- 985 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MİRAS
Miras nedir?
Miras dediğimiz zaman, aklımıza hemen para, mal veya çeşitli mülkler gelir.
Fakat, mirasın daha büyük anlamı var. İsterseniz, senelerce babadan oğula anlatılan şu alttaki hikaye vasıtasıyla bir ders alalım.
Osmanlı devrinden önce, eski Türk diyarlarında yaşayan ihtiyar ünlü bir Paşa, kara-kara düşünüyormuş geç yaşlarında: "Insanlar niçin iyi devlet idaresi bekler? O iyilik nerede bulunur?"
Bunları tam istediği şekilde cevaplandırabilmek için de, uzun bir yol seyahatine çıkıp, memleketin her tarafını gezmiş.
Bu Paşa, çok cömert, çok bilgili, ve çok merhametli bir kişi olarak tanındığı için, vatanın her tarafından ve her mevkiinden ileri-gelen vekillerle görüşüp uzun-uzun ve derin-derin fikir tartışabilmiş. Tartışmış tartışmasına da, nafile!
Yalnız, bir vekilin söylediği şu lâfları hiç unutamamış:
"Paşam, Tanrıya şükürler olsun, işlerimiz meydanda. Alnımız açıktır! Buyrun Efendim, işte bizim eser listemiz: Hep milleti cehaletten kurtarmaya çalışmadık mı? Adama silah verip, kabadayı yetiştirmedik biz. Suçsuzu koruduk, suçluyu cezalandırdık. Ne azınlığı çoğunluğa, ne de çoğunluğu azınlığa bela etmedik. Burada, kötü inançla, büyük-küçük, uzak-yakın, kimseyi soymadık, dövmedik, vede ölmeden mezara gömmedik. Vatanımızı kâr ve şahsi hamle vesilesiyle savaşa, hilleye ve düzenbazlığa alet ettirmedik."
Paşa, içinden "iyi-iyi de, bunlar benim aradığım şeyin yalnız bazı parçaları" demiş. Peki, "ben ne arıyorum ki?" diye kendini yine eleştirmiş, ama mükemmel bir cevap bulamamış.
Yolda, tam bütün ümitlerini yitirdiği bir anda, geçmişten bir kere hayatını bağışladığı bir fukara çıkmış önüne.
"Ey Yüce Paşa, niçin bu kadar rahatsızlık var yüzünüzde?" diye sormuş. Kibirsiz Devletli, hiç çekinmeden anlatmış derdini fukaraya.
Fukara: "Ah Efendim, üzülmeyin, bence o soruların cevapları bellidir" demiş.
"Siz bu şeyleri benden daha iyi bilirsiniz ama, hayatta siz gibi büyük adamların iştahı başka, biz küçüklerin iştahı başkadır. Diyeceğim, sizin rahmetiniz, bizim hep bereketimizdir! Gelgelelim ki, bu dünyada bizim şu kısacık hayatımız o kadar çelişki dolu ki, şeker illeti gibi, hep tatlı-acı insanlara. Lâkin, siz hükümet başında vazifedeyken, zenginler ve kuvvetliler fakirleri hiç ezemedi. Sizin uyguladığınız kanunlar milletin hak ve
hürriyetlerini korudu, onlara barış ve huzur getirdi. Bize, şu ecelli dünyada, bundan daha faziletli bir miras var mıdır?”
Bunu duyunca, Paşa Efendi sevinçle kucaklamış fakir adamı, ve kesesine bir avuç altın lira atmış. Lâflarından o kadar çok memnun olmuş ki, hayatının sonuna kadar her yerde durmadan tekrarlamış.
"Fukarayı her alanda zengin ettik!" diyerek, hep övünmüş .
“Paşa Efendi, bu ne demektir?” diye soran dostlara, şöyle bir cevap vermiş:
"Şükret bizim ortak insani-hazinemize! Çünkü, devlette iyi idare, adaletli idaredir! Adaletli idare de, az-çok, her vatandaşı memnun etmeye çalışır. Bu gerçek oluştuğu vakit, yekünen, bizim insanlık tarihçesine bırakacağımız maddi ve manevi bir mirastır!"
Paşamızın nasihati miras olsun memleketimizin tüm sıhhatlerine.
Hoşçakalın.