- 3334 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Ergenekon Destani ve Ergenekon Davasi
Ergenekon nedir?
Göktürkler’in türeyişini anlatan bir Türk destanıdır.
Genel olarak, düşman tarafından hile ile yenilgiye uğratılan Türklerin, Ergenekon Ovası’nda yeniden türeyip tekrar eski yurtlarına dönerek düşmanlarıyla çarpışmalarını anlatır..
İşte efsanenin sadeleşmiş özet hali.
Türk illerinde Türk’e boyun eğmeyen bir yer yoktu. Bu durum yabancı kavimleri kıskandırıyordu. Yabancı kavimler birleştiler, Türkler’in üzerine yürüdüler. Bunun üzerine Türkler çadırlarını, sürülerini bir araya topladılar ; çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince çatışma da başladı. On gün savaştılar. Sonuçta Türkler üstün geldi.
Bu yenilgileri üzerine düşman kavimlerin hanları, beyleri av yerinde toplanıp konuştular. Dediler ki: “Türklere hile yapmazsak halimiz yaman olur”.
Tan ağaranda, baskına uğramış gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar. Türkler, “Bunların gücü tükendi, kaçıyorlar” deyip artlarına düştüler. Düşman, Türkler’i görünce birden döndü. Vuruşma başladı. Türkler yenildi. Düşman, Türkleri öldüre öldüre çadırlarına geldi. Çadırlarını, mallarını öyle bir yağmaladılar ki tek kara kıl çadır bile kalmadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler, küçükleri tutsak ettiler.
O çağda Türkler’in başında İl Kağan vardı. İl Kagan’ın da birçok oğlu vardı. Ancak, bu savaşta biri dışında tüm çocukları öldü. Kayı adlı hayatta kalan tek oğlunu o yıl evlendirmişti. İl Kagan’ın bir de Dokuz Oğuz adlı bir yeğeni vardı ; o da sağ kalmıştı. Kayı ile Dokuz Oğuz tutsak olmuşlardı. On gün sonra ikisi de ailelerini aldılar, atlarına atlayarak kaçtılar. Türk yurduna döndüler. Burada düşmandan kaçıp gelen develer, atlar, öküzler, koyunlar buldular. Oturup düşündüler: “Dört bi yan düşman dolu. Dağların içinde kuş uçmaz kervan geçmez bir yer bulup yurt tutalım, oturalım” diyerek sürülerini alıp dağa doğru göç ettiler.
Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol da öylesine sarp bir yoldu ki deve olsun, at olsun güçlükle yürürdü ; ayağını yanlış yere bassa, yuvarlanıp paramparça olurdu.
Türkler’in vardıkları ülkede akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, yemişler, avlar vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu Allah’a şükrettiler. Kışın hayvanlarının etini yediler, yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye “ERGENEKON” dediler.
Zaman geçti, Kayı ile Dokuz Oğuz’un birçok çocukları oldu. Kayı’nın çok, Dokuz Oğuz’un daha az çocuğu oldu. Kayı’dan olma çocuklara Kayat dediler. Dokuz’dan olma çocukların bir bölümüne Dokuzla dediler, bir bölümüne de Yıllar yılı. Bu iki yiğidin çocukları ERGENEKON da kaldılar… çoğaldılar, çoğaldılar.
Dört yüz yıl sonra kendileri ve süruleri o denli coğaldı ki Ergenekon’a sığamaz oldular. Çare bulmak için kurultay topladılar. Dediler ki: “Atalarımızdan işittik ; Ergenekon dışında geniş ülkeler, güzel yurtlar varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş. Dağların arasını araştırıp yol bulalım. Göçüp Ergenekon’dan çıkalım. Ergenekon dışında kim bize dost olursa biz de onunla dost olalım, kim bize düşman olursa biz de onunla düşman olalım.”
Türkler, kurultayın bu kararı üzerine, Ergenekon’dan çıkmak için yol aradılar, bulamadılar. O zaman bir demirci dedi ki: “Bu dağda bir demir madeni var. Yalın kat demire benzer. Demirini eritsek, belki dağ bize geçit verir.” Gidip demir madenini gördüler. Dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Dağın altını, üstünü, yanını, yönünü odun-kömürle doldurdular. Yetmiş deriden yetmiş büyük körük yapıp, yetmis yere koydular. Odun kömürü ateşleyip körüklediler. Allah’ın yardımıyla demir dağ kızdı, eridi, akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak denli yol açıldı.
Sonra gök yeleli bir Bozkurt çıktı ortaya ; nereden geldiği bilinmeyen. Bozkurt geldi, Türk’ün önünde dikildi, durdu. Herkes anladı ki yolu o gösterecek. Bozkurt yürüdü, ardından da Türk milleti. Ve Türkler, Bozkurt’un ardından, o kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününde “ERGENEKON” dan çıktılar.
Türkler o günü, o saati iyi bellediler. Bu kutsal gün, Türklerin bayramı oldu. Her yıl o gün büyük törenler yapılır. Bir parça demir ateşte kızdırılır. Bu demiri önce Türk kağanı kışkacla tutup örse koyar, çekiçle döver. Sonra öteki Türk beyleri de aynı işi yaparak bayramı kutlarlar.
ERGENEKON’dan çıktıklarında Türklerin kağanı, Kayı Han soyundan gelen Börtecine bozkurt idi. Börtecine bütün illere elçiler gönderdi ; Türkler’in Ergenekon’dan çıktıklarını bildirdi. Ta ki, eskisi gibi, bütün iller Türkler’in buyruğu altına girdi…
Ve simdik hala davasi süren Ergenekom Davasini piraz bakalim nasil ve nezaman basiladi.
Iddia .Silahlı terör örgütü kurmak
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya teşebbüs
Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbeleri planlamak
Cumhuriyet gazetesi’ne patlayıcı madde atma suçuna azmettirmek
Danıştay 2. dairesine düzenlenen saldırıyı azmettirmek
Ergenekon davası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilmesi Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından kararlaştırılan 2007/1536 Soruşturma 2008/968 Esas ve 2008/623 İddianame numaralı dosya 25 Temmuz 2008’de kabul edilmiş ve davanın ilk duruşması 20 Ekim 2008 tarihinde Silivri Cezaevi içindeki adliyede yapılmıştır.
Ergenekon davasınının ilk duruşması 20 Ekim 2008’de Avrupa’nın en büyük cezaevi olan Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki adliyede görülmek üzere başlandı ancak yapılacak olan ilk duruşma gerekli tedbirler Adalet Bakanlığı ve ilgili Mahkeme tarafından sağlanamadığı için, tutuksuz sanıkların ayrı yargılanması ara kararı verilerek erteledi. (Mahkeme salonunda kimlik tespiti yapılamadığı için duruşma olarak kayda geçilmemesine ve yok sayılmasına ilşkin talep bir sonraki oturumda sanık avukatları tarafından heyete iletilmiştir.) Soruşturmayı yürüten üç Cumhuriyet savcısından Mehmet Ali Pekgüzel ile Nihat Taşkın mahkeme savcısı olarak yargılama boyunca duruşmalara katılacak. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin bakacağı davanın mahkeme heyeti başkan Köksal Şengün ile üyeler Kemal Can ve Hasan Hüseyin Özese’de oluşuyor.[1] Ayrıca duruşmalarda, ilk olarak Hrant Dink suikastı davasında kullanılan görüntülü ve sesli kayıt sistemi kullanılıyor.[2] [3]
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 10 Temmuz 2008 gün ve 1536/2007 numaralı soruşturma evrakı üzerinden 623/2008 sayılı; 47’si tutuklu 86 şüpheli hakkında hazırlanan 441 klasör, 2455 sayfadan ve oluşan Ergenekon iddianamesi ile ilgili incelemesini 25 Temmuz 2008 Cuma günü tamamlayarak iddianamenin kabulüne karar verdi. Mahkeme ayrıca dava ile ilgili tutuklananların farklı infaz ve tutukevlerinde bulunmalarını dikkate alarak, bütün tutuklu sanıkların Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ne nakledilmesine karar verdi. İddianamede, Danıştay saldırısında öldürülen hakim Mustafa Yücel Özbilgin maktül, yaralanan Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu mağdur olarak geçiyor.
Ergenekon davasında 2. iddianame 10 Mart 2009 salı günü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. 19’u tutuklu 37’si tutuksuz toplam 56 şüpheli hakkında iddiaların yer aldığı İddianame 1909 sayfa olarak hazırlandı.[4] 2. iddianame 25 Mart 2009 Çarşamba günü kabul edildi. Davanın ilk duruşması 20 Temmuz 2009 da yapılacak.[5]
48’i tutuklu, 29 tutuksuz 77 şüpheli hakkında daha sonraki bir tarihte 3. iddianame hazırlanacak
Ve simdik Saniklar.
Sanıklar ve hakkında talep edilen cezalar
Hakkında iddianame düzenlenmiş 142 şüphelinin 60’a yakını davada tutuklu yargılanıyor. Sanıklar arasında dil eğitimi için İngiltere’de bulunan Turhan Çömez de bulunuyor. İddianamede Çömez, yakalamalı şüpheli olarak geçiyor. Anayasa Mahkemesi başkanı Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt ise silahlı terör örgütüne bilerek isteyerek yardım etmekten yargılanacak. Paksüt çifti 13 Mayıs 2008 tarihinde kendilerini takip eden bir araçtan şüphelenip ve araçtaki görevlilerle tartışmışlar.[7] Aracın emniyete ait dinleme aracı ve içindekilerin de polis olduğunu savunan Osman ve Ferda Paksüt, izinsiz olarak dinlendikleri iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardı. Bu olaydan üç ay sonra savcı Zekeriya Öz, Ferda Paksüt’ü Ergenekon soruşturması kapsamında ifade vermek üzere savcılığa çağırdı. Zanlı olarak ifade verdiği öğrenilen [8] [9] Paksüt’ün araçlarının takip edildiği iddiasıyla yaptığı suç duyurusuyla ilgili soruşturmada ise Ferda Paksüt hakkında Ergenekon soruşturması kapsamında İstanbul mahkemelerince verilmiş yasal dinleme kararı bulunduğunu belirlendi. Ferda Paksüt’ün soruşturmanın firari şüphelilerinden olan Turhan Çömez ile aralarında geçen telefon görüşmeleri nedeniyle ifade verdiği biliniyor. [10] Soruşturmanın kilit ismi Tuncay Güney’in ise her iki iddianamede de sanık ya da tanık olarak geçmiyor.
Saniklarin isimleri,
Veli kücük
Sevgi Erenerol
Kemal Alemdaroglu
Dogu Perincek
Ilhan Selcuk
Fikri Karadag
Sener Eruygur
Hursit Tolon
bunlarda benim eklediklereim:
Sanatcilarin bazilari
Parti Baskanlari
Bürokratlar
eski Genarallar
eski ve yeni Komutanlar
bu davayi savunan Tv.Kanallar
M.I.T icinde gizli Sahislar
DHKP-C
MLKP
THKP
Pkk
Bazi Üniversite Rektörleri ve Üniversite okullari
Prof..Doktorlar
Yarginin icinde ve disinda
Dis ve Ic Gücler
Masonlar ve Mason Localari
Kommunist Kurum ve Vakiflar
Holding sahipleri ve Firma Sahibleri,
Ve daha ismi Listede olmayan bir gac tane insan var bunlarda daha ortaya cikmadi ve bu ülkede söz sahibi olan kisiler varki onlarda daha sanik sandalyasina oturacaklar birgün, bir iplik sökügü gibi geliyor ve gelecekte sakin kimse demesin bunlar uydurmaca, cumhurriyet kuruldu kurulali daha kimse kalkip da bu insanlara hesap sormadi hep para kaynagi verildi ve bu paralari ne yaptilar ve ne icin harcadilar ve nerden geldi kime gitti daha kimse sormadi.Adamlar istedikleri gibi ülke icinde ve ülke disinda faliyet yaptilar ve bu yolda bizim insanimizi veya genclerimizi kullandilar genellikle okuldaki genclerimizi bu ugurda eyittiler ve kullamdilar, genclerimizin aklina hep sapik ideolijileri soktular ,iste bunun yüzünden size cagrim aman cocuklarinizi veya kardeslerinizi bu sapik evrim ve ideolijilere karsi cok iyi uyarmaniz lazim yoksa hepsi harap olacaklar ve bir ideolejiler ülkesine dogru sürükleniriz bundan emin olunuz, biliyoruzki ülkede bir karisiklik olsa hep gördükki bunun arkasinda bir örgüt oldugunu tabiki nasil bir örgüt bu ülkeyi bölmeye ve barcalamaya calisan örgütler ,sözde hep vatan diye baslarlar ama gizli amaclarini hep saman altindan yürütürler kimsenin haberi olmadan ,devleti soydular ülkeyi birbirine düsürdüler ve dini ,kültürel veya irg catismanin icine sürüklediler halki bunuda hep vatan icin yaptik derler, tabiki bu arada da asil amellerine ulasmis oldular cünkü burda amac ülkeye yardim degil sadece ülkeyi bir ic savasa sokmak ve bu ugurda her türlü oyunu oynarlar,kimin icin yaparlar bu tam belli olmasda bir sey belliki bunu yapanci sayilan insanlara yardimci olmak niyetiyle bir baska degisle müslüman olmanyan sahislar icin yaptilar tabiki bu adamlarin dis devletlerden emir veya güc aldiklara ap acik ortada yoksa bir insan durduk yere cahillik yapmaz ve bu savas hep vardi aslinda osmanlidada vardi osmaniya karsi icten yikma operasyonu hazirladilar bu gücler ve basarili oldular sonucunda osmanli yikildi ve daha eski türk imparatorluklarida bu sekil yikdilar ve daha geriye gidersek aslinda ilk insandan beri var bu savas yani bir baska degisle dogruya karsi yanlis olanin savasi bu, bu savas bazen kücükde ola biliyor ama bazende dünya capinda bir savasda ola biliyor .Bu yolda amac sadece kendi ideolijilerini kurmak ve kabul ettirmek.Bu ideolijiler nelerdir belli zaten islamla yakindan uzakda ilgisi olmayan ideolijiler bunlar,adamlar hic acimadan insan öldüre biliyorlar .Birde biliyoruz ki Ordunun icindede var bu örgütler,yani isin acikcasi heryerde bu adamlar ama yavas yavas ortaya cikiyor aslinda daha önceden yapilmasi lazimdi ,bu Oparasyonda aslinda birazda gizlilik olmasi daha iyi olurdu ama olsun adamalar neye ugradiklarini sasirdilar ani baskinlar cökertdi bu örgütü nerden vurulduklarini anlayamadilar baska zamanda bu isimler yayinlayacagim insallah,ve senerldir bitmedi bu kavga ne Pkk bitti ne örgütler yani yan örgütler diyelim ,ama bu örgütü destekleyenler belli bu insalar icimizde türediler senelerdir ,Medyada,Filmlerde,köse yazarlari,Kitap yazarlar,Sanatcilar ve Politikacilar veya karanlik sayilan kisiler,ve Kurumlar yani bir Kurum altindan Örgütlesen sahislar ve Parti Baskanlari ve o Partiye üye olanlar bu davanin icinde olanlar tabiki Avrupaninda destekledigi ve Parasal yardim yapdigi ortaya cikiyor sadece Avrupa kalsa Amerikasi ve Orta doguda birlesen Örgütler,aslinda sanik sandalyasinda olmasi gereken sahislar eksik, bunlara bazi avukatlar ve yarginin icinde olanlarida saya biliriz ama daha kara listeye alinmadi ama alinacak insallah,bu savasin ve bu örgütlenmelerin sonu gelmesi lazim yoksa bu ülkede ne huzur nede iyi bir yasam olur ,herseyin hayirlisi diyerek baska konularida insasllah baska bir zaman konusuruz insallah..
Saygilarimla selamlar
Zül-Karneyn Osmanli
YORUMLAR
ergonekon destanı bir zaferin destanıdır ergenekon davası ise utancın aynasıdır ikisini aynı başlık altında toplamak pek hoş değil açıkcası. bahsettiniz olaylar örgütler türkiye üzerinde söz sahibi olan emperyalist güçlerin bir oyunur fakat sapla samanı karıstırmamak lazım. tek yönlü bir türkiye demek mantıksız olur çünkü biz karma bir milletiz halk içinde örgütlenmeler olacaktır bunun önüne geçemeyiz. iyisi ile kötüsünü ayırıp ona göre davranmaktır bize düşen. ergenekon davaları ise en başta suçluları tespit ederken artık çığırından çıkıp menfaate göre adam alıkoyma şekline bürünmüştür. ve tek amacı gündemi sürekli meşgul tutarak birliği bozmaktır türkiye de bazı önemli davalar kolaylıkla el altından yürütülürken ergenekon davalarının medyaya bu kadar çok yansıtılmasıda bunun bir göstergesidir saygılarımla...
seyda19 tarafından 11/23/2009 3:03:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kıymetli Kardeşim,
"Ergenekon Destanı" gibi bir mevzuyu ele almanızdan ve
kullandığınız resimden dolayı Sizi tebrik ederim. Yazıyı okuyunca
ve resmi görünce çok hislendim.
Bu ismin, "Terör Teşkilatı" kelimeleri de ilave edilerek siyasete
sokulmasını doğru bulmuyorum. O, Büyük Bir Milletin Destanı'dır;
terörle, şiddetle ne alakası olabilir?
Ergenekon Destanı ile terör örgütü suçlamasıyla yargılanan Ergenekon farklıdır. Bu örgütün savunulacak tarafı yoktur. Bu örgüt, bir şer odağı, devasa bir ahtapottur. Başında Yahudi köleleri olan Mason Locaları vardır. Üyeleri arasında askerden siyasetçiye, gazeteciden öğretim üyesine, uyuşturucu kaçakçılarından mafyaya her kesimden insan mevcuttur. Ergenekon'un Ermeni Hırant Dink'i Milliyetçi şahıslara öldürtmesi boşuna değildir. Amaçları ülkede dinler arası, ırklar arası çatışmalar çıkararak darbeye zemin hazırlamaktır.Ülkücü Mehmet Gül ile Maocu Doğu Perinçek'in castro ile beraber kadeh kaldırmaları, Ergenekon'un kimleri, hangi amaçlar için kullandığını ortaya koymaktadır. Asıl şer odağı Mason Localarıdır. Ergenekon bu Locaların maşasıdır. Benim Ergenekon'dan anladıklarım bunlardır. Saygılar sunuyorum.