DİYALEKTİĞİN EVRENSELLİĞİ
Alman idealist felsefesinde bilinçli diyalektiği,onu doğanin ve tarihin meteryalist anlayişi ile bütünleştirmek üzere kurtaran hemen hemen MARX ve ENGELS’dir.
Modern sosyalizm ,içeriği bakımından her şeyden önce bir yandan modern toplumda varlıklılar ile varlıksızlar,ücretliler ile burjuvalar arasında egemen olan sınıf karşıtlıklarının,öte yandan da üretimde egemen olan anarşinin bilincine varmanın ürünüdür.Ama feodal soyluluk ile burjuvazi arasındaki karşıtlığın yanısıra sömürenler ile sömürülenler,aylak zenginler ile çalışan yoksullar arasındaki evrensel karşıtlık vardı.
Soslayizm mutlak doğruluk,mutlak us ve mutlak adaletin dışa vurumudur ve kendi öz gücü araciyla dünyayi fethetmesi için bulgulanmasi yeter.
Doğayi ,insan tarihini ya da kendi öz kafa etkinliğimizi düşüncenin incelenmesi altına koyduğumuz zaman,bize ilk görünen şey hiç bir şeyin olduğu gibi olduğu yerde,olduğu biçimde kalmadığı ama her şeyin hareket ettiği,değiştiği,olduğu ve yok olduğu sonsuz ve karşılıklı ilişkiler ve etkiler yumaği tablosudur.Dünyayı düşünmenin bu ilk,doğal ama aslında doğal biçimi ,antik Yunan filozoflarının Düşünme biçimidir ve onu açıkça ilk formüle eden de HERAKLEITOS olmuştur.
Tüm varlıkların temel biçimleri dışında,felsefenin açikça söylemek gerekirse yalnızca iki unsuru vardır.Doğa ve insan dünyasi.Kendiliğinde üç grupta düzenlenir.Genel evren şemasi ,doğa ilkeler öğretisi ve son olarak,insan öğretisi.Doğa ve insan dünyasi ilkelere uymaz,ilkeler ancak doğa ve tarihe uyduklari ölçüde doğrudur.Düşünce ve bilinç doğanın getirdiği değil,bunlar insan beynin ürünü olduklari ve insanda doğanın çevresi içinde ve çevresi ile birlikte gelişen bir üründen başka bir şey değildir.
Bilimsel dünya görüşünü savunan ve kapital üretim işleniş tarzini anlatan verilerde insanin insanların,yaşadıkları gerçek koşullara dair bu yanısamalardan vaz geçmelerini istemek demek,onları bu yansımalara mecbur kılan maddi koşulların ortadan kaldırılmasını istemek demektir.Yanı maddi hayatın bilinci belirlediğini,koşulların ancak maddi yaşamın dönüştürülmesi ile değişebileceğini,böylece kavramsal kuramların yansımalarından kurtulmanın mümkün olabilecektir.
MARX kuramı,ondokuzuncu yüz yılın pozitivist bilimine çakilmiş üstelik kendi dönemindeki jeoloji ve biyolojide olan muazzam atılımmları anlayamamiş,onlara göre şüphe ,hatta ref hisleriyle bakmış,temel mantık kurallarını özümsemiş bir insanin eseridir.Yaklaşık 150 yıl önce ekonomi-politliğin eleştirisini yapan KARL MARX,bu eleştirileri hareketle pozitivizmin de eleştirisini yapmıştır.MARX tabiat kanunlarını fenomanlar arasındaki değişmez ilinti diye tanimlayan pozitifistlere karşı diyalektik kanun anlayişini şöyle tanımlıyordu:İki fenomen arasindaki zorunlu iç bağlantı ENGELS,MARX’in bu eleştirisini Doğanın Diyalektiği’inde bilimlerin tümüne yaymış ve uygyulamiştir.Emekçi temsilcisi olan insan sosyal bir makinan şuursuz bir parçası olarak gören bir kuramdır:Kapitalizmde insanın emeği karşılığı bir değişim değeri vardır.MARX,bugün küreselleşme olarak adlandırılan kapitalizm ve emperyalizmin şekilendirdiği Batı sisteminin acımasızlığını ,vahşiliğini,zalimliğini barbarlığını ve insanlık dışı olduğunu gözler önüne sermiştir.
MARX,hiçbir insanın kendisinin tüm hür yaşam olanaklarını elinden alan bir sistem içinde son raddeye kadar yaşamıyacağı tersine yaşam güçleştiği anda bunu düzeltmenin çarelerini aramaya başllıyacağı gerçeğini göz ardı etmiş ,işçinin son ana kadar ezileceğini ve artık neredeyse nefes alamaz hale gelince ayaklanacağını ifade etmiştir.
Marx,yönlü ve katı kurallı bir evrime inanmıştır.Doğa biliminde,tarihteki sınıf mücadelesi için gerek duyduğu dayanağı bulmanın yanında,doğa bilimlerinin teolojiye darbe indirmesini ve böylece doğa bilimlerinin de daha kolay açıklamasını yapmışlardır.Böylece MARX ve ENGELS Manifesto’da kapitalizm kişisel değeri,değişim değerine,sayısız yok edilemez ayrıcaklı özgürlüklerin yerine o insafsız özgürlüğü "ticaret özgürlüğü"ne dönüştürmüştür.Burjuvazinin işlevsel yapısını teşkil eden sömürü düzenin perspektifini izah etmişlerdir.
Bugün ekonomik kirizin nedeni kapitalizm ve onun yarattığı dünya sistemi bir nebze de olsa marksist eğilim taşısaydı ,belki bugün dünya ekonomisi bu kadar kötü olmazdı.
HAYDAR UZUN
YORUMLAR
Sevgili yazar,
Karl Marx'ı anlamak kolay bir süreç değil,ama algılamalarınızla onu bilenlerdensiniz,o tarhi süreci bilenlerin sayısı ne yazik ki çok az.Gün gelecek o görüşte dünya birleşmek zorunda olacaktır.
Deniz Gezmiş'i yargılayanlar nasıl ki pişman olmuşlarsa.Her şey anlaşılmış durumda...Sizi bu bilgiyi ve yorumu güzel şekilde ifade ettiğiniz için içten kutlarım.
Sevgim sevginiz olsun bilim dostum.Sevgi ve saygılarımla
iyi ve yerinde bir yazıydı sayın toprak.
yukarıdaki arkadaşın "marx'ı kim anlar" yorumuna gelince, marx, bir alman olarak, teorisini ilk yazdığı dönemlerde almanlara, ingiliz işçi sınıfını, onun o yıllardaki durumunu, emek-sermaye çelişkisini anlatmıştı. sonra da şöyle bitirmişti: DE TE FABULA NARRATUR (burada anlatılan senin hikayen)
yani marx'ı anlamak için çok da uğraşmaya gerek yok; aslında anlattığı bizim hikayemiz...
.MARX,bugün küreselleşme olarak adlandırılan kapitalizm ve emperyalizmin şekilendirdiği Batı sisteminin acımasızlığını ,vahşiliğini,zalimliğini barbarlığını ve insanlık dışı olduğunu gözler önüne sermiştir.
MARX,hiçbir insanın kendisinin tüm hür yaşam olanaklarını elinden alan bir sistem içinde son raddeye kadar yaşamıyacağı tersine yaşam güçleştiği anda bunu düzeltmenin çarelerini aramaya başllıyacağı gerçeğini göz ardı etmiş ,işçinin son ana kadar ezileceğini ve artık neredeyse nefes alamaz hale gelince ayaklanacağını ifade etmiştir.
......
geleceği gören birçok düşünür olmuş. bazıları taa antik çağa bile dayanan düşünürler üstelik. ama, anlamayana davul zurna az ..
..
keşke insanoğlu, kendine yakışanı, faydalı olanı kullanmayı öğrenebilse, hem de acilen!
yazı, öreticiydi, teşekkür ederim.
Bunun için çok eğitimli topluma sahip olmak gerekiyor.Bizim insanımız,kendi içinden çıkan değeri daha Atatürk'ü anlayamamışken Marx'ı kim anlar.Ben dünya adına değil,ülkemiz adına düşüncelerimi yazıyorum.Seksen öncesi olaylar da Marx'ın çatışmacı kuramı uygulamadaydı.Neyin ne olduğunu anlamak ve anlatmak için bilim adamlarımızın çok çalışıp halkı iyi,doru ve güzel bilgiyle aydınlatmaları gerekiyor.Tabii ilk önce kendilerinden başlayarak.teşekkürler
Bunun için çok eğitimli topluma sahip olmak gerekiyor.Bizim insanımız,kendi içinden çıkan değeri daha Atatürk'ü anlayamamışken Marx'ı kim anlar.Ben dünya adına değil,ülkemiz adına düşüncelerimi yazıyorum.Seksen öncesi olaylar da Marx'ın çatışmacı kuramı uygulamadaydı.Neyin ne olduğunu anlamak ve anlatmak için bilim adamlarımızın çok çalışıp halkı iyi,doru ve güzel bilgiyle aydınlatmaları gerekiyor.Tabii ilk önce kendilerinden başlayarak.