Komşu Teyze
Duydum ki ölmüşsün komşu teyze. Hem de hiç kimseye dertlenmeden, hem de hiç kimseye fark ettirmeden.
Üç gün sonra fark edilmiş öldüğün.
İşte bu ölümünden de acı.
Yalnız bedeninden, buram buram tüten insan kokusu sarmış her tarafı. Ancak o zaman fark edilmiş yokluğun.
Önce konduramamışlar ölümü, bir poşet çöp sanmışlar.
Bir poşet çöp, bir komşu teyze edermiş de bilinmezmiş...
Sırtına yalnızlığını ve sitemini geçirip gitmişsin.
Sen giderken utancın kokusu sarmış etrafı. Kimse birbirinin yüzüne bakamamış, ağlayamamış da hiç kimse.
Herkeste bir korku, bir telaş. Toprak üstünde çürümekten korkmuşlar. O gün hiç olmadığı kadar aramış-sormuşlar birbirlerini. Bunu yaparken de aslında biliyorlarmış, bu çırpınmanıni onları çürümekten kurtarmayacağını.
Sen gittin ya komşu teyze; benim çocukluğumu, benim sözcüklerimi de götürdün yanında. Bir sözcük daha düştü dilimden, bir daha hiç kullanmamak üzere gömdük yanına.
“Komşu Teyze”...
Hani sen öldün ya komşu teyze, seninle birlikte insanlıktı gömülen.
Kalan değerlerimizi gömmemek dileğiyle...
YORUMLAR
Tebrik ederim Nilgün Hanım!
Şiirden sonra yazıda da çok iyi olduğunuzu göstermişsiniz.
Bir söz vardı çocukken okuduğum, o aklıma geldi. Şöyle diyordu:
"Hayatta en kötü şey, yalnız olarak yaşlanmaktır."
"Yalnız olarak yaşlanmak..." diye başlasa cümleler, ne kadar çok cümle yazılır alt alta, öyle değil mi? Ama sizin yazınız tüm o cümleleri bir çırpıda özetleyivermiş.
Çok beğendim ve çok heyecanlandım. Bir kez daha teşekkür ederim.