- 739 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
çay içtik ama zukkum olsun, bir daha gelirsek! Ardahan Öyküleri 64... kitap 45
Lise biraz kıraktaydı.
Kırmızı vala: Par-par parlıyordu.
Yaza birinci ayın birinci veya ikinci ve ya ondan,
Bunlardan sayılmayan günlerdi.
Talebelerin takıldığı kahve’ane:
"Ahana!"
Hırıltı ve gürültü gırla,
Kahvene yıkılıyordu.
Lise, tarlalar ve bir iki ev yeni yeni etleniyor, canlanıyordu!
Okulla diğerlerin arasına "Gıran" girmişti.
Öğrenciler sigara içiyorlardı. Serbestlik vardı. Ekmek arasına yumurta katıp yeniyordu. Zula işler saklanırdı. Kahveci ve çaycı seneler aşırı sanatlarıydı; bunun üzerine çalışmışlardı.
İki kavga eden talebenin gizlisi saklısı bir zulada saklanırdı bazen.
"Sindizkom taraflarında bir bey yaşarmış. Manyoflu Ağa bunla zıtlaşmış. Bey ders verecek ya: Ağayı davet etmiş.! Ağa mı ağa, ama insan nihayet. Bir karın ekmeğe tamarzılık yapmış. Kış da; yaz da çıkıp gitmişti.
"Ola, senin ne işin var. Otursana evinde eşiginde. Helal ekmeğini yesene kendi sofrayın."
Atıla atıla gitmişti.
Bey efendi adamdı:
"Buyrun, buyrunnn!.."
Ağa oturdu.
Bey safa- hoş etti.
Teklifsiz: "Kahveler gelsin!" diye çığırdı.
Hele bakın... "kahveler" geldi yer be yer!
Kim getirse iyi?
Bir pisik!
Pisik’in elinde bir sini içinde kahveler ve bir tas su. Boynuna kırmızı vala dolamışlar ki frapan gözüksün pisik. Beline Bey’in geçen sene ölen karısının kemerini sarma bağlamışlardı. Pisik albenili; güzel kirkit kelimenin tam yeteriyle.
Ağa, gelen servise şok geçirdi!
" Allahını seven bu pisik mi?" diye şaşkınlığını haykırdı. Pisik kıvıra kıvıra geri çekildi. Yerden bir de reverans patlattı.
"De; şimdi git!"
Ağa mesajı almıştı.
Almasın mı?
Pisik’in dile gelmediği kalmıştı.
Keşke, Pisik; konuşmak öğrenseymiş.
Ağa Dayı, Müsaade alarak. Bellim etmedi. Yola çıktı. Yanında ki nökerler deşmeğe çabaladılar "Ne der?" diye ama kıpkırmızı suratlı; ağzını çıpıllatmadı bile.
"Ala, vala, kıpkırmızı vala,
Parım, parım, parla."
Köpünü indirdiler. Muhtar:
-Ağam, düşünsel deney gibi farzetsene...
- Nasıl farzedem?
Teorik bir deney yapalım. Faraziye üzerinden...
O pisigin sürecine yamalayacağız!
Pisik tepsiyle kahveleri getirdi. Kırdırarak senin önüne geldiğinde; sen cebinden fareyi çıkartır ve önüne atarsın. Fare tepsiyi, tası tarağı fırlatır. Pisiklik aslına rücu edip; farenin ardından deliklere girdiğini zannet. Bey bozum olsun. Rezil - rüsvay olmuş; belece varsay ki!..
Ağa: "Sen hak’ketten akıldaneymişsin ha, muhtar."
Gırı inen ağa rahatladı. "Bu düşünsel deneyi kim bulmuşsa helal olsun."
İnsan bir çözüm buluyor:" İnsan kafayı kullandıkça neler çıkartırıyor neler."
Talebe kahve’nesinde... çaycı talebeye çay ikram etmişti. Talebe çayını içiyordu. Çaycı kinayeli konuşup: Laf dokunduruyor... talebe çaycının taklidini bir yerde yapmıştı. Çaycıya bunu ulaştırmıştı; vayıslar (dedikoducular).
Çaycı:
-Yavrum! Bir çay daha almaz mısın!
-Yok dayı yav! Çayını içtik ama zukkum olsun; bir daha gelirsem!
Yalçıner Yılmaz
11/11/2009
Gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.