Kızsal muhabbetler(35)(n)......
Bırakılan yere dönmek zordur, aynı bulunmaz bırakılan ama dönmek zorundayız.Aynı olmasa da herşey, biz dönelim.
Devrim Şebnem’i beklerken, annesi açmıştı kapıyı.
Neden sonra Şebnemin annesi son verdi suskunluğa.
-İçeri geç.Konuşalım.
Duygular ses tonuna bulaşıyor ,evet kesinlikle oluyor bu, zira Şebnemin annesinin sesinde hoşa gitmeyen bir cızırtı var sanki.Devrim kararsız kaldı ancak bazı cümleler emir olmasalar da emir görevi görürler ,Şebnemin annesinin cümlesi de emir yüklü.
Devrim içeri girdi ,salona geçtiler ,ne güzel kutu gibi bir çatı katı diye içinden geçirdi başka şeyler de geçti içinden ama..........
-Direk gireyim konuya.İkimiz de birbirimizi tanıyoruz.Kızımla beraberliğinizi onaylamıyorum.
-Neden onaylamıyosunuz öğrenebilir miyim?
-Sebebleri gayet iyi biliyosun.Kızım üniversite okuyo ,seneye mezun olucak,ya sen?Küçümsediğimden değil elbet ama ne verebilirsin Şebneme?
Buraya kadar olan kısım Devrime türk sinemalarını hatırlattı.Senaryoya istinaden şimdi kendisi büyük bir hüsranla durumu kabul edip ,Şebnemi bırakacağına söz vermesi gerekir(di).
-Kızınıza ne vermemi isterdiniz?
Şebnemin annesi şaşkın.Bu cevabı beklemiyordu.
Devrim fikirsel saldırısına devam etti:
-Söyleyin lütfen.Para mı?
-Sevgi mi?
-Bitmez tükenmez bir aşk mı?
-Sadakat mi?
-Eğitimini istediği kadar devam ettirmesi için olanak mı?
-Araba mı?
-Çok güzel bir ev mi?
Sustunuz.Ben söyleyeyim hepsi diyeceksiniz.Ve ben bunların hepsini sunacağım Şebneme.
-Neyle?Ne iş yaptığın aldığın maaş ,kariyerin ortada.Üstüne üstlük Kürtsün.
-Bakın lütfen maaşımı bildiğinizi sanmıyorum,kariyerim adı üstünde (im)benim yani.Benden başkasının sorunu değil.Kürt olma mevzuna gelince siz de olabilirdiniz.Bazı şeyler seçilmiyor kaldı ki ait olduğu kimlikten utananlar soysuzdur,soysuz değilim utanmam.(Konuşmanın tamamını yazmayı isterdim (Belki de yeterince istememişimdir) ama yer vermeyeceğim.)
On dakika sonra;
Şebnemin annesi sinirden ölmek üzere.
-Ukalalığa bak.Laflara bak.Ne olursa olsun herşeye rağmen hatta bana rağmen vazgeçmeyecekmiş.Kürt işte.Taktığına takar.Yok böyle olmayacak bu bişeyler yapalıyım.Biricik kızım bu eşkiyaya mı kalacak?
Evet bu cümlelerdi tamıtamına kurulanlar.Peki ağızdan çıkanlarla ,kalbin derinliklerindekiler örtüşüyor muydu?
HAYIR.
Şebnemin annesi içten içe Devrimin kararlılığını,kendini savunuşunu,kızına olan aşkının seviyesini çok beğenmişti.Ama nasıl ki insan işine gelmeyeni örtbas ediyorsa kendisi de içinin derinliklerinden gelen duyguları yalanlamıştı.
Kızının odasına geçti cep telefonu (eskiden kullanmadığı Devrimle hayatına giren alet)masasının üzerindeydi.Tam çıkacakken telefonun ışığı yandı az sonra söndü.
1 mesaj alındı
Şebnemin annesi okur mu bu mesajı?Açar mı?Mütereddid (bu kelimeyi ne çok seviyorum)bir şekilde durmakta.Az sonra karar verdi.Açıcak mesajı Devrimdense...
Annenle konuştum.
-Epitopu bu mu yani?Mesajı da açtım ne diyicem ben şimdi kızıma.Neyse sileyim mesajı.
Not: Çay kalmamış.Çay olmadan yazı yazılır mı?Bilge Karasu mu demişti hani reçelsiz ve kedisiz asla diye?Bilmem,belki o dememiştir.(Bilge Karasuyu da kadın sanıyodum eskiden)Neyse çaysız ve müziksiz asla diyorum ben de.
Sen bu satırları okuyan kişi!(Ey bu satırları okuyan kişi mi demeliydim)
Okurken çay iç yerime emi?Hem zaten grip olmuşum.Domuz gribi değil.Normal bildiğimiz, tanıdık grip işte.
Sahi kelimelerle grip bulaşsaydı gene de okur muydun bu satırları?