- 873 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SAMİYE’NİN KEDİSİ
1919 yılında Bahriye Mektebi öğrencilerinden genç bir delikanlı, Yahya Kemal’i dövmek için İstanbul’u köşe bucak aramaktadır. Şair, korkusundan evini değiştirmekle kalmaz, adresini de kimseye söylemez. Bahriyeli gencin bu öfkesinin nedeni, annesi Celile Hanım’a aşık olmasıdır. Celile Hanım’ın kocasından ayrılmasıyla daha da alevlenen bu aşk, “karşılıksız” kalmayı sürdürür; ancak dedikodular da kulaktan kulağa yayılmaktadır. Bu duruma engel olamayacağını anlayan anne, Paris’e gitmekte bulsa da çözümü; oğlu, hala İstanbul’dadır!..
Yahya Kemal’in, o günlerde başını belası olan bu genç delikanlı hakkında bir yanılgısı daha olmuştur. Samiye’nin Kedisi adlı şiire kulak veriyoruz:
Yeşil deniz gibi gözleri vardı
Beyaz tüyleriyle bir küme kardı
Ağzını süsleyen sedef dişlerdi
Baygın nazarı ta ruha işlerdi
Severken aldatıp birden kaçardı
Okşarken apansız pençe açardı
Onda bir kadının gururu vardı
Sürmeli gözlerinden riya akardı.
Yahya Kemal bu şiiri yazan kişiden, söz konusu kediyi göstermesini ister. Kediyi görünce de, “ sen bu pis, uyuz kediyi böylesine övebiliyorsan, hiç kuşkusuz şair olursun”, der. Samiye’nin Kedisi’nin şairinden bir gün kaçacağı ve “dün bir tepesinden baktığı” Aziz İstanbul’ da gizlenecek delik arayacağı aklına dahi gelmez. Her ne kadar o gence, “şiir dersi vermek” adı altında gidiyor olsa da eve, asıl amacı Celile Hanım’a yaklaşabilmektir!
Yahya Kemal’in alay ederek “Hiç kuşkusuz şair olursun!” dediği bu Bahriyeli genç, ileride Nazım Hikmet imzasını atacağı şiirleriyle Yahya Kemal de dahil olmak üzere herkese “Nasıl şair olunur?” dersi verecektir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.