- 582 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
HADİ BİRAZ SOHBET EDELİM...
Bu akşam içimde bir sıkıntı var. Beynimde onlarca tilki dolanıyor. Birbirinin kuyruğunu tutma çabası içinde, sağa sola çarpıp duruyorlar. Konuşsam, belki rahatlayacağım ama ne anlatacağım? Bilmiyorum. Düşüncelerimi toparlayamıyorum, bir türlü.
Bir yerden başlamam lazım. Korkum, konuşmaya başlarsam susmam gereken yeri bilememek.
Neyse, bir başlayalım bakalım. Gerisini sonra düşünürüz.
Bize ne öğretildi? Maddi varlıklarınla övünme, insanları sınıflandırma. Önce sus dinle, izle. İnsanın ne olduğu dilinde gizlidir. Kaşınla, gözünle, endamınla değil insanlığınla, kültürünle, görgünle fark edil.
Övünme, böbürlenme. İnsanlar anlasın değerini. Fikirlerini savun ama işi kavgaya vardırma. Sen doğru olanı bil, baktın karşındaki “ Hayır, öyle değil böyle “ de ısrar ediyorsa, bırak herkes kendi doğrusu ile kalsın.
Çulla, çaputla kendine değer katmaya kalkışma. Kendin olmaktan uzaklaşma. Kendini başkalaştırma.
Ayşe’ye, Fatma’ya göre yaşama. Nasıl yaşaman gerektiğine inanıyorsan, öyle yaşa. Hayatına kendin yön ver.
Çıtanı yüksekte tutma. Ulaşamazsan mutsuz olursun. Olabilecek şeyleri iste. Beklediğinden fazlasına sahip olursan, mutlu olursun.
Öğrenmekten bıkma. Sormaktan korkma. Bilmediğini sormak, seni küçültmez. “ O bilmez “ deme. Hiç ummadığın insandan öyle bir şey öğrenirsin ki, 40 yıl mürekkep yalasan öğreten çıkmaz.
Biz bu öğretilerle büyüdük. Bu nasihatlerin ışığı altında hayatımızı kurguladık. Gün geldi, para içinde yüzdük. Gün geldi, bir gecede eşya toplayıp doğduğumuz yere geri döndük. Kimse fark etmedi. Çünkü yaşantımızda değişen bir şey olmadı. Ne isek hep o olduk. Giysimizden tutun da soframıza kadar.
Şimdi bakıyorum, insanların garip çerçeveleri var.
Son gösterim filmini görmemişsen yüzüne öyle bir bakıyorlar ki, zannedersin adam öldürdün.
Görmedim. Ben evimde, rahat rahat uzanıp film izlemekten hoşlanıyorum. İstediğim yerde durdurmayı, izlerken sigaramı, içkimi içmeyi seviyorum.
En son çıkan kitabı okumamışsan, kara cahilsin. Orhan Pamuk okumadın mı? Cık cık cık.
Okuyamıyorum kardeşim. Zorlamı? Kafam kaldırmıyor, keyif vermiyor.
Kendi beğenin mi? Ne yapıyorsun, olur mu hiç? Trend neyse ona uyacaksın.
Banyomda klozet takımı sevmiyorum. Koridorumda halı istemiyorum. Ben sana niye koydun diyor muyum?
Evim, benim evim. Niye en güzel yerini misafire ayırayım? Misafir gelir, iki saat bilemedin 5 saat oturur gider. Ama ben o evde yaşıyorum. Tabi ki kendi rahatıma, beğenime göre döşeyeceğim. En güzel tabaklarımı, bardaklarımı önce kendim için kullanacağım. Hatta bana göre salonumun deniz gören, en güzel manzaralı yerde olması çok saçma. Onun yerinde yatak odam olmalı, mesela. Manzaraya bakarak uyumalı ve uyanmalıyım. Ne? Duymamış olayım.
E valla duy.
Anlatabiliyor muyum?
Öyle boş şeyler ki. Öyle gereksiz detaylar ki.
Ve en çok neye üzülüyorum, biliyor musunuz? Bu insanlar böyle değillerdi. Ne oldu da böyle oldular, bilemiyorum? Değişime ne sebep oldu?
Bunlar beni çok sıkıyor, çok.
Hadi, ben susayım artık……
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
Okuyup, yoruma değer bulan bütün arkadaşlarıma teşekkür ederim. Sevgili onurumsun, 1980 dönemi sonrası için tesbitlerinize katılıyorum. Korkularımızla yetiştirdik çocuklarımızı, ne yazık ki. Ve aslında konuşmaya devam ederek, hep beraber, tamamlayabiliriz bu yazıyı? Sevgiler yüreklerinize...
Bu soruyu sormayan var mı acaba bizim yaşımızda olup da. Bu gün kırklı ellili yaşlarda olanların ilk sordukları soru bu "Ne oldu bize" sorous. Sanırım bu sorunun cevabı yine bizde.
1980 döneminden sonra düşünmeyen, sorgulamayan,, siyastele uğraşmaması için her dediğini yapabilen ve boş işlerle uğraşsın yeter ki kimsenin etlisine sütrlüsüne karışmayan bir gençlik yetiştirdik ve şimdi bu yetirştirdiğimi gençliğe soruyoruz ne oldu bu insanlara diye.
Sevgili Eser hanım. Bizler kendi yarattığımız canavarın artık bizi içine çektiğini ve bizi boğup öldürdüğünün farkındayız ama dur demek için çok geç kaldık ama.
Güzel bir sohbet konusu. Sevgiler yüreğinize
Eminim bu sumulurınız bile bir şeyler anlatmak içindir.
İnsanlara ne oldu sorgunuza gelince; insanlar hep olduklarından farklı hissettiler ve hissettirdiler. Tv dizileri çıktı mesela. Zannettik ki Türkiye'de herkes konaklarda yaşıyor, altlarında son model arabalar. Herşey güllük gülüstanlık. Ya da dur öyle değildi aslında, Türkiye de kan gövdeyi götürüyordu ve bunu düzeltmek sadece bir iki mafya mı, devlet adamı mı ne olduğu belli olmayan birilerine kalmıştı. Bizler de tümünü o kadar benimsemiştik ki öyle yaşamaya şartlandırdık kendimizi.
Söylenecek çok şey varmış ama ben de şimdi susuyorum ve kendi kendime konuşuyorum; yazdıklarınızı düşünerek.
Sevgi ve saygılarım değerli kaleme, yazısı için...