- 2541 Okunma
- 45 Yorum
- 0 Beğeni
Akıl Oyunları...(ezberimdeki adama...)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Özlemek durdu kapıya . Atıyorsun yine damarlarımda. İşte en çok korktuğum an. Neler yapabilirim kestirmesi bile güç. Seni baktığım her yerde görmek, dokunduğum her şeyde hissetmek, haykırdığım her seste duymak.
Ve korkmak yalnızlığın getirdiği karanlıktan.
Ve yakmak binlerce mum.
Ve oynaşmak gölgelerle duvar diplerinde usulca.
Aklın almaz bu oyunu. Ortada gölge yoktur oysa. Bu nasıl kandırmacadır ki aldatır hem aklını, hem yüreğini. Zaman zamanı kovalar, büyüdükçe büyür içinde özlemler hiç bilmediğin okyanus kadar. Ve senin hiçbir şeyden haberin yoktur. Koca bir çığlık olur isyanlar içinde. Sıraya girmiştir her boktan şey gibi yokluğunun dayanılmaz sancısı. Ve dalasın gelir her şeye. Sokağa zor atarsın kendini. Yollar çabuk biter gidilecek yer olmadığı zaman. Oysa nasıl da bitmediğini düşünürsün hedef belirlediğinde.
Aklın zamanı durmuş, saatler yüreğine vurmuştur artık. Hiçbir hikayenin içine giremez, hiçbir şarkıyı sahiplenemezsin. Günde kaç kez geçtiğini bile hatırlamadığın sokakların yabancısı olmuşsundur da adressiz kalırsın. Sıkı pazarlığa oturur seninle gece. Düş gemileri yaparsın kağıttan,elinde bir on dörtlü var sanırsın ve başlarsın teker teker düşlerini vurmaya. Oysa elindeki bir kurusıkıdır her seferinde seni yanıltan.
Bir sahil kasabasına düşse yolum dersin. Kimseyi tanımadığım. Aynalara baktığımda elimin yüzümün bile yabancı olduğu bana. Her şeye sil baştan. Dibine atlayasın gelir bu yalnızlığın , en dibine ki tek hamle ile savurarak kendini tüm gücünle yüzeye yeniden çıkmak için. İnsem dersin sahil kenarına ve salsam deniz gecesinin karanlığına zulamda götürdüğüm birkaç düş kırığını. O nasıl bir gizdir, o nasıl karanlıktır ki düşlerden önce yutuverir seni. Kaybolursun gecenin deniz kollarında. Tüm öfkeni kusmak adına bağırırsın turkuaz boşluğa. Yırtılacak sanırsın gecenin karanlık yüzü. Ama o inadına koyulaşır.Seçimsizliğe yol alır. O bilir gittiği yeri. Şuursuz yolcusu sensindir. Artık yollar, denizler, düşler sana çıkmaz. Elin ayağın buz keser 39 derecenin buharında kimyasal değişime uğramıştır her şey. Donma noktan olmuştur ağustos geceleri.
Kusuncaya kadar içmek geçer içinden. Rezilliği ele alasın, tanımadığın kapıları çalasın gelir tek tek. Birden çocukluğun düşer aklına. Sahi neden hep böyle zamanlarda takılır aklıma bebeklerim, misketlerim. Rüzgarla yarıştırdığım uçurtmam takılır aklıma mimarı babam olan. Babama nerden geldik sahi. O hazin bir öyküdür içimde kendime bile anlatamadığım. Sırat kadar keskindir onun bırakıp beni gidişi. İçinden çığlıklar boşalır yara yara tüm etlerini. Kemiklerinin bile sızladığını hissedersin. Tüm etlerinin cımbızla toplandığı bir acıya eştir o hikaye. Bir de ona düşmek istemezsin böyle bir gecede ve onun en nefret ettiklerini hatırlarsın.
Ne çok şey geçer içinden hiçbirine ulaşamadığın, hiçbirini yapamadığın.
Ve bir harita çizersin karanlığın tam ortasına, bilmediğin bir coğrafyadır artık özlemişliklerin. Özlemek dokunuyor sana. Bilirsin ve yeniden dersin, yeniden…
İnadına aşka...
Vermiştir işte özlemek meyvesini ve sen anmışsındır yine aşkın adını. Kimsesizliğine küfrede küfrede. Bilmediğin bir sıcaklık geçer içinden. Hiç tanımadığın bir ten. Hiç kaybolmadığın bir bakış içinde. Uzaklara çağırır seni bir yıldız delice. Sen yine toparlarsın aklını, alırsın yüreğini avuçlarına. Göremezsin yine kördür aşkın gözü. Oysa aynı hikayeyi yazıyordur sinsice bu oyunun sonuna…
sevgi kaya
YORUMLAR
seni burada da görmenin keyfi ile Hüseyin..
yalnızlık....her zaman cazip gelmiştir insana..taki an gelip boğana kadar insanı..rengi koyudur yalnızlığın..adının karıştığı zamanlara karanlık getirir...hele de düşersen kalabalık yalnızlıklara...o zaman daha bir vahimdir durum..
yalnızlık bir tekil kalma eylemi değildir..beyinde, yürekte başalatıp bitirdiğimiz bir eylemdir çoğu zaman..
sözüm yürek yalnızlığınadır genelde....))9
sevgiler genç adam...kalabalık yalnızlıklardan hep uzak kalman dileği ile..
anlar vardır çok özeldir ya havin...hem unutmak için yırtarsın kendini hem de tek anını unutmaya kalksan kendine binbir küfür sallarsın en delisinden..
en büyük korkunla yüzleşmek gibidir..
öyle anlarda yazmayada korkar insan aslında..çok delidir, çok cesurdur...dünya saa değil, sen dünyaya hükmediyordur adeta...bilirsin sende..hükmedenler hep kayıp kimliklerdir..
işte öyle bir an......yeniden gelişin ve soluklanışın mutlu etti beni.....
sevgimle canım...
Korkma yalnızlığın getirdiği karanlıktan.
Karanlığı getiren yalnızlıksa ve yalnızlığı seviyorsan benim gibi korkmana gerek yoktur zaten.
Karanlık gizler istersen yada saklanırsın sen karanlığa.
....
Tüm etlerinin cımbızla toplandığı bir acıya eştir o hikaye.
....
Ki cımbızmı kerpetenmi dedim bende. Delilik işte....))
....
Karanlık yüzündeki acılarınıda gizler aynı zamanda.Gözlerindeki hüznü, bulut bulut yağmalarını, damla damla bitmelerinide.
Ben yalnızlığı sevenlerdenim, sessizliği ve karanlığıda. Biraz loş'luğa hayır demem ama yalnızlık mutlaka.
....
Şiir kadın, nesirde de harika.
Değişik bir anlatım. yada çok sık yazı okumadığımdan bana öyle gelmiştir belkide. Ama etkileyici.
Kutluyorum. Her iki kulvarda da başta giden kalemi.
Sevgilerimle.
x adamus tarafından 11/19/2009 11:15:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gelmeyeyim dedim, bir daha başını ağrıtmayayım dedim öyle de direndim ki battı ışığın çivileri göğsüme, zincirlendim sinemden ve özürle bir daha konuşacağım gayrı ayrılık yaklaşınca her söz mübah.
Dün ilk gördüğümde ben bunu yarın gün boyu görsem keşke diye iç geçirdim . Sonra hak ediyor mudur acaba dedim gün olmaya layık mıdır dedim. Oraya da yordum kafayı sanırım bir yarım saat geçirdim sayfada - sonraki yarımları sen hiç sayma-.
Gri ve siyah. Beyaz ve siyah. Sana en çok yakışan renk tablosu diyebilirim. Yüze renk yakışmaz al dışında derler değil mi ? Ama burada yüzden kastım şiir ve de yazılarının ruhundan gözlerimize sızan ışıktır. Başka renk görsem ilk gittiğim memleket gibi yolsuz hissederim kendimi ve bilmiyorsam yolumu ben hep düşerim. Kelamda sadede gelelim burada o halde,
kalem kalbinin çeperlerini neye tutturduğunu çok iyi hissedebiliyor. Ne gözüm ağırıyor burada ne başım. Kalp mi ? O apayrı bir baharda.
Sonra cümlelere baktım. Şiirden kaçtığımız zamanlar olur bizim bundan haberimiz de olmaz ama ne hikmetse konuşurken bile her harf içte tembihlenir de çıkar yüze. Hani Mevlana' yı bilir misin ? Şems ' ten sonra ne olmuştur hali. Şiir nedir bilemezken asrın sonralarına bile adını taşıyacak ağırlığı yüklemiştir aşk onun omuzlarına. İşte tam buralarda nefes almaya başlandığını görüyorum. Yemin olsun ki görüyorum . Sadece görüyor muyum peki ? Hayır bunu her gözün görme ihtimali vardır ben bununla mutlu olmayı da biliyorum. Sevgi Kaya imzası gördüm mü - keza birçok isim için de böyledir- sanki yukarılardan bir şeyler yağar gözlerime. Al' dan yıldız mı desem. Sen bilirsin...
The and,
deliliği kendime en büyük şans gibi görürüm ve herkeste olamayacağını da bilirim bu apayrı bir ayrıcalığın resmidir. Varsın dibe vurayım çok mu umrumda ? Bazen ne der ne sağa ne sola yoluma bile bakmadan yürürüm. Gözleri kapalı yürür mü insan ?
-evet. Senin bu yazıyı tek solukta yazdığın gibi onu da yapabilir deli yürek. Soru olan tek şey ise bilmek gibi görmek gibi bir yücelikleri de olmaz diğerleri dediklerimizin.
Bunun için şanslıyız.
Gün yazısında gün sonuna doğru tekrar soluklandığım için çok mutluyum ayrıca yüreğin metnini de kutluyorum kalem daha neler yazacak haberi de alıyorum - ki kuvvet için dualar ediyorum diliyorum ki duyuyorsundur gerekliliğini biliyorum üzgüncesinde dursam da - .
Sevgimle.
**Havin_** tarafından 11/19/2009 5:37:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
hoşgeldin yenerimmmm..
ortaklığındaki samimiyeti bilerek.....tebessümü farkettin mi..?
sesime ses olan derin iniltilere...yürekten eyvallahım var...kocaman bir sevgi eşliğinde...
bu saatten sonra bize kim ne eder be yenerimmm..kaldı ki biz yüreğiavuçlarında gezenler...ne ürkütür ki bisi..hangi çığ altında kalmışlık...hangi angın...hangi sarsıntı şiddeti önemli değil..
biz acıdan beslenmedik mi...içimize dolarken soğuk rüzgarlar...
hem biz almadık mı limanların yıkım kararını bile bile dalacağımızı enginlere...
yok liman filan..:)))
kuyu bundan sonrası...kuyu....:))))))))
sevgimdesin daim...selam olsun derin sese...:)))
Bitimsiz bir acı bırakır her bir yüzde ayrılığın ve aldatılmışlığın hazin hikayesi
Herkesin yaşayıp, içine akıttığı bir kinle kasılırken parmakları; sen kendi hikayende çoğaltıp öfkeni ve salarsın sere serpe fütursuz bir nedameti. Konuştukça, yazdıkça, haykırdıkça kısalır içindeki nefretin boyu.
Rahatlamamı; sanmam…
Kabullenmemi; asla!
Beklide bir alışkanlık uzanır yüreğinde boylu boyunca. Artık bir liman vardır orda sessiz ve derinden bakar gözlerine. Demirlemek o alışkanlıkta ,yada yol almaktır bu yeni bir aşka..
Şimdi toparla
Öfkeni sakınma ama, hatta küfrün bini bin para
Savur rüzgara
Ama o limanda duraksama… Arkana bakma ve yol al yeni ufuklara….
imza
Derinlerden bir ses… :))))
Çok mutlu seni burada da gördüğüne))
saygımla
Demek ki bu etkiyi herkes aynı yaşıyor, onun yokluğunda...
Yolların çabuk tükenişi, yapmaktan haz aldığınız şeylerin çin işkencesine dönüşü, oksijenlerin ciğerlerinize yetersizliği ve gözlerinizin kimyasal reaksiyonlara maruz kalışı... Birde o bekleyişler, gözlerinizi tavana dikip bitmeyen nöbetler...
Bırakın böyle zamanlarda sesini duymayı o lanet olası kısa mesaj bile size cennet gibi gelir ama nafile...
Saklındaki özlem ayyuka çıkar en çok anne babanı özlersin sarılıp ağlamak geçmişteki gibi....
Çok güzel bir yazı beğeni ile okudum ama dağıldım.
Tebrik ederim kalemi.
Saygılarımla.
Kusuncaya kadar içmek geçer içinden. Rezilliği ele alasın, tanımadığın kapıları çalasın gelir tek tek. Birden çocukluğun düşer aklına. Sahi neden hep böyle zamanlarda takılır aklıma bebeklerim, misketlerim. Rüzgarla yarıştırdığım uçurtmam takılır aklıma mimarı babam olan. Babama nerden geldik sahi. O hazin bir öyküdür içimde kendime bile anlatamadığım. Sırat kadar keskindir onun bırakıp beni gidişi. İçinden çığlıklar boşalır yara yara tüm etlerini. Kemiklerinin bile sızladığını hissedersin. Tüm etlerinin cımbızla toplandığı bir acıya eştir o hikaye. Bir de ona düşmek istemezsin böyle bir gecede ve onun en nefret ettiklerini hatırlarsın.
Şiire götüren çok güzel bir yazı..Kutladım efendim.Selam,saygı...
hoş geldin sevgili bilge...öncelikle teşekkürler eleştiri/yorum için...imla kuralına çok dikkat etmediğim bir yazı oldu..katılıyor ve haklı uyarıların için eşekkürediyorum.
hani vardır anlarınız..anlık, şuursuzca gelirler,siz yazarsınız,, hiç bir amaç gütmeden...ki ben cümle düşüklüğü de beklemiştim..:))) genelde sergilediğim bir tavır değildir...çok dikkatliyimdir bu hususta..arada gözden "kaçmıyor" işte böyle...)))
sevgiler..burda olmanız ve dikkate almanız çok sevindirici..
hoş geldin Havinimm..
ben razıyım be gülüm...zaten ele almışken deliliği...bir de herkesin aslında en akıllıyım geçindiği noktada varsın be Havin.varsın olalım deli...onlar hiç bilmedi ki...bı nasıl bir deliliktir...
biliyor musun..onlarda hep bizim gibi belki...hep bizim gibi...
teşekkürler yürek elçisi...........sevgimle her dem..
ELEŞTİRİ / YORUM
1. Ve korkmak yalnızlığın getirdiği karanlıktan.
Ve yakmak binlerce mum.
Hiç tanımadığın bir ten.
Yarım kalan cümlelerden sonra üç nokta yan yana...
2. Bu sözcükler, inceltme işareti ister.
Hikaye
Kağıt
Rüzgar
3. Turkuaz değil, türkuaz...
Okuduğum, 'Yârim Haziran’ın bir başka türü... Nesir şiir... Gayet başarılı! Bu kadar olur!..
KUTLU / YORUM...
(GÜNÜN YAZILARI son birkaç gündür, arzulanan tarzda... Seçenleri de kutluyorum.)
Onur BİLGE
siyah fon üzerine yazılan yazıları okuyamıyorum. okusam bile bir müddet etrafı alacalı görüyorum. bu site yazarlara yazılarının sayfasını dilediği renge bürümesini sağlamış ancak bu kötü bir etki yaratıyor okuyucuda, gözlerinde. burdan tüm yazarlara seslenme şansını yakaladım. renkleri beyaz bir sayfadaki gibi sadece beyaz ve yazıları da siyah yapın! zaten monitörden bir şeyler okumaya çalışmak yeterince bunaltıcı. hatta benim gibi düşünenler birleşsin artık.
Ne çok şey geçer içinden hiçbirine ulaşamadığın, hiçbirini yapamadığın.
Ve bir harita çizersin karanlığın tam ortasına, bilmediğin bir coğrafyadır artık özlemişliklerin. Özlemek dokunuyor sana. Bilirsin ve yeniden dersin, yeniden…
İnadına aşka...
BAZEN DİLİN ANLATAMADIKLARINI CÜMLELERE YÜKLERKEN, YENİDEN YAŞATMAK YENİDEN YAŞATABİLMEK İÇİN ACILARI,
KENDİMİZE AŞKI SAYIKLAYIP DURUYORUZ..
HER CÜMLE İÇİN bu yürekli kaleminize teşekkürlerimle..
paylaşım için..
ve emek için...
Gözlerimi döksem buraya görür müsün kanamalı yağmurlarımı ? İsteyip de bir türlü yoluna çıkılamayan sahipsiz, en az kalp kadar tek kalmış kasabaları sonra işitir misin harflerimden gelme diyen seslerini ? Oyun diye tek başlığa bırakılan zarların seslerini de duyar mısın sonra düşer misin sen de orada da hep yek kalınan sayıları ? Sonra da sancının adı çığlığında boğar mı seni de şu satırlarda boğulduğum gibi ?
Durulursun sonra kısa bir nefes arası ve sonra hiç dil sürmediğin kadar öfke gelir mi dil ucuna şimdi sıraladıklarımda hesaba tutamadığım sayılarım gibi ve sen de olur musun benim gibi deli ?
Korkma ayyaş demezler bize . Deli de diyemezler varmaz kimsenin dili. Acırlar bize onun hiç aklına gelmeyen türünden. Sonra durduk düşünüyoruz o da bize acımalı mıydı ? Daha bir nefret yaşama kan kusturmaz mı ve bir bakmışsın ki ondan da nefret etmişiz . Sonra bu kestirmeden kıskıvrak yakalandığımız ölüm olmaz mı hani hakkaten mezara gömecekleri türden ?
O zaman ne demeli ?
Biz böyle iyiyiz delilik tadını içimizden alır deniz kumrularından ya da hülyalı kuğulardan değil ve işin en tuhafı da şu ki,
EN AZ ONLAR KADAR MASUMUZ.
BU YAZIDA SÖYLEDİĞİN GİZ GİBİ.
( Sanırım Havin iyi değil şimdi.)