Kızsal muhabbetler(31)(n)..............
Otuzuna yaklaşan bir adam evden çıkmakta ,herkes için sıradan bir adam.Oysa onu bekleyen, canından çok seven, yirmilerinde bir kız var bu şehirde.Hangi şehir mi?Tepelerini saymadan, koşullanmışlığımla bildiğim Yeditepe,namı diğer İstanbul.Otuzlarına yaklaşan adam, Devrimden başkası değil.
-Aşkımmmmmmmm diye bir cümle kuruldu. Devrim dönüp baktı arkasına ,değil ,ona kurulmamış bu cümle.
-Ahhhhhh Şebnem.Ne diye küsersin bana?Ne diye konuşmuyosun benimle?
Devrim dün geceden beri surat beş karış,bu haliyle biri çatsa ona ,çatanın suratının karışına bakacak ama çatmıyor kimseler ona.
Devrim konuşacak kimsesi olmadığından değil, tek sebeb kendiyle konuşmak isteyişinden içinden konuşuyor.Kendiyle....
-Ne dedim sanki, evlenelim hemen gizlice dedim.Ne yapalım Şebnem? Ananı beklersek, inanmadığım mahşere kalacak evliliğimiz.
-Olmazmış.Annesine yapamazmış.Annesi yapıyo ama.
-Bağırmasaydım keşke ,konuşmaz şimdi günlerce.Offffffff ya oksijen yok mu bu dünyada?
Devrim Şebnemi düşünüyor ,her halini.Saçlarının düşüşünü alnına,dudaklarını büzüşünü.Ve başbaşa bir evde kaldıkları o ilk günlerini.Utangaç tavırlarını,ağlamaklı bakışlarını.
-Aşkım siz Aleviler mum söndüyormuşsunuz.
-Yaaaaaaa şimdi de mumları söndüreceğim,gör bak neler olacak?
-Dalga geçme ,ne bu mum sönme olayı?
-Bitanem bu kanı bozuklar ,ne diyolar biliyor musun?Güya biz biryerde toplanıp, mumu söndürüp kim kime denk gelirse, şey edeiyomuşuz.Mum sönme bu işte.Bize atılan iftira, oysa Afrikanın en ilkel toplumlarında bile yok bu?Bak üniversitedesin sen bile, nerdeyse inanacaksın ,bu ş.rfsizler bizlere yıllardır bu lafları ediyolar.
-İşin aslı ne ?
-Anlatırım ama şuan değil, şimdi gel,dudaklarımı konuşmak için değil seni öpmek için kullanıcam.
Devrim öpüşmelerini anımsadı ,dudaklarındaki benzersiz tadı.Şebnemim üzerindekileri tek tek çıkarışını, onun titreyişini.
-İstemiyosan yapmayalım canım.
-Yoooo istiyorum.
Ama olmamıştı, Şebnem ağlamıştı:
-Nolur afet beni! Yapamayacağım, burası çok kalabalık.
-Neeeeeee? Bitanem kimse yok ki.
-Hayır canım VAR,ölmüş babamın gözleri, annemin bakışları, konu komşu,arkadaşlarım, hepsi burda sanki ,beni ayıplayan bakışlar görüyorum işte.
Devrim çok şaşırmıştı ,insan niye toplumsal baskının oluşturduğu içsel baskıdan soyutlanamıyordu?Neden?
-Tamam bitanem. Ver elini ,elin elimin içinde terlesin ,uyuyalım olur mu?Dokunmayacağım sana söz.
Veee dokunmamıştı sevdiğine.Ancak altı ay sonra beraber olmuşlardı. Devrim çok mutlu olmuştu.Suçluluk duygusu olmasa, Şebnem de mutlu olabilirdi ama Devrim kadar değil çünkü olmasaydı dediğimiz duygu vardı işte, VARdı.
Devrim o zaman da içinden konuşmuştu tıp kı şuan gibi.
-Şimdi anan alsın seni benim elimden de göreyim sen benimsin, karım,kadınımsın.
Devrim kendi ikiyüzlülüğüne şaşırmıştı planlamıştı bunları.Kendine itiraf edemiyordu ama planlamıştı.Şebnemi kaybetmemeyi garantilemek için yapmak zorundaydı başka çaresi yoktu.
O gün Şebnemin çantasından bir defter düşmüştü .Devrim karıştırmıştı sayfaları Fazıl Hüsnü Dağlarcanın ’’Ölü’’şiirini okumuştu.
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
Devrim gülümsüyor şuan Şebnemin ’’eşyalarımı karıştırma yaramaz sevgilim’’diyişini sonra onunsa sevgilisini kucaklayıp ,tekrar yatağa atışını anımsadı.
-Offfff imansız kız.
Oysa Şebnem bu lafa çok kızardı.
-Aşkım bana böyle deme imanlıyım ben.
-O zaman zalım.
-Piiiiiiiiiiiis ne zalimliğimi gördün?
Oysa Devrimin şuan gördüğü zalimlik değil de neydi sevene en büyük ceza sevilenden uzak kalma değil de neydi?
Devrimin zihni anıların saldırısına uğramıştı.Bir cumartesi günündü dolaşıyor zihni.Yağmurlu bir gündü akşam evde tekti.Nihayet Şebneme telefon almışlardı.Sevgilisine mesaj çekmişti.
-Hiç özlemedim seni.
Sonraları Şebnem mesajı aldığında ne kadar bozulduğunu anlatmıştı.
-Ben hiççççççç özlemedim seni diye cevap gelmişti.
Bikaç saat sonra Devrim
’’Özlemek dostluktandır dostluktandır
Dostluğundan öte bulmalıyım seni’’....
diye mesaj yazmıştı.
Şebnem ’’canııııııııııııııım ’’demişti cevaben.
Şimdi bir ’’canım ’’sözcüğüne canını vermeye razıydı ama tel kapalıydı.
2 Gün sonra
Şebnemsiz koskoca iki gün.Devrim otogarda.Ne pahasına olursa olsun, gidip, konuşacak Şebnemle, ahhhhhhhh bir açsa teli.
Saatler sonra;
Devrim Şebnemlerin kapıda kalbi olağan seyrine kavuşamıyor,gittikçe hızlanıyor.
-Dursana lan.Oğlum Devrim amma gerzekleştin, dursa ölürsün oğlum.
Devrim sonunda zili çaldı.Kapı açıldı ama.......
-Olamaz en kötüsü de bu.Bu kadın niye işte değillllllllllll?
Birbirlerine bakan iki çift göz tanıdı birbirini resimlerden.Devrim ve Şebnemin annesi.Devrim içinden tek bir cümle kurabildi.
-Haaaaaaa s.ktr şimdi b.ku yedin oğlum Devrim
...........................
YORUMLAR
Keşke Devrim anlatsayı umum söndürme olayını. Çünkü hala günümüzde bile bu sapıkça ve aptalca olan olaya inanaar ve Alevilere farklı bakanlar var. Oysa okumak ve araştırmak bilgilnemke çoık kısa yoldan elde edilebilir ama biz hep kulaktan dolma bilgilerle yaşamaya alıştığımız için okumaya gerek bile görmüyoruz.
Ben anlatacağım ama Devrim'e yanlış olmasın diye yazmayacağım. Eminim bundan sonraki bölümlerde anlatacaktır Deverim.
Yine güzeldi. Sevgiler yüreğinize
Şükrancığım, yazı dilin güzel... Konularını çok kendime göre bulmasam da elimden geldiğince takip ediyorum.
Lakin çok mu belden aşağı kaçıyor bazı kısımlar ne... Nasıl söylenir, nasıl kırmadan söylenir? Belki hayatın pek temas etmek ve görmek istemediğimiz özel yanlarını nazarlara veriyorsun. Yani eleştiri olarak alma, sadece tarz farklılığı elbette... Senin de anlatmak istediğin bir şey var bunlarla elbet, vermek istediğin mesajlar. Ama ne bileyim. Bunu hissettim.
Sadece "sadece okumuş" olmamak için de yazdım.
Sadece iltifat etmiş olmamak için de düşüncemi belirttim. Kalemini kuvvetli buluyorum.
Üslubunu da sade ve akıcı...