bu gözlerin bende anama öğretmenin bana vurduğu dokatı anlattım dediki anam o adam orda kırtlak patlatırken sen karları seyredersen oacağı buydu az bile vurdu dedi ve evde bir güzelde o dövdü
Bizler okul harici günlerde öğretmenlerimize görünmezdik bize kızarlardı ya ders çalışacaktık yada evde anaya babaya yardım edecektikşimdiki gençlik le şimdiki öğretmenler aynı kahfeyi paylaşmaktan zevk alıyorlar.
Hiç unutmam bir sabah okula giderken arkamdan hızlı adımlarla başka bir sınıfın öğretmenini gördüm oda biraz geç kalmış gibi acele ediyordu birde kahfaltı edememiş elinde bir parça ekmek hem yemeye çalışıyor hemde bana çabuk çabuk diyor elinde somun ekmeğini görünce canımı n çektiğini anlamış olacakki bir parça kırarak bana uzattı.
Bizim zamanlarımızda öğretmen öğrenci veli ilişkileri tamamen ayrıydı hocalarımız daha olgun daha yetişmişti.
Akşam televizyonda T.B.M.M meclis çalışmalarını dinlerken bir millet vekilinin öğretmenler ve öğretmen atamaları hakkında içler acısı bir tesbitte bulundu dediki yeni okuldan mezun olmuş bir öğretmeni Anadolunun bir yerine gönderiyorlar beşaltı ay öğretmen oluyor onu ordan alıyorlar başka bir okula vekaleten müdür yapıyorlar bir sene dolmadan bir bakmışsın başka bir ilçeye milli eğitim müdürü olmuş bu yanlış bir uygulama bence Milli eğitim müdürü demek o ilçedeki veya ildeki öğretmenlerin abisi o öğretmenlerin hocası olması lazım gerekmezmi siyası oyunlar içerisinde bilgili veya bilgisiz branşı ne olursa olsun öğretmenmi öğretmen yolla gitsin
Yeni öğretmenlerimizin çoğu öğretmen,veli öğrenci üçkeninin ne olduğunu bilmiyor bile.
Çoğu öğretmenlerimiz ayın sonu nasıl gelecek diye düşünmekten öğrenciye yeterince ilgi gösteremiyor bile
Bazı öğretmenler haşarı çocuklarla biraz uğraşıp yorulunca aman bana ne uğraşamam diyor
....................
Bence işin en önemlisi 80 kişilik sınıfta öğretmen ne yapsın
.....Ablam yazıda güzeldi şiirde eline sağlık Allah uzun ömürler versin....
Sabiha Hanım; eğitim konusunda yazdıklarına katılıyorum. Ben de günümüz eğitiminde çocuklarımıza özgüvenlerini kazandıramadığımızdan yakınmaktayım. Çocuklarımızda eksik olan tek şey özgüven duygusu. Bir türlü kazandıramıyoruz öz güvenlerini. Ne okulda ne de evde.
Bu günkü imkânlarla özgüvenlerini kazanan çocuklarımız hedeften hedefe koşmaktalar. Ama sayıları çok az.
Şiirin de çok güzel. Öğretmenlerimize yakışır bir şiir.
Sizleri kutlamadan önce öğretmenlerimizin günlerini kutluyorum.
SAYGILARIMLA.